Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/1466 E. 2023/1900 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2022
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/12/2023
YAZIM TARİHİ: 20/12/2023

….. günü saat 12:00 sıralarında dava dışı sürücü …. sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı otomobil ile …. kavşağı yönünden gelerek kavşak mahallinde kendisine hitaplı yeşil ışık yanar haldeyken sol tarafta bulunan …. Caddesine doğru manevra yaptığı esnada otomobilin sol ön kısımları ile, seyir istikametine göre sağ taraftan yayalar için kırmızı ışık yanar haldeyken kaplamaya girip karşıdan karşıya geçmekte olan müteveffa yaya ….a çarpması neticesinde … ın yaralanması ve kaldırıldığı hastanede 11/10/2019 tarihinde ölümüyle sonuçlanan dava konusu trafik kazası meydana gelmiş, bu ölüm nedeniyle kısıtlı davacının uğradığı destekten yoksunluk zararını tahsil etmek amacıyla kısıtlıya vesayeten vasi …. tarafından …. plaka sayılı aracın trafik sigortacısına eldeki tazminat davası yöneltilmiştir. Olaya ilişkin Denizli 15. Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen …. tarihli kusur raporunda dava dışı sürücü tali, müteveffa ise asli kusurlu bulunmuş; eldeki dosya kapsamında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan …. tarihli kusur raporunda, dava dışı sürücünün %40 oranında, yaya …. ın ise %60 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir. Bu kusur nispetinde aktüer bilirkişisinden temin edilen 05/07/2022 tarihli raporda, davacının 66.596,32 TL destekten yoksunluk zararı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili; dava dışı sürücünün kusuruyla meydana gelen kaza nedeniyle kısıtlı müvekkilinin, babasının desteğinden yoksun kaldığını ileri sürerek artırılmış haliyle 66.596,32 TL’nin temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının kaza tarihinde 37 yaşında olması sebebiyle destek zararı oluşmayacağını, hafif derecede mental retardasyon hastalığının sadece zeka gerektiren işlerde çalışmasını engelleyeceğinin raporda belirtildiğini ileri sürerek özce davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının zeka geriliği nedeniyle kısıtlandığı ve %50 oranında vücut fonksiyon kaybı bulunduğunun sağlık kurulu raporu ile belirlendiği, davacının halen müteveffa babanın bakım ve gözetimine muhtaç olduğu ve müteveffanın ölümüyle desteğinden yoksun kaldığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinafında;
1-Davacının ömür boyu destek almaya ihtiyacı olup olmadığı hususunun ATK Kurulu raporu ile tespit edilmesi gerekirken, zeka geriliği olduğu gerekçesiyle desteğe muhtaç olduğu şeklindeki kabulün eksik araştırma ve incelemeye dayalı olduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını, davacının çalışıp çalışmadığı, geliri olup olmadığının araştırılmadığı, davacının, müteveffa ile hayatını idame ettirdiğinin ispat edilemediğini,
2-Hesap raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, 2022 yılı pasif dönem hesabında AGİ ve vergiler hariç asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekmekte iken buna uyulmadığını, vergi istisnasının dikkate alınmadığını, destek pay oranının hatalı belirlendiğini,
3-Kırmızı ışıkta yaya olarak geçen desteğin ışık ihlali yaptığından dava dışı sigortalı araç sürücüsünün %40 oranında kusurlu bulunmasının hatalı olduğunu, sürücüye ancak alt düzeyle tali kusur verilebileceğini,
ileri sürerek kararın kaldırılması ile davanın reddini istemiştir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı …’ın kısıtlı olması sebebiyle, Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. Esas, ….Karar sayılı ilamında, vasisi olan … ın vefatından dolayı … ın vasi olarak atanmasına karar verildiği, eldeki davanın da vasi ….tarafından davacı adına vesayeten davacı vekiline verdiği vekaletname ile açıldığı görülmektedir.
TMK. nun 462/8. maddesi uyarınca; vasinin, vesayet altındaki kişiyi temsilen dava açabilmesi için vesayet makamından izin alınması gerekmektedir. Bu husus HMK m. 114/1-d madde ve bendi uyarınca dava şartlarındandır. Oysa somut olayda, özür raporlu davacıya vasi tayin edildiği, ancak vasi tarafından husumet konusunda vesayet makamından izin alınmadan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; dava ve usul ekonomisi ilkesi gözetilerek, vasiye vesayet makamından izin alması için yeterli süre verilmesi, bu davanın bekletici mesele yapılması, vesayet makamınca izin verilmesi halinde yargılamaya devamla esasa hükmedilmesi, aksi takdirde sıfat yokluğundan usulden red kararı verilmesi (HMK 114/1-d ve 115/2) gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmiş olması hatalıdır.
Açıklandığı üzere davalının istinaf başvurusunun değişik bu gerekçe ile kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, açıklanan şekilde işlem yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değişik gerekçe kabulüne; HMK’nın 353/1-a,4 madde ve bendi uyarınca kararın kaldırılmasına ve gerekli kararın verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine; esasa ilişkin itirazların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, davalının peşin ödediği 1.137,50 TL istinaf karar harcının talebi halinde iadesine; kararın tebliği, teminat ve harç iadesi vs. işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, 20/12/2023 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 353/1-a madde ve bendi uyarınca kesin olarak karar verildi.