Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2023
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/12/2023
YAZIM TARİHİ: 25/12/2023
Davacı vekili; müvekkili idare nezdinde görevli davalı doktor …. ın dava dışı hasta … ın ölümüne sebebiyet verdiği ve hizmet kusuru işlediğinden bahisle …. Mahkemesinin …. esas, …. karar sayılı dosyasında müvekkili idare aleyhine tam yargı davası açılması sonucu mahkemece tazminata hükmolunduğunu ve idarece 340.486,64 TL ödeme yapıldığını, söz konusu miktarın kusurlu eylemi nedeniyle davalı doktor ile sigorta şirketinden ödeme tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ….. vekili; ceza yargılamasında kusur yokluğundan müvekkilinin beraatına karar verildiğini, idare mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ….. Şirketi vekili; ölümle eylem arasında illiyet bağı bulunmadığını ileri sürerek özce davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa 12/05/2022 tarih, 7406 sayılı yasanın 15.maddesi ile eklenen geçici 13/2 maddesine göre; “Kamu kurum ve kuruluşları ve Devlet üniversitelerinde görev yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yapmış oldukları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle idare tarafından ödenen tazminattan dolayı açılan rücu davalarından, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla yargılaması devam edenler bakımından ek 18 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca karar verilmek üzere Mesleki Sorumluluk Kuruluna başvurması için davacıya iki aylık süre verilir. Başvuru yapılmaması hâlinde dava usulden reddedilir. Bu durumda yargılama gideri taraflar üzerinde bırakılır ve davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmez.” bu bağlamda davacı tarafa mesleki sorumluluk kuruluna müracaat etmek üzere davacıya iki aylık kesin süre verildiği,
verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça mesleki sorumluluk kuruluna müracaat edilmediğinden bahisle davanın 3359 sayılı yasanın geçici 13/2.maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafında; söz konusu düzenlemenin yalnızca davalı hekim ve diğer sağlık mensuplarına yönelik olduğunu, diğer davalı …. Sigorta Şirketi yönüyle verilen usulden ret kararının hukuku aykırı olduğunu ileri sürerek kararın davalı sigorta şirketi yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu takdirine, doktor olan davalı … ın görevini ifa ederken meydana gelen zararlar nedeniyle, davalı …. tarafından zarar görenlere ödenen tazminatın, kusura sebep olan davalı doktordan rücuen tahsil edilmesi için 27/05/2022 tarihi itibariyle görülmekte olan rücu davalarında 3359 sayılı Kanunun 13/2 maddesi uyarınca Mesleki Sorumluluk Kuruluna başvurulmasının dava ön şartı olmasına, davacıya verilen kesin süreye rağmen bu dava ön şartının yerine getirilmemesi, mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde ve davalı …. hakkında verilen usulden ret kararının, ( MSK’ya başvuru özel dava şartı niteliğinde olduğundan) zarardan müşterek müteselsil sorumlu olan diğer davalı sigorta şirketi hakkında da geçerli olmasına göre, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf itirazının yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davacı Bakanlık vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacı …. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine,
2-Davacı ….harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvuru giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan avansların ilgililerine iadesine,
5-Avans iadesi, kesinleştirme, kararın temyiz edilmemesi durumunda harç tahsil müzekkeresinin düzenlenmesi ve sair işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
25/12/2023 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 361/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.