Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/586 E. 2022/672 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2021
DAVA: Ölümlü Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 11/05/2022

Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine HMK’nun 352. maddesi uyarınca dosyanın yapılan incelemesi sonucunda;
Davacı vekili, müvekkillerinden …’nin eşi, diğer davacıların babası olan …’nın kullandığı araç ile dava dışı … idaresindeki aracın çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı kazada davacılar murisi …’nın vefatı nedeniyle davalı sigortaya destekten yoksunluk zararının tazmini için başvuruda bulunulduğunu ancak 13/09/2017 tarihli yazı ile istemin reddedildiğini, murisin ölümü ile davacıların onun desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek her bir davacı için şimdilik 1.000TL maddi tazminatın murisin kullandığı … plaka sayılı aracın ZMMS sigortacısı olan davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekili; davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddini istemiştir.
Mahkemece, davacılar murisinin kullandığı ve davalı sigorta nezdinde ZMMS sigortalı aracın trafik poliçesinin yeni genel şartların yürürlükte olduğu 29/07/2016 tarihinde düzenlendiği ve desteğin kazada tam kusurlu olduğu, yeni genel şartlar A3- A5 maddelerinin (ç bendi) kapsamında davacıların zarar gören üçüncü kişi olmadığı, işleten sıfatına sahip olan davacı …’nin KTK uyarınca eyleminden sorumlu olduğu araç sürücüsü murisin ölümü bakımından üçüncü kişi olarak kabul edilemeyeceği, A.6 maddesinin (d) bendi uyarınca desteğin kusuruna denk gelen destek tazminatı talebinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle (sürücü) desteğin asli kusuruna isabet eden destek tazminatının sigorta kapsamında olmadığı gerekçesi ile istemlerin reddine karar verilmiştir.
İstinaf eden davacılar vekili; yerleşik Yargıtay kararları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca destek tam kusurlu olsa dahi davacıların üçüncü kişi sıfatıyla zarar gören konumunda oldukları ve desteğin kusurunun kendilerine yansıtılamayacağı, Anayasa Mahkemesi’nin yeni genel şartlara ilişkin 17/07/2020 tarihli iptal kararı gözetilerek eski uygulama doğrultusunda karar verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Dava, desteğin trafik kazasında kaybı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Bilindiği üzere trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarında araç sürücüsü hakkında 6098 sayılı TBK’nın 49 vd maddeleri, araç işleteni hakkında ise aynı Yasa ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, kişilerin sorumluluk şartlarının ve tazminatın muhtevasını belirlemek amacıyla uygulanmaktadır. Trafik sigortası yönünden ise 2918 sayılı KTK’nın 91 vd maddeleri, 6102 sayılı TTK’nın 1483 vd maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uygulanmaktadır. Genel itibariyle 01.06.2015 tarihinden önceki genel şartlarda tazminatın hesaplanması ve kapsamına ilişkin bir hüküm bulunmamaktaydı. Ancak, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Genel Şartlar hükümleri uyarınca araç hasarının ve değer kaybının belirlenmesi, maluliyet ve destekten yoksunluk tazminatı hesabı için bir takım düzenlemeler getirilmiş, hatta genel şartların ekinde formüller de yayınlanmıştır. Daha sonra 2918 sayılı KTK’nın 90 ve 92.maddelerinde değişiklik ile genel şartların bağlayıcılığına kanuni dayanak oluşturulmuş, 90.maddesinde tazminat hesaplarının bu kanunun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olacağı biçiminde, yine 92.maddeye (i) fıkrası eklenerek teminat harici olabilecek hususların genel şartlar ile düzenlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Dairemizle birlikte bir kısım mahkemeler KTK’nın 6704 sayılı Yasayla değişik 90,92,93,97 ve 99.maddelerinin kimi yönlerden Anayasanın bir kısım hükümlerine aykırılık oluşturacağından bahisle yapmış oldukları itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17.07.2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı ilamı ile 2918 sayılı Yasanın 90.maddesinin 1.cümlesindeki “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlara…” ve ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlara…” ile 92.maddesinin (i) fıkrasının Anayasaya aykırı olduğunu ve iptaline oy çokluğuyla karar vermiştir. Bu durumda yeni genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamıştır. Bu nedenle yeni bir yasal değişiklik yapılıncaya kadar Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları dikkate alınarak araç değer kayıpları için kaza tarihindeki serbest piyasa koşullarına göre vasıtanın kazadan önceki rayici ile onarım sonrası değeri arasındaki farkın araç değer kaybı olarak belirlenmesi, yine maluliyet ve destekten yoksunluk tazminatlarına ilişkin de yeni genel şartlar eki ile getirilen “devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü”‘nün uygulaması yerine “prograsif rant yöntemi”‘nin kullanılması gerekeceği benimsenmiştir. Bu açıklamalara göre trafik sigortası poliçesinin düzenleme tarihi yeni Genel Şartların yürürlüğe girdiği tarih olsa dahi, Anayasa Mahkemesinin kısmen iptal kararı sonrası tazminat hesaplama usulüne ilişkin bölümler uygulanamayacaktır.
2-Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası yeni Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar’ın C.11 maddesine göre Genel Şartlar, yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Somut olayda, davacı …’nin malik olduğu, ölen desteğin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ZMSS poliçesinin 29.07.2016 tarihinde tanzim edildiği kaza tarihinin ise 11.09.2016 olduğu anlaşılmaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası yeni Genel Şartları’nın A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. İşletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün üçüncü kişi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Yine Genel Şartlar’ın teminat dışında kalan halleri düzenleyen A.6. Maddesinin ( b) bendinde hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,(d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle sürücünün asli kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında değildir.
3-Dosya içinde bulunan bilgi ve belgelere göre, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında (1) nolu kısımda ayrıntısı açıklanan Anayasa Mahkemesinin iptal kararının tazminat hesabına ilişkin hususla sınırlı olduğu, söz konusu karar ile 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartların tamamen iptal edilmediği gözetildiğinde, olayda uygulanması gereken yeni genel şartlar uyarınca davacı eş … kaza yapan sigortalı aracın işleteni olmakla ölen sürücü eşin eyleminden sorumlu olacağından tazminat talep edemiyecektir. Yine davacıların destekten yoksunluk zararı, o tarihte geçerli olan yeni genel şartların A.6 maddesi (b) ve (d) bendi ve poliçe içeriğine göre teminat kapsamı dışında olduğundan mahkemece davanın tümden reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacılar vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcının davacıların peşin yatırdıkları 177,90 TL’den mahsubuna, fazla alınan 97,20 TL istinaf karar harcı ile davacıların mükerrer ödediği 324,20 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talepleri halinde kendilerine iadesine,
3-Yapılan istinaf giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan avansların karar kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine,
Dair, HMK’nın 361.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, tarafların bulundukları yer BAM Hukuk Dairesine, hükmü veren mahkemeye yada bulundukları yerdeki ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 11/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.