Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3259 E. 2023/856 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2022
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
YAZIM TARİHİ : 15/06/2023

11/11/2016 günü saat 19:45 sıralarında, davacı … idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Caddesinde, sağ şeritte … Caddesi istikametine seyri sırasında geldiği yol bölümünden geçişi sırasında, karşı yönden gelerek sola “U” dönüşü yapan, davalı …’a ait, diğer davalı … Sigorta Aş nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesiyle sigortalı ve davalı …’ın idaresindeki … plakalı otomobilin sağ ön yan kısımlarıyla, motosikletinin ön kesimi taraflarıyla çarpışması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir.
Davacı vekili, yukarıda belirtilen kazada davacının ağır şekilde yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, daimi ve geçici iş göremezliğe maruz kaldığını, olayda davalı yanın asli kusuru bulunduğunu açıklayarak fazlaya dair hakkı saklı tutulması kaydıyla geçici ve daimi iş göremezliği sebebiyle 200,00TL maddi tazminatın tüm davalılardan; 50.000,00TL manevi tazminatın ise davalı gerçek kişilerden; olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş; davalı sigorta vekili, özce kusurun ve zararın ispatı gerektiğini ve davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ise cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkeme, temin ettiği kusur, maluliyet ve hesap raporuna, sigorta şirketinin ibra edildiğine dair belgeye göre, maddi tazminat istemi yönünden: müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki davadan feragat edilmesinin diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden feragat niteliğini taşıyacağından ve böylece müteselsil sorumlu olan diğer davalıların da sorumluluktan kurtulacağından söz ederek sigortayı ibra eden davacının diğer davalılar sürücü ve işletenin durumunu ağırlaştırdığı ve bakiye poliçe limiti kadar diğer davalıların da sorumluluktan kurutulacağı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin feragat ve feragatin sirayeti nedeniyle reddine; manevi tazminat istemi yönünden: davanın kısmen kabulü ile 20.000,00TL manevi tazminat olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalı gerçek kişilerden alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine; karar vermiştir.
Bu kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 12/11/2020 gün ve … esas, … karar sayılı ilamında; “…3-Davacının maddi zararının tespiti amacıyla dosya aktuer bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi, davacının asgari ücret düzeyindeki gelirine, 50 gün geçici iş göremezlik süresi ve %49 maluliyet oranına, PMF 1931 Yaşam Tablosusundaki bakiye ömürüne ve göre daimi iş göremezlik zararının 203.162,05TL olduğunu, bu miktardan yargılama sırasında sigorta şirketince davacıya yapılan 75.223,28TL ödeme mahsup edilerek maluliyeti sebebiyle nihai zararın 127.938,77TL hesaplandığını, geçici iş göremezlik zararının SGK tarafından karşılandığını ve bakiye geçici iş göremezlik zararı alacağının kalmadığını rapor etmiştir.
4-Davacı vekilince imza edilen “makbuz ve ibraname” başlıklı belge içeriğine göre, dava konusu olayla ilgili sigorta şirketinden 75.223,28TL asıl alacak, 8.624,56TL dava vekalet ücreti, 4.734,91TL icra vekalet ücreti ve 150,00TL masraf olmak üzere toplam 88.732,75TL ödeme alarak davalı sigortayı ve sigortalısını ibra etmiş, 31/10/2018 tarihlince yapılan duruşmada ise sigorta şirketine ve araç işletenine yönelik tazminat isteminden feragat ettiğini belirtmiştir.
5-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sonucu uğranılan geçici ve sürekli iş göremezlik zararının ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Dava, kazaya karışan aracın isigortacısı ile olaya tam kusuru ile sebebiyet veren sürücüye ve aracın malikine karşı açılmıştır. İşleten, sürücü ve trafik sigortacısı meydana gelen maddi zararlardan müteselsilen sorumludur. Müteselsilen sorumlulukta zarar müteselsil sorumlulardan biri tarafından karşılandığı ölçüde diğer sorumlular yönünden de ortadan kalkar. Bu kural TBK’nın 166/1 madde ve fıkrasında “borçlulardan biri ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur.” şeklinde düzenlenmiştir.
6-Bu açıklamalara göre, sigortacı ile sigortalı hakkındaki maddi tazminat isteminin hesaplanan tutarın limit içerisinde kalması nedeniyle feragat nedeniyle reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Nitekim, ibranamede de davacı vekili açıkça sigortacı ve sigortalısını ibra ettiğini ifade etmiştir. Davacı vekili, ibranameyi verirken, sigorta şirketi ve sigortalısının yeni genel şartlar ekindeki formüllere göre, sürücünün ise Yargıtay tarafından kabul gören (PMF yaşam tablosu ve progresif rant) usule göre hesaplanacak tazminattan sorumlu olacaklarını düşündükleri için ibranameyi verdiklerini ileri sürmektedir. Hakikaten de eğer Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih, 2019/40E., 2020/40K. Sayılı kararı ike KTK’nın 90. Maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda..” ibaresi iptal edilmeseydi, sürücü ile sigortalı ve sigortacının sorumlulukları farklı esaslara göre belirlenecekti. Bu durumda, sigortalı ve sigortacının sorumluluk kriterlerinin farklı olduğunu ve sigortacının tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini düşünen davacı tarafça verilen feragatin limit kadar sürücüye de sirayet etmesi kabul edilemez. Bu nedenle, davalı araç sürücüsüne yöneltilen maddi tazminat istemiyle ilgili olarak, davalı sigorta tarafından yapılan tediyenin dava ikamesinden sonra olduğu da gözetilerek ödenen meblağın hesaplanacak tazminattan mahsup edilmesi, bu suretle davalı araç sürücüsünün sorumlu olduğu tazminat tutarının saptanması için dosyanın bilirkişiye tevdi ile hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu şekilde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yanılgılı değerlendirme ile feragatin araç sürücüsüne de sirayet ettirilmesi biçiminde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Davacının istinaf başvurusunun bu cihetten kabulü, HMK 353/1-a,6 madde ve bendinin tatbiki ile kararın kaldırılması ve az evvel açıklanan biçimde işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın mahalline gönderilmesi gerekmiştir.
7-Kabule göre de, olayın meydana geliş biçimi, davalı sürücünün asli ve tam kusurlu oluşu, davacıda meydana gelen cismani zararın boyutu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihi paranın satın alma gücü ve TBK’nın 56’ıncı maddesinde belirtilen ilkelere göre hak ve nesafete uygun miktarda talep edilen manevi tazminatın tümden hüküm altına alınması gerekirken, mahkemece manevi tazminat isteminin kısmen reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karar verilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderildiği ilk derece mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinde yargılama devam olunduğu görülmüştür.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacının davalı sigorta şirketine ve …’a karşı açmış olduğu maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, …’a karşı açmış olduğu maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 244.095,93 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 11.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dairemizin … Esas-… Karar sayılı ilamı ile manevi tazminatın kısmen ret edilmesinin doğru olmadığı, tam kabul kararı verilmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, kaldırma kararına aykırı olarak manevi tazminatın yine kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak yeniden görülen yargılamada istinaf ilamı dikkate alınmaksızın yine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, birleşen dava olan … esas sayılı dosya yönünden yerel mahkemece bu hususta karar verilmediğini;
Davalılar … ve … vekilinin süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece kabul edilen kusur ve maluliyet oranı ile tazminata esas alınan muhtemel gelirin hatalı olduğunu, davacının feragatinin davalı …’e de sirayet etmesi gerektiğini, manevi tazminatın tümden reddedilmesi gerektiğini, yine hüküm altına alınan vekalet ücretlerinin hatalı olduğunu,
İleri sürerek hükmü istinaf etmeleri üzerine bu sefer Dairemizin … Esas, … Karar sayılı ilamıyla “Mahkemenin ilk kararı sonrası davacı vekili Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile, müvekkilinin … Esas sayılı dosyada %25 maluliyet oranı üzerinden davalı sigortayla anlaşarak davadan feragat ettiğini, %25 maluliyetin femur kırığı ve bacak kısalığı nedeniyle verildiğini, oysa daha sonra aldırılan raporda davacının maluliyetine travma sonrası stres bozukluğunun da eklenmesi nedeniyle maluliyet oranının %57’ye yükseldiğini ileri sürerek aradaki fark nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının davalıdan tahsili istemiyle belirsiz alacak davası ikame etmiş, bilirkişi 05/01/2021 tarihli raporuyla aradaki %32 maluliyet oranı farkına göre zararı 172.443,90TL olarak tespit etmiş, davacı vekili, diğer dosyadaki Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre olan ve davacıya %49 oranında maluliyet veren raporu benimsediklerini belirterek, bu durumda taleplerini aradaki fark olan %24 maluliyete isabet eden 129.332,00TL olarak ıslah ettiklerini belirtmiş, mahkemenin 24/03/2021 tarihli … Karar sayılı ilamıyla dosyanın Dairemizin kaldırma kararı sonrası … Esas numarası alan dosya ile birleştirildiği, ancak mahkemece birleşen dava hakkında hüküm tesis edilmesinin unutulduğu görülmüştür. 6100 Sayılı HMK’nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Ayrıca; aynı Yasanın 166. maddesi uyarınca, birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup,birleştirilen her dava hakkında usul hükümlerine göre ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir.Yukarıda belirtilen ilkeler gözardı edilerek, mahkemece birleşen … Esas-… Karar sayılı dosyası ile ilgili birleşen dosyanın davalısı sigorta şirketi hakkında lehe ya da aleyhe herhangi bir hüküm kurulmamış olması doğru olmayıp, kaldırma nedenidir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle yerindedir. Kaldırma kapsam ve nedenine taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının şu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile hükmün yeniden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kaldırma kararı sonrası yaptığı yargılama neticesinde;
Asıl dava yönünden; davacının sigorta ödemesini aşan maddi zararının 244.095,93 TL olduğu, ancak davacı taraf maluliyet oranını, kusur oranını yani zarar kapsamını öğrendikten sonra 31/10/2018 tarihinde yapılan 3. celsede sigorta şirketi yönünden davadan feragat ettiği, davacı vekili, sigorta ve sigortalı yönünden maddi tazminat taleplerinden feragat ettiğinden bu davalılara karşı açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacının davalı araç sürücüsüne karşı açmış olduğu davada ise davalı sigortanın ödediği tutarın mahsubu ile davacının davalıdan 244.095,93 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep edebileceğinden bahisle maddi tazminat davasının bu miktar üzerinden; manevi tazminat davasının ise tümden kabulüne,
Birleşen dava yönünden; davalı araç sürücüsünün somut olayda %100 kusurlu, davacıdaki maluliyet oranının ise %49 olduğu, bu kusur ve maluliyet durumuna göre düzenlenen 06/08/2022 tarihli aktüer raporu uyarınca davanın kabulü ile 129.332,00 TL’ye hükmolunmuştur.
Müddetinde verdikleri istinaf dilekçelerinde özetle,
Asıl dosya davalıları … ve … vekili;
1-Davacının davalı sigorta şirketi hakkında feragatinin müvekkili … açısından da geçerli olması gerektiğini, yoksa aracı sigorta ettirmenin bir anlamı ve faydası olmayacağını,
2-Davacının maluliyet oranının yüksek belirlendiğini, halbuki hiç malul kalmadığını,
3-Müvekkili aleyhine manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, zira kaza anında aracının farı yanmayan davacının asli kusurlu olduğunu,
4-Davacının kaza tarihinde 54 yaşında olduğu düşünüldüğünde, hesaba esas alınan gelir ve toplam tazminat tutarının yüksek olduğunu,
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili:
1-Davacının asıl davada %25 maluliyet oranı üzerinden müvekkili ile anlaşarak ibra ettikten ve davadan feragat ettikten sonra mahkemece tekrar maluliyet rapora aldırılarak, yargılamaya devam edilmesi ve asıl davanın müvekkil yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilirken, birleşen davada davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu,
2-Asıl davada müvekkili yönünden davadan feragat edildiğini ve hüküm altına alınan miktarda müvekkilinin yaptığı ödemenin mahsup edildiğini, ancak birleşen davada asıl davada kabul edilen tazminatlar gözetilmeksizin, teminatı aşar şekilde karar verildiğini,
3-Alınan kusur ve maluliyet raporlarını kabul etmediklerini, ilgili maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü ve Yönetmelikteki forma uygun düzenlenmediğini,
4-Tazminat hesabının da yanlış yapıldığını,
5-Maddi tazminat yönünden aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesini kabul etmediklerini,
ileri sürerek kararın kaldırılması ile davanın reddini istemişlerdir.
Dava, yaralanmalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Asıl dosya davalıları … ve …’ın istinaf başvuruları yönünden, dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderildikten sonra zikrolunan davalılar vekili Av. … 07/06/2023 tarihli dilekçesinde istinaf başvurularından feragat ettiklerini bildirmiş; anılan vekilin dosyadaki mevcut vekaletnameler itibariyle kanun yollarından feragate yetkisi olduğu görülmüştür.
6100 Sayılı HMK 349/1. fıkra gereğince; taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez. 2. fıkraya göre; başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.
Davalılar … ve … vekilinin istinaf incelemesi tamamlanmadan önce gerçekleşen istinaf isteminden feragat beyanı nedeniyle bu davalılar yönünden istinaf başvurularının HMK 349/2. maddesi uyarınca feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Asıl ve birleşen dosya davalısı … Sigorta A.Ş.’in istinaf başvurusu yönünden; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu takdirine, mahkemece kaldırma gereklerine uyulmasına, hükme esas alınan %49’luk maluliyet oranının davalılar lehine olmasına, hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi ve asgari ücretlerin usulünce kullanılmasına, vekalet ücretlerinin usulünce takdir edilmesine, davacı tarafça feragat sonrası artan maluliyet oranına isabet eden tazminat tutarının davalı sigortadan talep edilmesinde ve mahkemece hüküm altına alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Asıl dosya davalıları … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 349/2 madde gereğince feragat nedeniyle reddine,
2-Asıl ve birleşen dosya davalı … Sigorta A.Ş.’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,
3-Davalılar … ve …’nin yatırdığı (80,70 + 4.643,30) 4.724‬,00 TL istinaf karar harcının talepleri halinde iadesine,
4-Davalı … Sigorta Şirketinin yatırdığı 2.209,00 TL istinaf karar harcının mahsubuna, bakiye 6.625,66 TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Yapılan istinaf başvuru giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın tebliği, kullanılmayan avansın iadesi, kesinleştirme, kararın temyiz edilmemesi durumunda harç tahsil müzekkeresinin düzenlenmesi ve sair işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
15/06/2023 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. ile davalı … yönünden kesin, davalı … yönünden ise 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 361/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.