Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/306 E. 2022/481 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2021
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 19/12/2007 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken davalı … adına kayıtlı ve idaresindeki … plakalı araç, vekil edenin aracına çarpmak suretiyle maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmesine yol açtığını, davalı şirketin karşı aracın trafik sigortası olduğunu, kazada davalının tam kusurlu bulunduğunu, mali müşavir olan hadiseden mütevellit ağır biçimde yaralanıp % 11 oranda malul kaldığını, iş göremezlik zararı, müşteri kaybı olduğu, yine motorunda hasar meydana geldiğini açıklayarak 30.000,00.-TL manevi tazminatın davalı …’den ve 30.000,00.-TL maddi tazminatın ise davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini dava etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile 19/12/2007 tarihinde kendisine yeşil ışık yanması nedeniyle hareket ettiğini, ancak bu sırada davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen geçiş ihlali yaparak müvekkilinin idaresindeki araçla yaralanmalı kazanın meydana geldiğini, kesinleşen Antalya 1 Sulh Ceza Mahkemesi’nin dosyasında temin edilen rapordaki kusur oranına göre maddi ve manevi tazminat talebinin haksız olduğunu, müvekkilinin ışık ihlali yaptığına dair delil bulunmadığını, trafik kazası sonrası davacının aleyhine çıkan vergi cezaları ile gelir kaybına ilişkin iddiaları arasında uygun illiyet bağı olmadığını, tazminat talebine esas olarak gösterilen özür raporu ile trafik kazasının sebep sonuç ilişkisi ile davalının iş gücü kaybı açık ve kesin olarak belli olmadığını, manevi tazminata ilişkin taleplerin fahiş ve yersiz olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili; kazaya karşına … plakalı araç müvekkili şirket nezdinde hem Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile hemde Kasko ( ihtiyati Mali Mesuliyet ) poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçe limiti ile sınırlı biçimde, araç sürücüsünün kusuru bulunmak kaydıyla sorumlu olacaklarını, kusurun, maluliyetin ve tazminat tutarının usulünce temin edilecek bilirkişi raporu marifetiyle tespiti gerektiğini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu açıklayarak usul ve yasaya aykırı davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, temin etmiş olduğu maluliyet ve hesap bilirkişisi raporlarının itibar ile davanın kısmen kabulü ile geçici iş göremezlik ve tedavi gideri olmak üzere 7.191,85 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi açısından poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydı ile faiziyle davalılardan ve 5.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı …’ den tahsili ile davacıya verilmesine hükmetmiştir.
Davacı vekili istinafında; geçici iş göremezlik zararının hatalı hesaplandığını, şöyle ki 9 aylık sürenin 8 ayını 2008 yılına tekabül etmesine karşılık 2007 yılı gelirinin esas alınmasının doğru olmadığını, yine müvekkiline 9 aylık çalışamaması sebebiyle müvekkil kaybı yaşadığı ve bu yönüyle de kar mahrumiyeti meydana geldiğini, yine gelir hesabı yapılırken gerçek zarar yerine sunulu beyannamelerin nazara alınmasının doğru olmadığını, hal ve şartlara, müvekkilinin yaşadığı acı ve ızdıraba göre takdir edilen manevi tazminat tutarının az olduğunu, müvekkil tedavi sürecinde mükelleflerine ait bir çok beyannameyi süresinde veya hiç veremediğini, bu sebepten dolayı müvekkilin mükellefler aleyhine tahakkuk ettirilen vergi cezalarını da ödemek zorunda kaldığını, yerel mahkemenin araçta meydana gelen hasara ilişkin kararının eksik ve hatalı olduğunu açıklayarak kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasını istemiştir.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, araç hasarına ilişkin bilirkişi raporunun usulüne uygun olduğu, kazada epey müddet sonra yapılan kimi tamiratların kaza ile illiyeti tespit edilememesi sebebiyle dikkate alıp alınmamasının usulsüz olmamasına, geçici iş göremezlik hesabında gelirin usulüne uygun alınmış ve hesaplamanın da kazanın meydana geldiği tarihteki kazanca göre yapılmış olmasına, davacının geçici iş göremezlik müddeti boyunca kimi mükelleflerin beyannamelerini veremediği, bu sebeple cezalı duruma düşülmesi sebebiyle anılan cezaları ödemesi sebebiyle tazminat istemi hususunda cezalı duruma düşme ile kazada yaralanma( geçici iş göremezlik müddetince bu nevi işlere bakamama) arasında illiyet bağının ortaya konulamaması, temin edilen mali müşavir bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davalıların bu zarar kaleminde sorumlu tutulamayacağının anlaşılmasına, kaza tarihi davacıdaki yaralanmanın şekli ve derecesi ile paranın satın alma gücüne göre takdir edilen manevi tazminat tutarının hak ve mesafete uygun olmasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 209,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 123,30 TL’nin istek halinde davacıya iadesine, davacı tarafından yapılan başvuru giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kararın taraflara tebliği ile avans ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/03/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 361/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

….