Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2328 E. 2022/1508 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 17/10/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacılar vekili; müvekkillerden …. ve …. in kızı, …. in kardeşi …. , 10/12/2021 günü …. ilinde davalı …. nin sevk ve yönetimindeki …. plaka tescilli aracın, müvekkilin içinde bulunduğu araca çarpması sonucunda ağır şekilde yaralandığını beyanla davacı ….için 1.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi, davacı baba …. için 250.000,00 TL, davacı anne … için 250.000,00 TL ve davacının ablası …. için 250.0000,00TL manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davalıların taşınmaz ve araçları üzerine teminatsız ihtiyati haciz ve devri önlemek amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına, kazaya sebebiyet veren aracın üçüncü kişilere devir ve temlikini önlemek amacıyla trafik kaydına tedbir şerhi konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme 07/06/2022 tarihli ara kararı ile; davanın konusu tazminat olup davalıların taşınır taşınmaz malları ve 3.kişilerdeki hak ve alacakları dava konusu olmadığından, davacının tedbir talebinin reddine, alacağın miktarının bu aşamada belli olmadığı, yargılamaya muhtaç olunduğu gerekçesiyle de ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinafında; ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğini, müvekkillerin maddi ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemel olduğunu, haksız fiil tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale geldiğini, bu durumda alacağın varlığının ve miktarının kesin olarak ispatının, bu aşamada gerekli bulunmaması, İİK 257 vd. maddesinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık tazminat davasında geçici hukuki koruma istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, davalıların emvali dava konusu olmadığının HMK’nın 389.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddinin usule uygun olmasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendi kapsamı dışındaki istinaf itirazlarının reddi gerekir.
2-)Bilindiği üzere, ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir. (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33) İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir. İİK’nun 257 ve izleyen maddelerine göre rehin ile temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Talep değerlendirilirken tam ispat aranmaz. Yaklaşık ispat yeterlidir.
3-)Bu kuralın haksız eylemden kaynaklanan tazminat ve alacak isteklerinde de uygulanması gerektiği belirgindir. Çünkü bu isteklerde de para alacağına kavuşulması amaçlanmaktadır. Yargıtay’ın istikrar kazanmış ilke ve uygulamalarına göre, haksız eylemden kaynaklanan zarar haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 24/05/2016 gün ve 2016/4517-6851 E.K. sayılı ilamı)
4-)6100 sayılı HMK’nın 389 ve izleyen maddeleri gereğince ancak uyuşmazlık konusu olan mal ve haklar üzerine tedbir kararı verilebilir.
5-)Tüm bu anlatılanlar ve açıklamalar ışığında, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, davanın niteliği, talep konusu meblağ nazara alınarak dava trafik kazası sebebiyle tazminat talebine dayalı olduğundan miktarı tartışmalı da olsa muaccel bulunması karşısında, ihtiyati haciz kararı verilmesi için tam bir ispat aranmasının, davacının ileride telafisi mümkün olmayan zararına yol açabileceği düşünülerek gerek görüldüğü takdirde ihtiyati haciz kararı verilmesi için teminat da istenebileceği nazara alınarak 2004 sayılı İİK’nın 257.maddesindeki ihtiyati haciz koşulları bulunmasına rağmen ihtiyati haciz isteminin kabulü yerine mahkemece aksi düşünce ve yetersiz gerekçe ile yazılı biçimde ihtiyat-i haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu sebeplerle davacıların başvurusunun ihtiyat-i haciz açısından kabulü ile hükmün kaldırılması ve yeniden oluşturulması gerekir.
6-HMK 353/1-b/2 madde ve bendi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanununun olaya uygulanmasında ve delillerin taktirinde hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilebilir.
7-Buna göre; davacıların istinaf başvurusunun ihtiyati haciz yönüyle kabulüne, ilk derece mahkemesinin 07/06/2022 tarihli ara kararının ihtiyati haciz yönünden kaldırılmasına, davacının ihtiyati haciz talebinin İİK 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile dava değeri olan 1.251.000,00 TL’lik miktar kadar sigorta şirketi dışındaki davalıların menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarına (İİK.’nun 82. ve 83. maddeleri ile özel yasalarınca haciz edilemeyecek mal, hak ve gelirler ile maaş gelirleri ve maaş gelirinin yattığı banka hesapları hariç) ihtiyati haciz uygulanmasına, taktiren 50.000,00 TL’lik teminat alınmasına karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
I-Davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE,
II-İlk derece mahkemesi ara kararının ihtiyati haciz yönünden kaldırılmasına, ve hükmün HMK’nın 353/1-b/2 madde ve fıkrası uyarınca AŞAĞIDAKİ GİBİ YENİDEN TESİSİNE,
1-)Davalıların ihtiyati haciz talebinin İİK.nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile dava değeri olan 1.251.000,00 TL’lik miktar kadar sigorta şirketi dışındaki davalıların menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarına (İİK.’nun 82. ve 83. maddeleri ile özel yasalarınca haciz edilemeyecek mal, hak ve gelirler ile maaş gelirleri ve maaş gelirinin yattığı banka hesapları hariç) taktiren 50.000,00 TL’lik teminat karşılığında ihtiyati haciz uygulanmasına,
İİK’nın 261.maddesi uyarınca kararın infazının Bidayet Mahkemesinin yargı çevresindeki icra dairesinden, karar tarihinden itibaren 10 günlük yasal süre içerisinde istenmesi gerektiğinin belirtilmesine, Aksi durumda ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkmış olacağının ilgili taraflara ihtarına,
III-1-)Başvuranın sarf ettiği istinaf giderlerinin nihai kararda nazara alınmasına,
2-)Kararın tebliği, icra dairesine gönderilmesi, infazı gibi işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine,
3-)Davacıların yatırdığı istinaf karar harcının kendilerine iadesine,
17/10/2022 günü, oy birliğiyle ve HMK 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.