Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2134 E. 2022/1369 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2022
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 21/09/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; davacı …’ın 14.11.2015 tarihinde gerçekleşen kaza sebebiyle geçici ve sürekli iş gücü kaybına uğradığını beyanla 94.818,99 TL sürekli iş görmezlik tazminatı, 18.944,12 TL geçici iş görmezlik tazminatı tedavi nedeniyle yol, ilaç, katkı payı vb. giderlerin 200, 00 TL olarak davalıdan tahsilini ve davalıların malvarlığını başkaları üzerine devretme girişiminin olduğu duyumunun alındığını, bu sebeple, telafisi güç hatta imkansız zararların ortaya çıkmaması ve hükmedilecek tazminat bedeli ile ferilerinin tahsil kabiliyetinin ortadan kalkmaması amacıyla sigorta şirketi dışında kalan diğer davalıların uyap üzerinden malvarlıkları sorgulanarak malların kayıtlarına davanın niteliği gereği takriben teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
Mahkeme 30/05/2022 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati haciz talebinin şu aşamada hukuken yerinde olmadığı kanaatiyle talebin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinafında;sigorta şirketi ödenen tutar ile teminat oranında sorumluluktan kurtulmuş ise de diğer davalılar bakiye kalan maddi ve manevi zararlardan sorumlu olduğunu, dosyanın yeniden adli tıp üst kuruluna gitmesi, yüzde 21 mi yüzde 24 mü oranlı iş göremezlik ihtilafını giderme amaçlı olduğunu, iş göremezlik oranı %21 altına düşmeyeceğini, %24 olması halinde tazminat tutarı çok daha fazla olacağını, gecikme halinde alacaklarının teminat altına alınmasının mümkün olmayacağını, ayrıca davalıların artık kalmış ise mal varlıklarını devir girişimi olasılığı da yüksek olduğunu, ileri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemiştir.
Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-)Bilindiği üzere, ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir. (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33) İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir. İİK’nun 257 ve izleyen maddelerine göre rehin ile temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Talep değerlendirilirken tam ispat aranmaz. Yaklaşık ispat yeterlidir.
2-)Bu kuralın haksız eylemden kaynaklanan tazminat ve alacak isteklerinde de uygulanması gerektiği belirgindir. Çünkü bu isteklerde de para alacağına kavuşulması amaçlanmaktadır. Yargıtay’ın istikrar kazanmış ilke ve uygulamalarına göre, haksız eylemden kaynaklanan zarar haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 24/05/2016 gün ve … -… E.K. sayılı ilamı)
3-)6100 sayılı HMK’nın 389 ve izleyen maddeleri gereğince ancak uyuşmazlık konusu olan mal ve haklar üzerine tedbir kararı verilebilir.
4-)Tüm bu anlatılanlar ve açıklamalar ışığında, davacı vekilinin dosyaya kazandırılan 06/02/2019 tarihli raporundan sonra davasını ıslah ederek geçici ve kalıcı iş göremezlik sebebiyle toplam 313.963,11 TL’ye çıkardığı görülmektedir. 18/02/2019 tarihli belirli hale getirme dilekçesinden sonra davacının harcını yatırmak suretiyle bir ıslahı veya talep arttırım dilekçesinin bulunmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır. Daha sonra temin edilen 23/01/2021 tarihli aktüerya raporunda ise davacının %24 kalıcı 6 ay geçici iş gücü kaybı olduğu, 4 ay süreyle başkasının bakımına ihtiyaç duyduğu gözetilerek kazancı da asgari ücretin 2,5 katı olacağı benimsenmek suretiyle davacının 18.944,12 TL geçici, 468.052,62 TL kalıcı iş göremezlik zararı, 200,00 TL tedavi gideri ve 5.878,35 TL bakım ihtiyacından kaynaklı zararının olduğu rapor edilmiştir. Daha sonra temin edilen maluliyet raporunda ise davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre %21, Özürlülük Ölçütü Ve Özürlülere Verilecek Raporlara İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre ise %24 oranında kalıcı maluliyet olduğunun bildirildiği görülmektedir. Daha sonra davacıya sigorta limiti olan 290.000,00 TL ile faiz ve avukatlık ücreti ile yargılama masrafından oluşan ferilerin ödenmiş olduğu görülmektedir. Anlaşılmaktadır ki, davacıya 290.000,00 TL iş gücü kaybı sebebiyle ödeme sebebiyle bu kadarlık miktar dava konusuz kalacak ayrıca diğer davalılara limit kadar sirayet edip etmeyeceği de tartışılacaktır. Buna göre hali hazırda davacının harçlandırmış olduğu ödeme dışında kalan talebi 23.963,11 TL olarak gözükmektedir. Henüz bakiye zarar için istek bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu miktar üzerinden takdir edilecek teminat karşılığında ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken yazılı biçimde reddedilmesi doğru olmamıştır. Bu yönden başvurunun kabulü gerekir.
5-)HMK 353/1-b/2 madde ve bendi uyarınca yargılamada esiklik bulunmamakla beraber, kanununun olaya uygulanmasında ve delillerin taktirinde hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilebilir.
6-)Buna göre; davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin 25/03/2022 tarihli ara kararının ihtiyati haciz yönünden kaldırılmasına, davacının ihtiyati haciz talebinin HMK 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile 23.963,11 TL’lik miktar kadar davalının menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz uygulanmasına, davacı adli yardımdan yararlandığından takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, karar verilmesi gerekir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
I-Davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE,
II-İlk derece mahkemesi kararının ihtiyati haciz yönünden kaldırılmasına, ve hükmün HMK’nın 353/1-b/2 madde ve fıkrası uyarınca AŞAĞIDAKİ GİBİ YENİDEN TESİSİNE,
1-)Davacının ihtiyati haciz talebinin İİK.nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile 23.963,11 TL’lik miktar kadar sigorta şirketi dışındaki davalıların menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacakları üzerine (İİK.’nun 82. ve 83. maddeleri ile özel yasalarınca haciz edilemeyecek mal, hak ve gelirler ile maaş gelirleri ve maaş gelirinin yattığı banka hesapları hariç) ihtiyati haciz uygulanmasına, davacı adli yardımdan yararlandığından takdiren teminat alınmasına yer olmadığına,
III-1-)Davacı açısından dosya adli yardımlı olduğu, dolayısıyla istinaf karar harcı alınmadığı görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-)Kararın tebliği, icra dairesine gönderilmesi, infazı gibi işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine,
3-)Dosya davacı açısından adli yardımlı görüldüğü ve istinaf masraflarının suç üstünden yapıldığı nazara alınarak giderlerin nihai kararda mahkemesince değerlendirilmesine,
21/09/2022 günü, oy birliğiyle ve HMK 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.