Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1843 E. 2022/1404 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2019
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin aynen ifası yada ödenen paranın iadesi
KARAR TARİHİ: 30/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/09/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacı ve davalı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı; taraflar arasında ruhsat sahası devir sözleşmesi ve buna bağlı olarak rödovans sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği davalı şirketin devir için tüm bilgi ve belgeleri ihtara gerek kalmaksızın vermek zorunda olduğunu, davacının devir bedelinin 1.200.000 TL lik kısmını ödediğini, ancak davalı şirketin devri engellediğini ve sözleşmeyi haksız feshettiğini belirterek ruhsat hakkının davacıya verilmesini, bu talepleri kabul edilmediği taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.200.000 TL’nin ödeme günlerinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı şirkete istenilen tüm belgelerin teslim edildiğini, bunlardan başka herhangi bir evrak istenmediğini, davacı şirketin bir yıl boyunca kendi kusurundan kaynaklı olarak devir işlemlerini yapmadığını ve sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, ayrıca davacının sözleşmenin feshine neden olmasından ötürü,alacak talebinden bulunmuş ve davacı uhdesindeki kimi evrakın iadesini talep etmiştir.
Mahkeme ; dava konusu somut olayda davalının sözleşmeyi fesh ettiği 19/11/2015 tarihi itibari ile sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığının irdelenmesi gerektiği, 27/12/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile 02/09/2019 tarihli bilirkişi heyet raporlarının birlikte değerlendirilmesinde taraflar arasındaki ruhsat sahası devir sözleşmesi ve rödövans sözleşmesine göre sözleşme bedelinin 1.200.000,00 TL olup 2015 yılı Ağustos ayının sonunda ocaktaki taş verimli çıkarsa +300.000,00 TL ilave edilerek toplamda sözleşme bedelinin 1.500.000,00 TL olduğu hususunda ve 1.200.000,00 TL’nin davacı tarafından davalıya ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, kalan 300.000,00 TL’lik yönünden ise ruhsat sahası devir sözleşmesinin 8.maddesinde 2015 yılı Ağustos ayının sonunda tarafların karşılıklı bir değerlendirme yapacağı ve taşın iyi ve verimli çıkması durumunda davacının davalıya sözleşmenin 2.maddesinde belirtilen 1.200.000,00 TL bedele ilave olarak 300.000,00 TL daha ödeme yapacağı hükmünün bulunduğu ancak dosya kapsamında tarafların bu madde gereğince karşılıklı bir değerlendirme yaptıklarına ve taşın iyi ve verimli çıktığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı , 300.000,00 TL’lik kısım yönünden tarafların karşılıklı üzerlerine düşen edimi yerine getirmedikleri, davacının 300.000,00 TL’lik kısım yönünden temerrüdüne ilişkin yasal koşulların oluşmadığı, dolayısıyla davalının da 300.000,00 TL’lik kısım yönünden davacıdan talepte bulunma hakkının bulunmadığının kabulü gerektiği, davacının davalıya ruhsat sahası devir sözleşmesi gereğince ödeme yaptığı ve ocak için bir kısım harcamalarda bulunduğu, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne müracaatta bulunduğu, buna göre sözleşmenin davalı tarafça sonlandırılmasında tek başına davacı ya da davalının kusuru olmayıp sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesinde her iki tarafında kusurunun bulunduğunun kabulü icap ettiği, sözleşmenin davalı tarafça feshinden sonra davacıda eldeki dava ile sözleşme gereği verdiği bedeli istemekle her iki tarafın sözleşmenin feshi hususundaki iradelerinin birleştiğinin kabulü gerektiği düşüncesi ile,davanın kısmen kabulü ile,1.200.000,00 TL’nin dava gününden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine hükmetmiştir.
Sürelerinde verdikleri istinaf dilekçeleri ile;
Davacı vekili; mahkemenin terditle talep olduğu vakit asil talebi inceleyip esastan reddetmediği müddetçe,feri talebi inceleyip hükme bağlayamayacağını, ruhsat devrinin gerçekleşmesine ilişkin her hangi bir engel olup olmadığının araştırılması ve buna göre ruhsat devrine karar verilmesi gerekirken feri talep olan iadeye karar verilmesinin doğru olmadığını,bu aşamalar geçilip varit olmadığı kanaatine varılması halinde verilen bedel iadesi kararının yerinde olduğunu, ödeme tarihlerinden avans faiz işletilmesi gereken yerde,dava tarihinden faizin başlatılmasının doğru olmadığını,
Davalı şirket vekili; adli yardım talep ettiklerini, müvekkili şirketin yapılan sözleşme hükümlerine uygun hareket ettiğini, buna karşılık davacı şirketin salt rödövans sözleşmesi başvurusunda bulunduğunu,sonrasında başvuruyu yenilemek,ruhsat sahibine bilgi vermek gibi iş ve işlemleri yerine getirmediğini, mahkemenin tahkikatı sadece rödövans sözleşmesine ilişkin yaptığı, ruhsat devri sözleşmesine ilişkin bir araştırma yapılmadığı, Migem’in 04.12.2018 tarihli yazısından anlaşılacağı üzere davacı tarafın ruhsat devri ile ilgili hiçbir işlem yapmadığını, şayet uyuşmazlık rödövans sözleşmesine göre çözümlenecek ise görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça hiçbir işlem yapılmadığı için sözleşmenin 13.maddesi uyarınca kusurlu tarafın davacı şirket olduğunu, istinaf makamı aksi kanaatte olması halinde,ruhsat devrinin niçin gerçekleşmediğine ilişkin hiçbir araştırma yapılmadığını,bu sebeple hükmün eksik tahkikat sebebiyle kaldırılması gerektiğini, yapılması gerekenin rödövans sözleşmesinin neden Migem tarafından ret edildiğinin yazı ile sorulması,gelen cevaba göre maden mühendisliği alanında uzmanlığı olan bir hukukçu bilirkişiye dosayının verilerek rapor aldırılması olduğunu, müvekkilinin üzerine düşenleri yaptığını, hatta ruhsatı olmayan davacı firmaya ihtar çekip-normalde 10 gün olmasına karşılık 16 gün süre verdiğini,hiçbir işlem yapılmadığını, her iki taraf da kusurlu görülmesine rağmen davacı taraf lehine hangi gerekçe ile ödemeye hükmedildiğini, ayrıca bilirkişi raporlarında vekil edene şirkete atfedilmiş hiçbir kusur olmadığını, yargılama makamının sadece temerrüdü tartıştığını, oysa ki fesih ve maden ocağının işletilememesi noktasındaki kusur tespiti yapılmaksızın karar verilmesinin yanlış olduğunu, davacı şirketin tutumu nedeniyle aynı zamanda kamu mali niteliğinde olan maden sahasının işletilemediğini,
İleri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemişlerdir.
Dava, sözleşmenin aynen ifası yada ödenen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Öncelikle, 6100 Sayılı HMK’nın 33.maddesinde belirttiği üzere Hakim Türk Hukuku’nu re’sen uygular. Yine aynı Yasanın 24.maddesinde tasarruf ilkesi, 25.maddesinde ise taraflarca getirilme ilkesi düzenlenmiştir. Buna göre Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyip karara bağlayamaz. Ayrıca kanunda ön görülen istisnalar dışında Hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz. Bahsedilen bu ilkeler düşünüldüğünde de mahkeme önüne gelen uyuşmazlığa çözümlemeli ve tarafların istekleri hakkında muhakkak olumlu yada olumsuz bir karar vermelidir.
2-Yine belirtilmelidir ki; 492 Sayılı Harçlar Kanununda ve özellikle 28 ve 30.maddelerinde açıklandığı üzere parayla ölçülebilen davalarda tarafların mutabık kalıp itiraza uğramayan bedel üzerinden ya da mahkemece tespit edilen meblağa göre ilgili davacıdan peşin harcın ikmali istenmeli, aksi durumda dosyaya işlemden kaldırılarak harç tamamlanması yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına hükmedilmelidir.
3-Nihayetinde 6100 Sayılı HMK’nın 111.maddesinde “terditli dava” kurumu düzenlenmiş, burada davacının aynı davalıya yönelik birden fazla talebinin aralarında aslilik – ferilik ilişkisi kurmak suretiyle aynı dava dilekçesinde ileri sürebileceği, ancak bunun için talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantı bulunması gerektiği, mahkemenin davacının asli talebinin esastan reddine karar vermeden feri isteği inceleyemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
4-Bu açıklamalara göre dosya incelendiğinde;
a-Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacı şirketin davalı firmayla maden ruhsatı devri sözleşmesi ve -geçiş dönemi için- rödavans sözleşmesi yaptıkları, davalının haklı sebep olmaksızın sözleşmeyi feshettiğini bildirerek öncelikle sözleşmedeki edimin aynen ifası yani ruhsat hakkının müvekkili davacıya verilmesi mahkemece aksi kanaate ulaşılması durumunda ise, ödenen bedelin avans faizi ile birlikte kendilerine iadesine istemiş, mahkeme ise sözleşmenin ifası yönündeki asli taleple ilgili gerekli tahkikat yapılın icap eden karar verilmediği, asli talebin reddine dair bir hüküm kurulmadan bedelin ödenmesine ilişkin davacı feri talebi hakkında karar verildiği görülmektedir. Bu yönüyle hüküm HMK’nın 111.maddesine aykırıdır.
b-Yine davacının asli talebinin sözleşmenin ifası yani maden ruhsatının devri olduğu halde bu talebin maddi değerine ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığı görülmektedir. Buna göre davacının asli talebinin dava tarihindeki mali değerinin taraflardan sorulması ve bildirdikleri delillerle incelenmek suretiyle asli istek değerinin harçlandırılan 1.200.000,00 TL’den çok olması halinde 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 28 ve 30.maddeleri uyarınca davacı yana münasip bir süre verilerek peşin harcın ikmali sağlanmalıdır.
c-Davalı şirketin cevap dilekçesi incelendiğinde; davanın reddini dilediği, ayrıca haksız feshin davacı tarafından yapıldığını belirterek davacıya teslim edilen işletme ruhsatı, işletme izni, maden sevk iştirası asıllarının müvekkili firmaya iadesi, davacı tarafından maden ocağından sökülerek götürülen ve tutanakla tespit edilen tüm ekipman ve makinelerin mahalli olan maden ocağına çalışır vaziyette iadesini, ayrıca toplam alacak ve zarar miktarları olan 1.308.820,00 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere tespit ve tazmin edilmesini karşı dava olarak talep ettiği görülmektedir. Dosyanın ve celselerin incelenmesinde davalı şirketin karşı davasının değeri belirlenerek peşin harcının ikmal edilmediği, karşı davanın tefrik de edilmediği ve davalının bu talebi ile ilgili olumlu yada olumsuz bir karar da verilmediği görülmektedir. Oysa ki, davalı karşı davacıdan-cevap ve karşı dava dilekçesindeki tutara göre peşin harcın ikmalinin sağlanması, harç ikmali yapılmadığı takdirde karşı davanın işlemden kaldırılarak gerekli müddet geçtikten sonra açılmamış sayılmasına hükmedilmesi, şayet peşin harç tamamlandığı takdirde bu yönden da tarafların sundukları ve sunacakları deliller çerçevesinde davalının taleplerinin karara bağlanması gerekir.
d-Son olarak ,Mahkemenin yapmış olduğu tahkikat hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik araştırma ile karar verilemez. Öncelikle ruhsat devir sözleşmesi ve rödavans sözleşmesi ile ilgili Maden İşletme Genel Müdürlüğü’nden tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenmesi, anılan genel müdürlüğünün 04/12/2018 tarihli cevabı yazısının değerlendirilmesi, ayrıca dosyaya sunulu belgelerden “teknik nezaretçi defteri”‘nin fotokopisi sunulan sayfa ve tutanaklarda “davacı rödavansçı firmanın 05/05/2015 tarihinde alet ve makineleri alıp maden ocağını terk ettiğinin” hususunun kayıtlı olduğu, bu noktanını da irdelenmesi suretiyle 6098 Sayılı TBK’nın karşılıklı edimleri havi sözleşmelerine göre sözleşmenin hangi tarafça haksız olarak fesh edildiğinin tartışılması gerekirse- işaret edilen yönlerden tahkikat tamamlandıktan sonra anılan noktaları da irdeler biçimde en son ki bilirkişi heyetinden ek rapor temini yada başka bir heyetten rapor temini ile neticeye ulaşılması gerekir. Bu sebeple tarafların istinaf başvurularının kabulüne karar vermek icap eder.
5-HMK 353/1-a,6 maddesine göre, Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması durumunda, bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir. (Değişik 28.07.2020T.7251 Sy.Kanun-35.madde)
6-Davacı ile davalının istinaf başvurularının kabulüne, kararın kaldırılarak izah edilen biçimde tahkikat yapılması ile oluşacak sonuca göre gereken kararın verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İstinaf başvurularının ESASTAN KABULÜNE; HMK’nın 353/1-a,6 madde ve bendi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine; peşin ödenen istinaf ilam harcının istem halinde ilgililerine iadesine; başvuru giderlerinin ilk derece mahkemesince nihai kararda gözetilmesine, dair, 30/09/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 353/1-a madde ve bendi uyarınca kesin olarak karar verildi.