Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1440 E. 2022/1024 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2022
DAVA: Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/07/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in sürücüsü, davalı …’in işleteni olduğu … plaka sayılı aracın yaya olarak yolun karşısına geçmek isteyen davacı müvekkiline çarparak ağır şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, davacı sürücünün olay anında alkollü olduğu, davalı tarafa ait aracın davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde genişletilmiş kasko poliçesi nedeniyle manevi zararı teminat kapsamına aldığından bahisle 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden 09/06/2019 kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden ise poliçe limiti dahilinde temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davadan önce müvekkiline yazılı başvuruda bulunulmadığından dava şartının oluşmadığı, müvekkili şirketin sorumluluğunun işletenin kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğu, manevi tazminatın 10.000,00 TL miktarla teminat altına alındığı, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasının meydana gelmesinde davacının da kusuru bulunduğu, davacının kazaya bağlı yaralanmasında yüzünde sabit iz, uzuv kaybı ve zaafı bulunmadığı, açılan davada zenginleşme amacının güdüldüğünü beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosya örneği, maluliyet raporu, kusur raporları, davacının tedavisine esas tıbbi belgeler, tanık beyanı, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; sigorta poliçesi itibariyle davalı sigorta şirketinin manevi tazminat için 10.000,00 TL’lik teminat öngördüğü, ancak sigorta şirketine yöneltilecek talepler için öncelikle sigorta şirketine başvuru yapılmasının dava şartı olduğu, arabuluculuk sürecine başvurulmasının bu şartın gerçekleştiği anlamına gelmediği, diğer yandan dava başında eksik olan bir dava şartı hüküm aşamasında giderilmişse davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilemeyeceği, fakat bu durumun istisna olup eksik olan bu dava şartının giderilmesi için ayrıca süre verilmesi mümkün olmadığı, diğer davalıların aracın sürücü ve işleteni oldukları, bu kişiler için sorumluluğun sürücünün kusuru ile sınırlı olduğu, trafik kazasının gerçekleşmesinde davalı sürücünün %70, davacının ise %30 kusurlu olduğu, davacı kaza nedeniyle %12 gibi bir oranda malul kaldığı, gerek tedavi evrakları, gerekse tanık anlatımları ile görüldüğü üzere uzun, zor ve acılı bir tedavi süreci geçirdiği, zararın bu denli yüksek oluşu, kazanın davacı üzerinde kalıcı hasar bırakışı, kazada davacının da kusurunun oluşu ve olay tarihi göz önüne alındığında 40.000,00 TL manevi tazminatın 09/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’den tahsiline, davalı sigorta şirketi yönünden açılan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigorta şirketine başvuru için kendilerine süre verilmesi gerekirken süre verilmeden davanın reddinin yasaya ve yargı kararlarına aykırı olduğu, trafik kazasının aşırı hızlı ve alkollü olan davalı sürücünün tam kusuru ile gerçekleşmiş olduğu, tazminatın buna göre belirlenmesi gerektiği, öte yandan hükmedilen tazminatın da uğranılan manevi zararı karşılamadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazası haksız fiiline bağlı yaralanma nedeni ile manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 56/1 maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacı yolun karşısına geçmek isterken sağ istikametinden gelen davalı …’in sürücüsü olduğu otomobilin çarpması sonucu yaralanmıştır. Davalı … trafik kazasına sebebiyet veren aracın işleteni, davalı … Sigorta A.Ş. ise manevi tazminatı poliçe kapsamına almış ihtiyari mali mesuliyet sigortacısıdır. Davacı bu yaralanmadan dolayı uğradığı manevi zararın tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davadan önce davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvurulmadığı için davalı sigorta şirketin yönünden dava şartı oluşmadığından davanın usulden reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile 40.000,00 TL manevi tazminatın 09/06/2019 olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’den tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … sayılı kararı ile davalı …’in , davacıya karşı işlediği bilinçli taksirle yaralama suçundan TCK.’nun 89/1, 22/3, 89/2-b-e maddeleri gereğince 22 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin istinaf incelemesinden geçerek 20/01/2022 tarihinde kesinleşmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
Davalı …’in kayıtlı maliki olduğu … plaka sayılı otomobil davalı … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) tarafından genişletilmiş kasko poliçesi (ihtiyari mali sorumluluk sigortası) ile sigortalanmıştır. Davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesine göre poliçe ile manevi zararlar 10.000,00 TL ile sınırlı olarak teminat altına alınmıştır.
Davacı taraf davadan önce arabulucuya başvurmak suretiyle dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirmiştir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yine aynı yasanın 100. maddesine göre; “Bu Kanunun sorumluluğun kaldırılması veya tazminatın azaltılmasına ilişkin 95 inci maddesi, doğrudan doğruya talep ve dava hakkına ilişkin 97 nci maddesi ve zamanaşımına ilişkin 109 uncu maddesi ihtiyari mali sorumluluk sigortasında da uygulanır”
Bu yasa maddelerinden de açıkça anlaşıldığı üzere, zorunlu ya da ihtiyari mali mesuliyet sigortasına karşı tazminat davası açılmadan önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvuru zorunludur. Dava açılması, dava dilekçesinin sigorta şirketine tebliğ edilmesi ya da davadan önce arabulucuya başvurulması bu zorunluluğun tamamlandığı anlamına gelmeyecektir.
Davacı taraf dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvurmuşsa, buna ilişkin belgelerin dosyaya ibrazı ile başvuru koşulunun usulünce olup olmadığı değerlendirilmelidir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesi ile dava şartları gösterilmiş olup, aynı yasanın 115. maddesi ise;
“(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”
düzenlemesini içermektedir.
Eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. HMK’nin 114. maddesinde gösterilen dava şartı olarak belirlenen bir çok hususun tarafça giderilebilecek bir noksanlık olarak görüldüğü madde gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Aynı maddenin 2. fıkrası “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı zararın tazmini için davalı … Sigorta A.Ş.’ne yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış ise, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, davacıya davalı … Sigorta A.Ş.’ne yazılı müracaat etmesi için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacı vekilinin davalı sigorta şirketi hakkında kurulan hükme yönelen istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri ile davalılar … ve … vekilinin istinaf isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin davalı sigorta şirketi hakkında kurulan hükme yönelen istinaf isteminin KABULÜNE,
2-Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı, 14/02/2022 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri ile davalılar … ve … vekilinin istinaf isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-Davacının peşin yatırdığı 80,70 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı …’in peşin yatırdığı (685,00+80,70) 765,70 TL istinaf karar harcı ile 220,70 TL istinaf yoluna başvuru harcının talepleri halinde iadesine,
7-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 01/07/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.