Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1407 E. 2022/1027 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/07/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …. sürücüsü, davalı …. işleteni olan …. plaka sayılı aracın 14/10/2016 günü davacının eşi …. çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiği, ancak …. tedaviye cevap vermeyerek 26/01/2017 tarihinde yaşamını yitirdiği, olay tarihi itibariyle aracın sigortası bulunmadığının tespit edildiğinden bahisle belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada artırılmış haliyle 142.039,34 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …. ve …. olay ve temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı Güvence Hesabı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olarak müvekkiline başvurması üzerine hasar dosyası oluşturulduğu, müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirebilmesi için davacıdan ibraname imzalaması ve gerekli belgeleri tamamlayarak müvekkiline gönderilmesinin istenildiği, ancak davacı tarafın müvekkiline geri dönüş yapmayarak sanki talebi reddetmiş gibi dava açmak yoluna gittiği, dava şartının oluşmadığı, kazaya sebebiyet veren aracın …. Sigorta A.Ş. nezdinde sigorta poliçesi varken satıldığı, sigorta şirketi tarafından 08/10/2016 tarihinde sigorta sözleşmesinin feshedildiği, kazanın 14/10/2016 tarihinde gerçekleştiği, Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesi gereğince sigorta sözleşmesini fesihten sonraki 15 gün boyunca sigorta şirketinin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun devam ettiği, bu nedenle müvekkiline husumet düşmediği, bunun haricinde müvekkili kurumun sürücünün kusuru ve poliçe kapması ve limiti ile sorumluluğunun bulunduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı …. vasisi …. davaya cevap dilekçesinde özetle; talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, oğlunun uzun süredir cezaevinde olduğundan geliri bulunmadığı, oğlunun kazanın oluşumunda kusurunun az olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı ….süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesinin …. esas sayılı dosya örneği, tazminat bilirkişisi raporu, hasar dosyası örneği, tanık beyanı, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; trafik kazasının meydana gelmesinde davacının eşi olan ….%10 kusuru olabileceği, kazaya karışan aracın dava dışı …. Sigorta A.Ş. nezdinde 02/09/2016-02/09/2017 tarihleri arasında 1 yıl süre ile geçerli …. numaralı zorunlu mali mesuliyet poliçesi mevcut iken aracın davalı malik …. satışı nedeniyle 08/10/2016 tarihinde poliçenin iptal edildiği, 14/10/2016 tarihinde kazanın meydana geldiği, Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesine göre fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar sigorta geçerli olduğundan, dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunduğundan davalı Güvence Hesabı’na husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle bu davalı yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 142.039,34 TL maddi ve 90.000,00 TL manevi tazminatın 14/10/2016 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …. müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karardan sonra tazminat talebi için arabulucuya başvurulduğu, …. Sigorta A.Ş. vekilinin araç devrinin 15 günlük süre içerisinde sigortacıya bildirilmediği, kazanın bu onbeş günlük süreden sonra gerçekleştiğini beyanla sorumlu olmadıklarını belirttiği, ilk derece mahkemesinin satış tarihi itibariyle sigortacıya bildirim koşulunu değerlendirmediği, davalı Güvence Hesabının tazminattan sorumlu olduğu, öte yandan ….. A.Ş.’ye yaptıkları başvuru cevabını içerir yazıyı eklemek suretiyle davalı Güvence Hesabına yaptıkları başvuru sonrası taleplerinin reddedilmeyerek, tazminat hesabı yapıldığı, miktar konusunda anlaşılamaması üzerine eldeki davanın açıldığı, dava öncesi davalının sorumlu olarak kendisini göstermesi nedeniyle ona husumet yöneltildiği, davalının kendisinin bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle lehine vekalet ücreti takdirinin yersiz olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının davalı Güvence Hesabı yönünden kaldırılarak bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. vasisi ile davalı ….istinaf yasa yoluna başvurmamıştır.
İSTİNAFA CEVAP:
Davalı Güvence Hesabı vekili istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E :

Uyuşmazlık, trafik kazası haksız fiilinden kaynaklanan ölüm nedeni ile maddi ve tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalanların aynı kanunun 53/3 maddesi gereğince maddi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. Yine aynı kanunun 56/2 maddesi gereğince ölüm halinde ölenin yakınları manevi tazminat isteyebilirler. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Güvence Hesabı, kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmaması veya aracın tespit edilememesi halinde maddi zarardan 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince sorumludur.
Davalı …. sürücüsü, davalı … işleteni olduğu otomobil davacının eşi …. çarparak ölümüne sebebiyet vermiştir. Davacı, eşinin ölümünden dolayı destekten yoksun kalma, tedavi gideri ve manevi zararının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı Güvence Hesabı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 142.039,34 TL maddi ve 90.000,00 TL manevi tazminatın 14/10/2016 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. ve ….müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından davalı Güvence Hesabı yönünden kurulan hükümlere karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davalılar …. ve …. hakkında kurulan hükümler yönünden gerek bu davalılar ve gerek davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmadığından, bu davalılar yönünden ilk derece mahkemesi kararı kesinleşmiştir.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesi gereğince;
“Sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır.
Sigortacı sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebilir.
Sigorta fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerlidir.
Bu madde hükmüne uymayanlar 1 800 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.”
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın C.4. maddesinin ikinci fıkrasında “Sigortalının değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibarıyla kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esasına göre prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün 10/08/2021 tarihli yazısında …. plaka sayılı aracın 23/09/2016 tarihinde …. adına online olarak devir tescil işleminin yapıldığı bildirilmiştir.
Türkiye Sigortalar Birliğinin 14/03/2019 tarihli yazısında ise …. plaka sayılı aracın 02/09/2016-02/09/2017 tarihlerini kapsar şekilde …. nolu poliçe ile …. Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığı, satıştan dolayı poliçenin 08/10/2016 tarihinde iptal edildiği belirtilmiştir.
Trafik kazası ise 14/10/2016 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Yargılama sırasında dava …..Sigorta A.Ş.’ne ihbar edilmediği gibi, ….Sigorta A.Ş.’den bahsi geçen evrakların istenilmesi yoluna gidilmemiştir.
Tazminat sorumluluğunun davalı Güvence Hesabına mı, yoksa dava dışı … Sigorta A.Ş.’ne mi düştüğü konusunda terettüdün giderilmesi, olası hak kayıplarının başlangıçta önlenmesi için, aracın satış evrakları örneklerinin ilgili noterden, …. nolu zorunlu mali mesuliyet sorumluluk sigorta poliçesi, aracın satışının ihbar dilekçesi ve poliçenin iptal kararının …. Sigorta A.Ş.’den istenilip dosya arasına alındıktan sonra davalı Güvence Hesabının sorumluluğunun olup olmadığı hususunun değerlendirildikten sonra esasa yönelik hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Kabule göre de;
6100 Sayılı HMK.’nın 327/2 maddesine göre; Bir kişi davada sıfatı olmadığı hâlde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi hâlinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.
Somut olayda davalı Güvence Hesabı tarafından dava dosyasına gönderilen hasar dosyası örneği incelendiğinde, davacı tarafın başvurusu dilekçesinde …. plaka sayılı aracın kaza tarihinde ….Sigorta A.Ş. tarafından motorlu kara taşıtları zorunlu mali sorumluluk sigortası yapıldığı, ancak sigorta şirketinin 06/04/2017 tarihinde yapılan başvuru cevabında söz konusu trafik kazasına karışan aracın o tarihlerde sigortasız olduğunu bildirdiği şeklinde belirlemenin yazılı olduğu görülmüştür. Buna rağmen davalı Güvence Hesabı tarafından kazaya sebebiyet veren aracın sigorta poliçesi yeterince araştırılmadığı gibi, tazminat hesabı da yapılarak davacı tarafa ödeme teklifinde bulunmuştur. Davacı teklif edilen ödeme miktarını yeterli bulmayarak eldeki davayı açmıştır.
Mevcut bu durum karşısında, davalı Güvence Hesabının tazminat sorumlusu olarak kendisini göstermesinden dolayı davanın açılmasına sebebiyet verdiği dikkate alındığında, HMK.’nın 327/2 maddesi dikkate alınmak suretiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi kararı nedeniyle davalı Güvence Hesabı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekirken, aksi düşünce ile tahsil kararı verilmesi de dosya kapsamına aykırı düşmüştür.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin (maddi olayda olduğu gibi aracın satış evrakları, dava dışı ….Sigorta A.Ş.’den iptal edilen sigorta poliçesi ve iptale ilişkin evraklar dava dosyası içerisine alınmadan) toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Eksik inceleme ile karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının davalı Güvence Hesabı yönünden esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın davalı Güvence Hesabı yönünden yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,
2-Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas – ….Karar sayılı, 07/09/2021 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince davalı Güvence Hesabı yönünden ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın davalı Güvence Hesabı yönünden yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı 59,30 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 01/07/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.