Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/847 E. 2023/991 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 13/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 13/06/2023

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacı vekili ve davalı ….Sigorta vekili tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili ; …. gününde müvekkilinin sevk ve idaresindeki …. plakalı vasıta ile, davalı şirkete trafik sigortalı,davalılardan …’a ait ve öteki davalı … yönetimindeki …. plaka salıyı vasıtanın kaza yapması sonucu davacının vücudunda bir çok kırık oluştuğu,iz kaldığı, kaza tutanağına göre davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu açıklayarak sürekli iş gürü kaybı sebebiyle şimdilik belirsiz alacak biçimde 100,00 TL maddi tazminatın kaza gününden işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tüm davalılardan, 50.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen, kaza gününden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili; davanın yetkisiz yerde açıldığını bu nedenle usulden reddinin gerektiğini, kusur durumuna ilişkin Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, davacının malül olup olmadığının tespiti için İstanbul Adli Tıp’ dan rapor alınması gerektiğini, tazminat hesabı için aktüerya raporu alınması gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezliğin tazminat kapsamında olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … vekili; trafik kaza tespit tutanağında davacı asli kusurlu olduğu halde tali kusurlu olduğu belirtildiğini, tüm sorumluluklarını yerine getiren ve kusursuz olan müvekkilinin ise asli kusurlu olarak tespit edildiğini, üstelik davacının ehliyetsiz olmadığı dahi tutanağa geçirilmediğini, usulüne uygun bir kaza tespit tutanağı düzenlendiğini, fakat tutanaktaki bilgiler gerçeği yansıtmadığını, davacının talep ettiği gibi olay tarihi değil, dava tarihi olduğunu, kaza tarihinin 22.08.2016 olup dava tarihi 31.07.2017 olduğunu, davacı tarafın özellikle faizin başlangıç tarihi olarak olay tarihini belirtmesi, yasal faizin daha fazla hesaplanması için tazminat davasını olay tarihinin üzerinden uzun zaman geçtikten sonra açmış olması Medeni Kanun madde 2 dürüstlük kuralı ile uyuşmadığını, davanın öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaate ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, temin edilen raporlarda davalı sürücünün asli %75 nispetinde kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının %19 daimi ve 3 ay geçici iş göremezliğe maruz kaldığı, aktüerya uzmanı tarağından davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik zararının hesaplandığı,davacının maluliyetinin kalça protezine bağlı olması nedeniyle olay sırasında kask takıp takmamasının sonucu etkisi olmadığı için hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi gerekmediği kanaatiyle,davanın kısmen kabulü ile,maddi tazminat talebinin ıslah edilmiş biçimde kabulü ile,232.512,14 TL maddi tazminatın 27.08.2016 kaza gününden işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı … şirketi yönünden 04.07.2017 gününden işleyecek yasal faiziyle ve poliçe limiti ile sınırlı biçimde)davalılardan müteslsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat isteğinin kısmen kabulü ile,30.000,00 TL’nin 27.08.2016 kaza gününden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ile …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine hükmetmiştir.
Süresinde sunulan istinaf dilekçelerinde;
Davacı vekil; hal ve şartlara dosya kapsamına ,vekil edenin yaralanmasına göre manevi tazminat taleplerinin tümden kabulü yerine yazılı şekilde kısman kabul edilmesinin usulsüz olduğunu,
Davalı …. sigorta vekili vekili ; hesap raporunda kimi hatalar yapılmasına rağmen hükme esas alınmasının doğru olmadığını ; şöyle ki,TRH 2010 yaşam tablosu esas alınmasına karşılık bakiye ömrün 75 yaşa kadar alınması gerekirken 99 yaşa kadar alındığı, yine işlemi dönem 18.08.2020 tarihine kadar çalışılmış olmasına rağmen işleyecek evrenin 01.01.2020 gününden başlatılmasının doğru olmayıp 01.01.2020 ile 18.08.2020 arası için mükerrer çalışıldığını, yine kabul anlamına gelmemek üzere davacıya ait öğrenci belgesi ve gelir evrakı ibraz edilmediğinden işleyecek aktif dönemin de bekar net asgari ücreti üzerinden hesap edilmesi gerektiğini ,ayrıca raporda 6 ay askere gideceği yazılmasına rağmen bunun da hesaplamada nazara alınmadığını, son alarak Sigorta Genel Şartları ekindeki formüle göre hesap yapılması icap ettiğini, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini,müvekkili şirket sadece dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminattan sorumlu tutulması gerekirken, faizin 04.07.2017 gününden başlatılmasının usulsüz olduğunu,
Davalılar sürücü ve işleten vekili ; tazminat hesabı ile müterafik kusur yönüyle sigorta ile aynı istinaf nedenlerini ileri sürdüğü, geçici iş göremezlik müddetine göre kalıcı sakatlık oranının fahiş olduğunu, yine hal ve şartlara dosya kapsamına göre maddi ve manevi tazminatların fahiş olup davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını,
İleri sürdükleri ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemişlerdir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Dosya kapsamı davacıların ekonomik ve sosyal durumlarına göre 6100 Sayılı HMK’nın 334 ve devamı maddeleri uyarınca adli yardım taleplerinin KABULÜNE karar verildi, işin esasının incelenmesine geçildi.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, kaza sırasında yüksek okulda okumakta olan davacı kazazede için okulunu bitireceği ve daha sonra işe başlayacağı makul süreye kadar asgari ücret bundan sonra ise mezun olacağı bölüm nazara alınarak asgari ücretin 2,18 katı gelir elde edeceği varsayılarak hesaplama yapılmasında bir usulsüzlük görülmemesine, hesap raporunun TRH 2010 tablosu esas alınarak ve devre başı ödemeler belirli süreli rant formülüne göre usulünce tespit edilmesine, işleyecek döneme usulünce tespit edilmiş olmasına, yine davacının askerlikte geçireceği süre yönüyle bu dönem içerisinde efor zararı oluşacağından ötürü zarar hesabı yapılmasında bir isabetsizlik görülmemesine, davacının maluliyetinin kast iskelet sistemi sağ kalça protezinden ötürü oluşması sebebiyle somut olayda koruyucu tertibat takıp takmamanın zararın doğmasına ve artmasına etkisi olmadığından hesap edilen tazminata müterafik kusur indirimi yapılmamasında bir usulsüzlük bulunmamasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalıların tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ( Yargıtay 4 HD’nin 08/02/2016 tarih ve 2015/2733-2016/1298 sayılı içtihadı) Olayın oluş şekli, biçimi, davacıdaki maluliyetin derecesi, paranın satın alma gücü, hakkaniyet ilkesi nazara alındığında mahkemece davacı için belirlenen manevi tazminat tutarı az olmuştur. Bu yönüyle davacının istinaf başvurusunun kabul edilmesi gerekir.
3-HMK 353/1-b/2 madde ve bendi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanununun olaya uygulanmasında ve delillerin taktirinde hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilebilir.
4-Açıklanan tüm bu sebeplerle; davalıların istinaf başvurusunun reddine, davacının başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davacının davalılara karşı açmış olduğu maddi tazminat davasının, KABULÜ ile; 232.512,14 TL maddi tazminatın 27.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … şirketi yönünden 04.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılar …, … ve …. Sigorta Kooperatifinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,davacının davalılar … ve …’a karşı açmış olduğu manevi tazminat davasının kabulü ile; 50.000,00 TL manevi tazminatın 27.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar …, …dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 11/12/2020 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
II-1-Davacının, davalılara karşı açmış olduğu maddi tazminat davasının, KABULÜ ile; 232.512,14 TL maddi tazminatın 27.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı … şirketi yönünden 04.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalılar …, … ve …. Sigorta Kooperatifinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının davalılar … ve …’a karşı açmış olduğu manevi tazminat davasının kabulü ile; 50.000,00 TL’nin 27.08.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar …, …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Maddi tazminat davası yönünden; tensip zaptı ile davacı tarafın adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiş olmakla;
Alınması gerekli 15.882,90 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 24.725,84 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Bilirkişi ücreti 450,00 TL, tebligat 285 TL, posta 165,4 TL, 2 adet ATK fatura bedeli 1.001,5 TL olmak üzere toplam 1.901,9 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile hazine gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 56,8 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya veirlmesine,
Sarf edilmeyen gider avansın kararın kesinleşmesinden sonra iadesine,
Manevi tazminat davası yönünden; tensip zaptı ile davacı tarafın adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiş olmakla;
Alınması gerekli 3.415,50 TL harcın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …. ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden ayrıca bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
III-İstinaf incelemesi yönünden;
a)Davacı açısından dosya adli yardımlı olduğu, dolayısıyla istinaf karar harcı alınmadığı görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
b) Maddi tazminat yönüyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gerekli 15.882,90 TL’nin Davalılar … ve … ve davalı …. Sigorta A.ş tarafından yatırılan 8.454,10 TL’den mahsubu ile bakiye 7.428,80 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
c)Manevi tazminat yönüyle 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gerekli 2.049,30 TL’nin Davalılar … ve …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
d)Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
e)6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgililerine İADESİNE,
f-Kararın taraflara tebliği ile avans ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 361/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.