Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/826 E. 2023/932 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle )
KARAR TARİHi: 02/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 02/06/2023

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 16.12.2017 tarihinde davalı şirkete trafik sigortalı …. plaka sayılı araç sürücüsünün kusuruyla, yaya müvekkiline çarparak sol bacağından ağır yaralanmasına neden olduğu, davacıda kemik kırığı oluştuğuna belirterek, faiziyle 4.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; dosyaya konu …. plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile teminat altına alındığını, davacı tarafın başvuru şartını eksiksiz olarak yerine getirmeksizin dava açtığından davanın usulen reddinin gerektiğini, kusur oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, kazadan kaynaklanan maluliyetinin tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp 3. İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiğini, davacının talebine konu geçici işgöremezlik tazminatı tedavi teminatı kapsamında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme ; mahkeme ilkin makine mühendisi bilirkişiden temin ettiği 18.03.2018 günlü raporda tüm kusurun yaya davacıda olduğu, sürücünün bir kural ihlalinin bulunmadığının belirtildiği, itiraz üzerine ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden temin edilen raporda ise, geçiş önceliği davacıda olduğu düşüncesi ile sürücünün asli %85 nispetinde, yayanın ise alt düzeyde tali %15 oranında kusurlu oldukları tespitinin yapıldığı,itiraz ve de çelişki üzerine talimat yoluyla İTÜ öğretim üyesinden alınan raporda ise ilk rapor gibi tüm kusurun davacı yayada olduğunun tespiti yapıldığı,mahkeme de en son temin ettiği rapora değer vererek, davalıya sigortalı vasıtanın sürücüsünün kusuru bulunmadığından ötürü davanın reddine hükmetmiştir.
Davacı vekili istinafında; dava HMK’nın 107.maddesindeki belirsiz alacak davası olduğunu, mahkemenin kesin karar olduğu gerekçesi ile ek karar ile istinaf talebin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması ile istinaf dilekçeleri doğrultusunda inceleme yapılması gerektiğini, maluliyet raporunun yetersiz olduğunu, iş göremezliğin daha fazla olup bu hususta ATK’nın ilgili ihtisas kurulundan rapor temini icap ettiğini, mahkemenin davalıya sigortalı aracın kusuru olmadığını belirten raporu esas alarak davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, kazaya katılmış araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkeme, 28/01/2021 günlü ek kararla dava değeri istinaf sınırının altında olduğundan kararın kesin nitelikte bulunduğundan söz edilerek davacının istinaf başvurusunun reddine hükmetmiş, ek karara karşı da davacı istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
Dava, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. Ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Mahkemece her ne kadar dava dilekçesinde bildirilen miktara göre ve karar yılı (2020) itibariyle 6100 HMK’nın 341. ve Ek 1. maddeleri uyarınca hükmün kesin olduğunda söz edilerek davacının istinaf başvurusunu reddetmiş ise de varılan sonuç usul ve yasaya uygun düşmemektedir. Şöyle ki, davacının sembolik bir değer göstererek trafik kazasında yaralanma sebebiyle belirsiz alacak davası şeklinde tazminat davasını açtığı, dava dilekçesi içeriğinde de taleplerinin 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmesine göre asıl dava değeri yapılacak tahkikat ile ortaya çıkacağından kararın istinafı kabildir. Buna göre 28/01/2021 günlü ek karar kaldırılarak davacı vekili 26/11/2020 günlü istinaf dilekçesi içeriğine göre inceleme yapılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu takdirine, dosyadaki delillere, kazayı gösteren yoğun disk (cd) içeriğine ve mahkemece hükme esas alınan 09/06/2020 günlü öğretim üyesi bilirkişi raporuna göre kazada yaralanan davacının tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin vekilinin ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/06/2023 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 361/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.