Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/779 E. 2021/1563 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2021 (asıl karar) – 04/02/2021 (ek karar)
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı, davacılar vekili ile davalı … Belediye Başkanlığı ve fer’i müdahil … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı belediyeye ait olan ve davalı sigorta şirketi tarafından sigorta edilen … plaka sayılı otobüs şoförünün, sürücüsü olduğu aracı park etmesine rağmen el frenini çekmediği için aracın hareket etmesi nedeniyle sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu davacı müvekkili …’ın ağır şekilde yaralandığı, davacı … (…)’ın yaralanan … ‘ın eşi, davacılar … ve …’ın çocukları, davacılar … ve …’ın anne ve babası, davacı …’ın kardeşi olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davacı … için 2.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 2.500,00 TL bakıcı gideri ve 2.500,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatı olmak üzere 7.500,00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, davacı … için 200,000,00 TL, davacı … (…) için 100.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL ve davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı … vekili 09/10/2015 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 274.000,65 TL’sına çıkarmıştır.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … Belediye Başkanlığı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle;
Toplu taşıma işinin sözleşme ile … ……A.Ş.’ne bırakıldığı, bu nedenle müvekkili belediyenin işleten sıfatının bulunmadığı, sözleşme gereğince hukuki sorumluluğun da bu şirkette bulunduğu, otobüs şoförünün belediye işçisi olmadığı, davanın zamanaşımına uğradığı, kusurun otobüs sürücüsünde olduğunun bilirkişi raporu ile tespiti gerektiği, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirketin sorumluluğunun işletenin kusuru ve poliçe limiti dahili ile sınırlı olduğu, sürücünün kusur durumu, davacının yaralanma derecesi ve zarar miktarının bilirkişi raporları ile belirlenmesi gerektiği, davadan önce müvekkili şirketin temerrüte düşürülmediğini beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/07/2019 gün ve … esas, … sayılı karar örneği, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi örneği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun … gün ve … karar sayılı ve … gün ve … karar sayılı raporları, tazminat bilirkişisi raporları, tanık beyanları, sosyal ve ekonomik durum araştırma yazıları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacı …’ın meydana gelen trafik kazası sonucu iyileşme süresi 9 aya kadar uzayabilecek ve %22 oranında malul kalacak derecede yaralandığı, davalı sigorta şirketinin yaptığı ödeme nedeniyle maddi tazminat taleplerinin konusuz kaldığı gerekçesiyle, konusuz kalan maddi tazminat davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı … için 45.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı …. için 10.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın 25/09/2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline karar verilmiş, davacı tarafın talebi doğrultusunda davacı …’ın talep ettiği manevi tazminat hakkında hüküm kurulmadığı için 04/02/2021 tarihli ek kararla davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın 25/09/2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline ve karar harcı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin toplam dava değerine göre belirlenmesi hususunda HMK.’nun 305/A maddesi gereğince hükmün tamamlanması şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili asıl ve ek karara yönelik olarak verdiği istinaf dilekçelerinde özetle;
Trafik kazasının meydana gelmesinde davacı …’ın bir kusurunun bulunmaması ve yaralanmasının niteliğine göre davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tam olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Belediye Başkanlığı vekili asıl ve ek karara yönelik olarak verdiği istinaf dilekçesinde özetle;
Davada idarenin hizmet kusuruna dayanıldığı, bu nedenle uyuşmazlığını çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu, kazanın oluşumuna sebebiyet veren otobüsün 5 yıllığına sözleşme doğrultusunda fer’i müdahil … A.Ş.’ne kiralandığı, bu nedenle müvekkili belediyenin işleten sıfatının bulunmadığı, tazminat talebinin zamanaşımına uğradığı, sürücünün kusur durumu konusunda rapor alınmadığı, yaralanan … dışındaki davacıların yansıma yoluyla manevi tazminat talep edemeyecekleri, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fazla olduğu, maddi tazminat konusunda davacı taraf ile davalı sigorta şirketi arasında sulh olunduğundan müvekkili belediye yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Fer’i müdahil … A.Ş. vekili asıl ve ek karara yönelik olarak verdiği istinaf dilekçelerinde özetle;
Davalı belediye ile müvekkili şirket arasındaki sözleşme itibariyle davalı belediyenin işleten sıfatının bulunmadığı ve belediyeye husumet düşmediği, davanın zamanaşımına uğradığı, ceza dosyasındaki kusurla bağlı kalınarak sürücülerin kusurlarının değerlendirilmediği, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı ve yüksek miktarda manevi tazminatlara hükmedildiği, masraf ve vekalet ücretlerinin fazla hesaplandığını beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanmadan kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 54. maddesi gereğince maddi tazminat ve aynı kanunun 56/1 maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. Yine aynı kanunun 56/2 maddesi gereğince ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınları da manevi tazminat isteyebilirler. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Sürücüsü dava dışı … olan … plaka sayılı şehir içi yolcu otobüsü, sürücünün geçici olarak park ettiği akaryakıt istasyonundan aracın el frenini çekmeden araçtan ayrılması nedeni ile kısa bir süre sonra kendiliğinden hareket ederek bölünmüş yola girmiş ve kendi şeridinde seyir halinde bulunan dava dışı …’in sürücüsü olduğu … plaka sayılı araca çarpmış, gerçekleşen bu trafik kazası sonucu … plaka sayılı araçta bulunan … ölmüş, aralarında davacının da bulunduğu dört kişi yaralanmıştır. Davacı … ve yakınları olan diğer davacılar bu yaralanma nedeni ile maddi ve manevi zararlarının karşılanması için eldeki maddi ve manevi tazminat davasını açmışlar, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda maddi zararların sigorta şirketi tarafından karşılanması nedeniyle konusuz kalan maddi tazminat davasında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile davacı … için 45.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın 25/09/2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili, davalı … Belediye Başkanlığı vekili ile fer’i müdahil … A.Ş. vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Maddi olaya konu olan trafik kazası nedeniyle Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/07/2019 gün ve … esas, … sayılı kararı ile davalı dışı otobüs sürücüsü …, bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan TCK.’nun 85/2, 22/3 ve 62. maddeleri gereğince 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu karar Yargıtay 12. Ceza Dairesinin temyiz incelemesinden geçerek 09/06/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun … gün ve … karar sayılı raporu ile itiraz üzerine alınan aynı yer … gün ve … karar sayılı raporunda davacının % 22 oranında meslekten kazanma gücünü kaybedecek ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı bildirilmiştir.
1-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 6099 sayılı Kanun ile değişik 110. maddesi uyarınca: “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir. İlgili kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere; trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin alınmamasından kaynaklanan sorumluluk davalarında dahi dava adli yargı mahkemelerinde görülecektir.
Dosya kapsamından; davalı belediyenin kayden maliki ve işleteni olduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucu davaya konu zararın meydana geldiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun açık düzenlemesi karşısında, uyuşmazlığın esasının adli yargıda çözümlenmesi gerekeceğinden (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15/10/2019 gün ve 2019/2616 esas, 2019/4619 karar sayılı ilamı), davalı belediye vekilinin idari yargı yerinin görevli olduğuna dair istinaf nedeni yerinde değildir.
2-Trafik kazasına sebebiyet veren … plaka sayılı otobüs kayden davalı belediye adına kayıtlıdır. Davalı belediye 01/07/2014 tarihli sözleşme ile şehir içi yolcu taşıma işini, aralarında kazaya sebebiyet veren otobüste olmak üzere otobüslerle birlikte 5 yıllığına bedel karşılığı fer’i müdahil … .’ne vermiştir. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/p maddesi gereğince, büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek büyükşehir belediyesinin görevleri arasındadır. Davalı belediye bu görevi nedeni ile şehir içi yolcu taşımacılığına başlamış, bu amaçla otobüs almış, ancak daha sonra şehir içi taşımacılığını bahsi geçen sözleşme ile fer’i müdahil şirkete devretmiştir. Fer’i müdahil şehir içi toplu yolcu taşımacılığını kendi adına değil, davalı belediyenin nam ve hesabına yapmakta ve onun araçlarını kullanmaktadır. Ayrıca sözleşmenin 13. maddesi gereğince davalı belediye sözleşme gereğince yolcu taşıma işini devretmesine rağmen denetim ve gözetim yetkisini de elde tutmaktadır. Sözleşmenin 18. maddesinde yazılı hukuki sorumluluk sözleşmenin tarafları arasında geçerli ve bağlayıcı olup, üçüncü kişiye karşı sözleşmeye dayanarak sorumsuzluk savunmasında bulunulamaz. Bu nedenlerden dolayı davalı belediye başkanlığının işleten sıfatı bulunmakta olup, işleten sıfatı bulunmadığı ve husumet düşmediğine yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
3-Kesinleşen ceza mahkemesi kararı itibarı ile davalı belediye ait otobüs sürücüsü tam olarak kusurlu olup, eylemi bilinçli taksir halinde işlemiştir. Davacı … ise karşı araçta yolcu olup, trafik kazasının meydana gelmesinde herhangi bir kusuru ve etkisi yoktur. Karşı araç sürücüsünün bir kusuru bulunsa dahi, TBK.’nun 61. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1 maddesi gereğince araç sürücü ve işletenlerin müteselsil sorumlulukları çerçevesinde, karşı araç sürücüsünün kusurundan dolayı davacılar lehine hükmedilen tazminatlardan bir indirim yapılması mümkün değildir. Karşı araç sürücüsü ile işleteninin eldeki davada taraf olmadığı dikkate alındığında, karşı araç sürücüsünün kusurlu bir harekete bulunup bulunmadığı konusunda bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
4-Davalı belediye zamanaşımı def’inde bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesince bu itiraz nedeniyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
Haksız fiil sorumluluğu halinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi gereğince 2 ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanır. Ancak yasanın 71/1 maddesinin 2. cümlesi gereğince haksız eylem ceza gerektiren bir suç ise bu durumda ceza davası zamanaşımı süresi uygulanır. Bunun yanında 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin ilk fıkrasında, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararlar için 2 ve 10 yıllık zamanaşımı öngörülmüş, ikinci fıkrasında ise Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemeye paralel olarak davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması halinde ceza davası zamanaşımının maddi tazminat talepleri için de geçerli olduğu belirtilmiştir. Ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için ceza davasının açılmış olması gerekmez, haksız eylemin suç niteliğinde olması yeterlidir. Takipsizlik kararı verilse dahi ceza zamanaşımı uygulanabilir. Ceza davasının hiç açılmaması durumunda, hukuk hakimi, haksız eylemin suç niteliği taşıdığını saptamışsa, uzamış ceza zamanaşımını uygulayacaktır. Bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olmak suçundan Denizli Ağır Asliye Ceza Mahkemesince sanığa uygulanan TCK.’nun 85/2 ve 22/3 maddelerinde yazılı ceza miktarı itibarı ile ceza davası zamanaşımı süresi TCK.’nun 66/1-c maddesi gereğince 20 yıldır. Trafik kazasının 25/09/2014 tarihinde meydana geldiği dikkate alındığında 20/02/2015 dava tarihi itibariyle dava zamanaşımı süresi dolmamıştır.
5-Davacı taraf, davalı sigorta şirketi ile maddi tazminat konusunda anlaşma sağlandığı, sulh olunduğunu beyanla, maddi tazminat taleplerinin konusu kalmadığını beyan etmiş, davalı sigorta şirkete de 02/12/2020 tarihli dilekçesi ile sulh çerçevesinde davacı vekiline asıl alacak ve fer’ileri birlikte ibraname karşılığı 440.508,58 TL ödeme yapıldığını bildirmiştir. İlk derece mahkemesi bu beyanlara göre maddi tazminat davasının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya kapsamı itibariyle meydana gelen trafik kazası sonucu davacı …’ın bedeninde maluliyet oluşacak derecede yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığı, bu şekilde adı geçen davacının tazminat bilirkişisi raporlarına göre maddi zararının oluştuğu bir gerçektir. Davalı belediye bu zarardan sigorta şirketi ile birlikte müteselsilen sorumludur. Davacı taraf hakkın özünden vazgeçmemiş, sadece sigorta şirketi tarafından yapılan maddi tazminat ödemesi sonucu alacağının karşılandığını bildirmiştir. Zarar yargılama aşamasında karşılansa da davacı yararına belirlenen zarar miktarı kadar vekalet ücreti takdiri gerekir ise de davacı taraf vekalet ücreti hükmedilmesini istememiştir. Ödeme nedeni ile davanın konusuz kalması halinde davalı lehine vekalet ücreti talep edilmesi mümkün değildir. Davacı …’ın maddi tazminat davasında haklılığı gözetildiğinde, konusuz kalan maddi tazminat için davalı belediye yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmemesi yerindedir.
Diğer yandan manevi tazminatlar için taraflar lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin karar tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT.’nin 10. ve 13. maddelerine uygun olarak belirlendiği, yargılama giderlerinin de davadaki hakkılık oranlarına göre taraflar arasında bölüştürüldüğü görülmüştür.
6-Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2 maddesine göre ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınları manevi tazminat isteyebilirler. Davacı … ceza mahkemesi kararına göre kaza nedeniyle hayati tehlike geçirdiği ve dava dosyasındaki Adli Tıp Kurumu raporuna göre ise kaza sonucu %22 oranında maluliyet oluşacak ve 9 ayda iyileşecek şekilde yaralandığı dikkate alındığında davacı …’ın yaralanmasının ağır bedensel zarar niteliğinde olduğu ve bu nedenle davacı eş, çocuklar, anne ve baba ile kardeşin manevi tazminat isteyebileceği dikkate alındığında davalı belediye ve fer’i müdahilin yansıma yoluyla manevi tazminat talep edemeyeceğine yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
7-Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar için verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yukarıdaki ilkeler kapsamında, olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, tarafların kusuru, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme ve fakirleşme aracı olmaması, tarafların sosyal ekonomik durumları ve davacı …’ın yaralanma derecesi dikkate alındığında davacı … yararına 45.000,00 TL, davacı eş … (…) yararına 20.000,00 TL, davacı çocuk … yararına 10.000,00 TL, davacı çocuk … yararına 10.000,00 TL, davacı anne … yararına 5.000,00 TL, davacı baba … yararına 5.000,00 TL ve davacı kardeş … yararına 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi hak ve nesafete uygun düşmüştür.
Davacılar vekili ile davalı belediye ve fer’i müdahilin manevi tazminat miktarlarına yönelin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacılar vekili, davalı … Belediye Başkanlığı vekili ile fer’i müdahil … A.Ş. vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili, davalı … Belediye Başkanlığı vekili ile fer’i müdahil … A.Ş. vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf istemlerinin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar tarafından asıl karar ve ek karar istinafı için peşin yatırılan 162,10’ar TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 59,30’ar TL istinaf karar harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … Belediye Başkanlığı tarafından peşin yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 1.707,75 TL istinaf karar harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, bakiye 5.123,25 TL istinaf karar harcının bu davalıdan alınarak Hazineye verilmesine,
4-Fer’i müdahil … A.Ş. tarafından peşin yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı ve 1.708,25 TL (229,50 TL + 1.478,75 TL) istinaf karar harcından alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, fazla yatırılan 1.648,95 TL istinaf karar harcının talebi halinde fer’i müdahile iadesine,
5-Yapılan istinaf giderlerinin gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Artan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 06/10/2021 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca davacı … yönünden kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık, davalı …Belediye Başkanlığı ile fer’i müdahil … A.Ş. yönünden ise ancak bu davacı tarafından temyiz yasa yoluna başvurulması halinde, temyiz dilekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde katılma yoluyla temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

……