Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/583 E. 2022/1413 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/10/2022

Davacı vekili; müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu 2015 model araca davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki diğer davalıya ait ve sigortalı aracın kırmızı ışık ihlali yaparak çarpması sonucu oluşan kazada davacıya ait aracın hasar görmesi nedeniyle değer kaybına uğradığını, sigortanın başvuruya olumlu cevap vermediğini ileri sürerek araç değer kaybı için şimdilik 1.000 TL ve araç mahrumiyet bedeli için 500 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiş, 16/03/2019 tarihli dilekçe ile araç değer kaybı talebini 9.000 TL’na araç mahrumiyet zararı talebini 1.000 TL’ne çıkarmıştır.
Davalı … vekili; davacının aracının onarıldığı ve hasar dosyası açıldığını, davacının kasko sigortacısına 18/03/2016’da rücuen 11.526,34 TL hasar ödemesi yapıldığını, sorumluluğunun kalmadığını savunmuştur.
Davalı …. vekili; davayı kabul etmemiş, reddini istemiş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece; davacının %75 oranında ağır kusurlu olduğu kabul edilerek davalı sürücünün %25 kusur oranına isabet eden kısım üzerinden davanın kısmen kabulü ile; 2.250TL araç değer kaybı ile 250 TL araç mahrumiyet zararına hükmedilmiş, fazla istemin (7.500 TL’nin) reddine karar verilmiştir.
İstinaf eden davacı vekili; davalı yana ait araç geçiş üstünlüğüne sahip olsa da, yeşil ışıkta kavşağa giren davacıya ait aracın geçişini tamamlamasını beklemediğinden KTK’nun 71.maddesine aykırı hareket etmesi ile can ve mal güvenliğini tehlikeye attığını ve bu hususun bilirkişi raporlarında değerlendirilmediğini, atfedilen kusur oranlarının hakkaniyetsiz ve mevzuata aykırı olduğunu, aynı raporda davacıya ait 1 yaşındaki araçta 11.526 TL’lik hasara göre 4.000 TL olarak hesaplanan değer kaybının gerçekçi olmadığını,ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Dava, araç değer kaybı ve araç mahrumiyet zararı istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, davalıya ait aracın olay sırasında ışıklı ve sesli ikazda bulunması ve geçiş önceliğine sahip olması, kazanın kavşak içinde ve ortasında gerçekleşmiş olmasına göre, kusurun ağırlığı davacı tarafta olup kazanın oluşunda %75 kusurlu olduğu anlaşılmakla ve zararın kapsamı bakımından davacı tarafça da kabul edilip benimsenen 9.000TL araç değer kaybı ve 1.000TL araç mahrumiyet zararı üzerinden kusur oranına göre değerlendirme yapılmış olmakla davacı vekilinin istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırdığı 54,40 TL’nin mahsubuna, bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Başvuru giderlerinin müstenif davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan avansın ilgililerine iadesine,
5-Avans iadesi, tebligat, kesinleştirme ve benzeri işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 04/10/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.