Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili ; … tarihinde Akseki-Manavgat karayolunda …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçla seyrederken … plakalı araca çarpması sonucu … ,…, … ve …’in vefat ettikleri, Manavgat Ağır Ceza Mahkemesinin … E. … K. Sayılı ilamı buradaki delil ve tanık beyanları ile sürücü …’un asli ve tam kusurlu bulunduğunu, hak sahiplerinin ilgililer ve hür sigorta aleyhine Fethiye 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. Ve … K. Sayılı dosyada açtıkları tazminat davasında tazminat kararı verildiğini, bahsedilen sigorta şirketinin ödeme güçlüğü içine düşmesi nedeniyle Fethiye 1.İcra Dairesinin …-… numaralı icra dosyalarından yapılan takip üzerine davacının ödeme yaptığını, bunun tam kusurlu olan sürücü ve işletene rücu edildiğini açıklayarak 82.817,85 TL ‘nin tahsili amacıyla sürücü ve işleten aleyhine Antalya 9.İcra Dairesi … sayılı dosyadan icra takibi yaptıklarını, itiraz ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve inkar tazminatı talep etmiştir.
Davalı … vekili ; davanın zamanaşımına uğradığını, kazaya diğer davalı …’in neden olduğunu, talebin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … duruşmalardaki beyanında; kazada ölenlerin eşi ve çocukları olması nedeniyle asıl mağdurun kendisi olduğunu, ödeme gücü bulunmadığını, açılan davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış 1.Asliye Mahkemesi 09/02/2018 gününde Ticaret Mahkemelerine görevsizlik kararı vermiş iş bu karar istinaf edilmeden kesinleşmesi üzerine davaya Ticaret Mahkemesinde devam edilmiş ve esastan karar verilmiştir.
Mahkeme eski Ticaret Kanunu 1281 (yeni TTK’nun 1409.maddesi ) ile genel şartlarındaki “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı ” adlı B-4 paragrafı uyarınca rizikonun teminat dışı kaldığı davacı tarafından ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinafında ; müvekkilinin davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olarak gerçekleştirdiği kaza sebebiyle araçta yolcuların ölmesi sebebiyle hak sahipleri tarafından açılan ve hür sigorta aleyhine de hükmedilen tazminatları sigortanın mali zaafiyete düşmesi ile onun yerine geçip ödediğini poliçeye dayalı ödeme sebebiyle kusurlu sürücü ve işletenden isteyebileceğini genel şartlar B-4 fıkra ve bendi uyarınca aracın istiap haddinin 2 kişi olması poliçede 3 kişi yazılmasına karşılık araçta daha ziyade kişini taşındığı, sürücünün yaralandığı 3 kişinin de vefat ettiğini araçta daha kaç kişi olduğunu bilmediklerini bu sebeple yazılı gerekçe ile davanın reddine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu açıklayarak eylemin haksız fiilden olduğu herhangi bir ticari faaliyetten kaynaklanmadığını dolayısıyla davanın genel mahkeme asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kabulüne hükmedilmesini istemiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklı tazminatın ödenmesi ile rücuen tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Bilindiği üzere;
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde;
(1) Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak; (a) Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Zorunlu sigorta teminat limitleri ile sigorta poliçesinde belirtilen teminat arasındaki fark kadar ödenecek bedensel tazminat tutarları için,
ç) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddi ve bedensel zararlar için,
d) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada,13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için başvurulabilir.
Yine 16.maddesinde – (1) Hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle;
a) Zorunlu sigorta yaptırmayan veya geçerli teminat tutarları üzerinden zorunlu sigortaları yaptırmayan kişilere,
b) Sorumlunun sonradan belli olması halinde bu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
c) Zarardan sorumlu kişilere veya yükümlü sigorta şirketine,
ç) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendine göre yapılan ödemeler çerçevesinde yükümlü sigorta şirketine,
d) 9 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre yapılan ödemeler nedeniyle Büroya, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rücû edilir.”şeklinde düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre sigortası yapılmayan ya da meçhul aracın verdiği cismani zararlar sebebiyle Güvence Hesabı araç sahibi sürücüsü, tespit edilen kimse ve diğer ilgililere müracaat edebilecektir. Ancak araç işleteni usulü dairesinde herhangi bir şirket nezdinde karayolu ZMMS sigortasını yapmış ise daha sonra sigorta şirketinin mali zaafiyeti sebebiyle yerine Güvence Hesabının ödeme yapması halinde, hesabın araç maliki ve sürücüsü gibi ilgililere rücu hakkı olmaz. Bu açıklamalara göre bu cihetten mahkemenin davayı reddetmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
2-Diğer bir değerlendirmede; … günü Manavgat Akseki karayolu Gündoğmuş kavşağı civarında davalı … yönetimindeki … plakalı aracın içerisinde yolcu olarak eşi müteveffat … ile çocukları ölen … ve … olduğu halde karşı yönden gelen … plakalı araçla çarpışmıştır. Daha sonra ölenlerin yakınları Fethiye 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esaslı dosyası üzerindren tazminat davası açmışlar, mahkeme maddi tazminata karar vermiş, alacağın tahsili için icra takibi yapılmış, icra dosyasına davacı – Hür Sigorta mali bünye zaafiyetine girdiğinden – tarafından ödeme yapılmıştır. Şimdi ise sigortaya halefen ödeme yapan Güvence Hesabı desteklerin bulunduğu, Hür sigorta tarafından trafik sigortası aktedilen … plakalı aracı sürücüsü ve işleten şirketten rücuen alacak talebinde bulunmaktadır. Bu yönüyle sigortacı kendi akidi sigortalıya ve araç sürücüsüne yönelmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları uyarınca sigorta şirketi salt kendi akidi sigortalıya yönelebilir. Bu durumda sürücüye husumet düşmez. Mahkemece sürücü yönüyle gerekçesinin hatalı da olsa nihayetinde ret kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Sigortalı yönüyle ise ZMMS eski genel şartları-(B-4) paragrafı uyarınca kimi sebeplerden dolayı sigoracının sigortalısına rücu hakkı bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de araç ile istiap haddinden fazla yolcu taşınmasıdır. Ancak bu sebepten dolayı rücuen alacağa karar verilebilmesi için kazanın salt istiap haddinin aşılması sebebiyle meydana gelmesi gerekir. Hadisede başkaca nedenler etkili olmuşsa rücu hakkı doğmaz.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 02/11/2009 tarih 2008/6741 E. 2009/11294 K.; 19/09/2012 gün 2012/10445 – 13654 sayılı içtihatları) Somut olayda aracın poliçeye göre istiap haddini 3 kişi olduğu, vasıtada sürücü ile birlikte toplam 4 kişi bulunmakta ise de kazanın oluşumunda istiap haddinin aşılmasının etken olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerden dolayı da mahkemece yazılı gerekçeyle sigortalı araç işleteni yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu yönüyle de davacının istinaf itirazlarının reddi gerekir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
Davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE; alınması gereken harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, başvuru giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansların ilgililerine iadesine; avans iadesi, tebligat, kesinleştirme ve benzeri işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 29/11/2021 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi.
….