Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2836 E. 2023/1792 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2021
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2023

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-b-1-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/04/2018 günü davalı …’ın sürücüsü ve maliki, davalı … Sigorta A.Ş.’nin trafik sigortacısı, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın müvekkilinin sürücüsü olduğu bisiklete çarpması sonucu davacı müvekkilinin yaralandığından bahisle belirsiz alacak davası şeklinde açılan davada 500,00 TL tedavi masrafı, 1.000,00 TL geçici iş görmezlik tazminatı, 1.000,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatının olay ve ihtarname tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay ve ihtarname tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’nden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığı, ayrıca davacının kask ve koruyucu giysi giymediğinden müterafik kusurlu olduğu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, ticari faiz talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun yazılı bir başvuru yapılmadığı, davacının zararı ve kusuru ispat etmesi gerektiği, tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamı dışı bulunduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. davaya süresinde cevap vermemiş, yargılama aşamasında yazılı beyanıyla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosya örneği, davacının tedavisine esas tıbbi belgeler, trafik kazası tespit tutanağı, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; kesinleşen ceza mahkemesi kararına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurunun bulunmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ceza mahkemesinin beraat kararları ile kusura ilişkin değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı, ceza mahkemesince olay yerinde bulunmayan tanıkların beyanlarına itibar edildiği, trafik kazası tespit tunanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalılar istinafa cevap vermemişlerdir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 54. maddesi gereğince maddi tazminat ve aynı kanunun 56/1 maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacının sürücüsü olduğu bisikletle, davalıların sürücüsü, trafik ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olduğu minibüs arasında meydana gelen trafik kazası sonucu davacı yaralanmış ve bu yaralanmasından dolayı uğradığı maddi ve manevi zararının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/12/2019 gün ve … esas, … sayılı kararı ile davalı …’ın taksirle davacının yaralanmasına sebebiyet vermesi suçundan açılan kamu davasında trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sanık sürücünün kusuru bulunmadığından CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmiş, bu karar Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin istinaf yasa yolu denetiminden geçerek 12/02/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Hukuk ve ceza mahkemesi kararlarının birbirine etkisini düzenleyen TBK’nın 74. maddesi gereğince; hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.
Maddede yalnızca haksız fiilin unsurlarından kusur ve zarar açısından bir düzenleme mevcut olup haksız fiilin diğer unsurları olan fiil, hukuka aykırılık ve illiyet bağına ilişkin olarak herhangi bir açık hükme yer verilmemiştir. Ceza mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller ışığında eylemin sabit görülerek ve bu doğrultuda mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise ceza mahkemesinin kararı hukuk mahkemesi bakımından kesin hüküm niteliğinde olup bağlayıcı etki doğuracaktır.
Hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak beraat kararında ceza mahkemesinin saptadığı maddi vakıalar, hukuk hâkimini bağlar. Bu bağlamda sanığın atılı suçu işlemediği ya da atılı suçun hiç işlenmediği yönündeki ceza mahkemesinin yaptığı tespitler maddi vakıa niteliğinde olduğundan hukuk mahkemesini bağlayıcı niteliktedirler. Ancak, bu istisnanın uygulama yerinin olabilmesi için, beraat kararında, suçlamaya ilişkin maddi vakıanın tespit edilmiş olması gerekir. Diğer bir ifade ile hukuk hakimi ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi vakıalar ile bağlıdır. Bu nedenle bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusunda ceza mahkemesinde kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Öte yandan suç konusu eylemin varlığına rağmen bu suçun sanık tarafından işlendiği yolunda yeteri kadar delil elde edilemediğinden verilen beraat kararlarına ilişkin ceza mahkemesi kararlarının hukuk hakimini bağlayıcılığından bahsedilemez.
Ceza mahkemesinin kabulüne göre trafik kazası, davalı servis aracı sürücünün ışık kontrolü bulunmayan dörtlü kavşakta solundaki yola dönüş yapmak istediğinde karşı istikametten gelen servis aracının davalı sürücüye dönüş yapması için durarak yol verdiği, o sırada davacı bisiklet sürücünün önündeki duran aracın sağından geçerek kavşak içerisine girdiği ve dönüşünü tamamlamak üzere olan davalının sürücüsü olduğu servis aracının sağ arka yan kısmına çarpması suretiyle gerçekleşmiştir. Ceza mahkemesi kararı kesinleştiği için ceza mahkemesince belirlenen bu maddi olgu (trafik kazasının gerçekleşme şekli) TBK’nın 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlayacaktır.
Trafik kazalarında kusur 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bu kanun gereğince çıkarılmış Karayolları Trafik Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenecektir. Gerek ceza mahkemesi ve gerek hukuk mahkemesi farklı bir mevzuata göre kusur belirlemesi mümkün değildir. Hukuk hakimine göre tarafların gösterdiği deliller dışında delil toplama yetkisi bulunan ceza hakiminin delilleri değerlendirme yetkileri daha geniştir. Ceza mahkemesince toplanan delillere göre trafik kazasına karışan araç sürücülerinin kusurlu olduğu ya da kusursuz olduğu belirlemesi hukuk hakimini de bağlayacaktır. Aksi halde somut olayda olduğu gibi ceza mahkemesince trafik kazasının meydana gelmesinde davalının kusursuz olduğuna karar verilmişken, hukuk hakimince davalının bir miktar kusuru bulunduğuna dair karar verilmesi hukuk güvenliğini sarsar nitelikte olacaktır. İki ayrı mahkemenin aynı maddi olay hakkında farklı karar vermesi mümkün değildir. Ancak ceza mahkemesince sanığın kusurlu olduğuna karar verilirse hukuk hakimi ceza hakiminden bağımsız olarak kusurun ağırlığını değerlendirebilecektir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Öte yandan, davacı bisiklet sürücünün iki yönlü yolda önünde seyreden aracın kavşak başında durduğunu dikkate alarak durması, durmadığı halde de dikkatli ve yavaş bir biçimde bu aracı geçmesi ve kavşak başına geldiğinde dönen araçların geçişini tamamlamasını beklemesi gerekirken, önünde duran aracı dikkate almadan seyir hızıyla kavşağa girmek suretiyle sebebiyet verdiği kazada asli kusurlu, davalı sürücünün ise iki yönlü, her bir yönü tek şeritli yolda, karşı yönden gelen aracın kendisine yol vermesi üzerine manevra yapmasında ve tek şeritli bir yoldan duran aracın solu yerine sağından bir bisikletin geçeceğini öngöremeyeceği ve öngörmesinin de beklenemeyeceği dikkate alındığında meydana gelen kazada kusursuz olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından peşin yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 59,30 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 210,55 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 22/11/2023 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.