Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2799 E. 2022/32 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/06/2021
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 17/01/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına davacılar vekili ile davalılar … A.Ş. vekili, Güvence Hesabı vekili ve İçişleri Bakanlığı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in sürücüsü, davalı emniyet müdürlüğünün maliki, davalı … A.Ş.’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plaka sayılı polis aracı ile davalı …’ın sürücüsü, davalı …’ın maliki olduğu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmayan … plaka sayılı motosiklet arasında …. tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu motosiklette yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiği, vefat eden …’ın davacılar … ve …’ın çocukları, diğer davacıların ise kardeşi olduğu, davadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak herhangi bir ödemede bulunulmadığı, davalı Güvence Hesabına ise yapılan başvuru sonucunda davacı … için 22.098,00 TL, davacı … için 15.012,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapıldığı, ancak bu ödemenin zararları karşılamadığı gerekçesiyle belirsiz alacak davası şeklinde açtıkları davada arttırılmış haliyle davacı … için 79.120,53 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için 62.758,70 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 500,00 TL cenaze defin masraflarının tüm davalılardan, davacı … için 70.000,00 TL, davacı … için 70.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL ve davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili adına kayıtlı motosiklet sürücüsü … ile müvekkilinin trafik kazasının meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığı, talep edilen manevi tazminatların fahiş olduğu, avans faizi talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı …’a velayeten … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaza mahalli kavşağa geldiğinde trafik kurallarına uyarak hızını yavaşlattığı, kavşaktaki geçişini tamamlamak üzereyken polis aracının hızla gelerek müvekkili idaresindeki motosiklete çarptığı, kazanın gerçekleşme şekliyle tüm kusurun karşı araç sürücüsünde olduğu, talep edilen manevi tazminatın fazla olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı İçişleri Bakanlığı (Antalya Emniyet Müdürlüğü) vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; kaza nedeniyle ölenin davacılara düzenli ve eylemli bir desteğinin bulunmadığı, destek ihtiyacının davacı tarafça ispatlanması gerektiği, trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü …’in bir kusurunun bulunmadığı, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceği, talep edilen manevi tazminatların zenginleşmeye yönelik olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacılara yapılan ödeme nedeniyle davacıların tüm zararlarının karşılandığı, ek zarara ilişkin olarak müvekkiline herhangi bir başvuruda bulunulmadığı, bu haliyle dava şartının gerçekleşmediği, kazaya sebebiyet veren motosikletin sigorta yaptırma zorunluluğu bulunan araçlardan olup olmadığının tespiti gerektiği, müvekkilinin cenaze giderlerinde sorumluluğu bulunmadığı, hatır taşıması ve müterafik kusurun varlığı halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığı, davacı tarafın davadan önce müvekkili şirkete başvurusunda gerekli belgeleri ibraz etmediği için dava şartları oluşmadığı, müvekkilinden talep edilen cenaze ve defin giderlerinin poliçe teminat kapsamı dışında bulunduğu, müteveffanın olay sırasında bulunduğu motosiklet sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığı, seyahat esnasında kask takmadığı ve araca uygun kıyafet giymediği, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, müvekkilinin yasal faizle sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya süresinde cevap vermemiş, davalı vekili yargılama sırasında davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyası, kusur raporu, tazminat bilirkişisi raporu, sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanakları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacıların yakını …’ın ölümüyle neticelenen trafik kazasına motosiklet sürücüsü …’ın %70, polis aracı sürücüsü …’in %30 oranında kusurlu hareketlerinin sebebiyet verdiği, tazminat bilirkişisi raporuna göre davalı Güvence Hesabı tarafından ödenen tazminatlar mahsup edilmiş haliyle davacı …’ın destek zararının 79.120,53 TL, davacı …’ın destek zararının 62.758,70 TL olduğu, davalılar … ve Emniyet Genel Müdürlüğünün araç işletenleri, davalı …’in aile başkanı olmasından dolayı kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince oluşan zararlardan sorumlulukları bulunduğu, davalı araç sürücüsü …’in ise haksız fiili ile zarara sebebiyet vermesinden dolayı sorumluluğu bulunduğu, ölen …’ın motosiklette hatır için taşındığı, yine …’ın olay anında kask takmadığı ve ehliyeti olmayan …’ın sürücüsü olmasından dolayı müterafik kusurunun bulunduğu, hatır taşıması ve kask takılmamasından kaynaklı müterafik kusur dikkate alındığında davacı …’ın destek zararının 40.165,57 TL, davacı anne …’ın destek zararının 50.637,15 TL olduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile davacı … için 50.637,15 TL, davacı … için 40.165,57 TL maddi tazminat ile 150,00 TL defin ve cenaze giderinin davalılar … , … , … ve İçişleri Bakanlığı yönünden kaza tarihinden, Güvence Hesabı yönünden 10/03/2017 tarihinden, davalı … A.Ş. yönünden 04/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, Güvence Hesabı ile sigorta şirketinin sorumluluğunun sigorta teminatı limitiyle sınırlı tutulmasına, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL, davacı … için 12.500,00 TL, davacı … için 12.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … , … , … ve İçişleri Bakanlığı’ndan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün kusuru tespit edilmeden tam kusur oranına göre hüküm kurulduğu, müvekkili sigorta şirketi sorumluluğunun işletenin kusuru ile sınırlı olduğu, dava dilekçesinde davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmalarına ilişkin ibare bulunmadığı, kusur oranı nispetinde sorumluluğun belirlenmesi gerektiği, zararın TRH 2010 tablosu dikkate alınmak, %1.8 teknik faiz iskonto oranı ve devre başı ödemeli belirli süreli rant sistemi uygulanmak suretiyle hesaplanması gerektiği, bilirkişi raporunun hesaplama tekniği bakımından hatalı olduğu, davacı tarafın, ölenin kendilerine destek olduğunu ispatla yükümlü olduğu, davacıların yakınlarının ölümünden dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacılara gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiği, yine cenaze ve defin giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeneceği için müvekkili aleyhine tahsil kararı verilmesinin mükerrer ödemeye sebebiyet vereceği, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafa müvekkili tarafından ödeme yapıldıktan sonra ek tazminat talebi için de müvekkili şirkete yazılı başvuruda bulunulması gerektiği, açılan davada dava şartlarının oluşmadığı, müvekkilinin sorumluluğunun sürücünün kusuru ile orantılı olduğu, müşterek ve müteselsil sorumluluğa hükmedilmesinin hatalı olduğu, dava dilekçesinde davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının istenilmediği, tazminatın TRH 2010 tablosunun kullanılması ve %1.8 oranında teknik faiz uygulanması suretiyle hesaplanması gerektiği, müvekkili kurumun ödeme yaptığı tarihteki verilere göre tazminat hesabı yapılmadığı, müvekkilinin yaptığı ödeme tarihi itibariyle ödemenin davacıların zararını karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmediği, ölenin müterafik kusuru nedeniyle yapılan indirim oranın az olduğu, cenaze ve defin giderleri bakımından müvekkili kurumun bir sorumluluğu bulunmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı İçişleri Bakanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ölenin davacı anne ve babaya destek olduğu ispatlanamadığı için destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddi gerektiği, polis aracını kullanan sürücünün kusurunun bulunmadığı, tazminat bilirkişi raporunda desteğin gelir paylaşımının doğru yapılmadığı, müşterek ve müteselsil sorumluluğa karar verilemeyeceği, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fazla olduğu, ölenin koruyucu giysi ve başlık takmadığı, sürücü belgesi olmayan kişinin kullandığı motosiklete bindiği için müterafık kusuru bulunduğu, faize ilişkin kararın yerinde olmadığı, davalı idarenin harçtan muaf olmasına rağmen harç yükümlüğüne karar verildiği, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hesaplamaları yanlış olduğu, ayrıca dava dilekçesinde davalı … aleyhine tazminat davası açıldığı halde yaş küçüklüğünden dolayı onu velayeten temsil eden … hakkında hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; trafik kazasının gerçekleşmesinden hemen sonra emniyet görevlilerince delil karartılması yoluna gidildiği, ceza soruşturmasının etkin ve hızlı bir şekilde yapılmadığı, soruşturmaya bakan Cumhuriyet savcısının itiraz ve talepleri doğrultusunda değiştirildiği, ceza yargılaması aşamasında ve hukuk mahkemesi yargılamasında ilk çarpışma noktalarının tespit edilmediği, dosyaya sundukları uzman raporunun hiç dikkate alınmadığı, kusurun ağırlığının polis otosu sürücüsü davalı …’de olduğu, Adli Tıp Kurumunun kusura ilişkin raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, İstanbul Teknik Üniversitesi veya başka bir üniversite heyetinden rapor alınması gerektiği, ölenin kask takmaması nedeniyle %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğu, ertesi günün sabahı olay mahallinde yaptıkları incelemede ikinci bir kask ve polis aracına ait parçaların bulunup soruşturma savcısına teslim edilmek istenilmesine rağmen teslim alınmadığı, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının oluşan zararı karşılamadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … , … ve … istinaf yasa yoluna başvurmamışlardır.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı ölümden kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalanların aynı kanunun 53/3 maddesi gereğince maddi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. Yine aynı kanunun 56/2 maddesi gereğince ölenin yakınları manevi tazminat isteyebilirler. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Davalı Güvence Hesabı, kazaya sebebiyet veren motosikletin zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığı için maddi zarardan 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince sorumludur.
Davacılar … ve …’ın çocukları, davacılar … ve …’ın kardeşleri olan … , davalı …’ın sürücüsü, davalı …’ın maliki olduğu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmayan … plaka sayılı motosiklette yolcu iken, motosiklet ile davalı …’ın sürücüsü, davalı bakanlığın maliki, davalı … A.Ş.’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plaka sayılı polis aracı arasına meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiştir. Davacılar … ve … çocuklarının bu ölümünden dolayı destekten yoksun kalma zararları ile tüm davacılar manevi zararlarının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı İçişleri Bakanlığı vekili, davalı … A.Ş. vekili ve davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf yasa yoluna, davacılar vekili tarafından ise katılma yoluyla istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/09/2017 gün ve … esas, … sayılı kararı ile davalı …’in tali kusurla …’ın taksirle ölümüne ve ….’ın taksirle yaralanmasına sebebiyet vermesi suçundan TCK.’nun 85/2, 62 ve 51. maddeleri gereğince erteli 1 yıl 8 ay hapis cezası ile, davalı …’ın asli kusurla …’ın taksirle ölümüne sebebiyet verme suçundan TCK.’nun 85/1, 31/3 ve 61. maddeleri gereğince hükmün açıklanması geri bırakılan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, davalı … hakkındaki ceza Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin istinaf incelemesinden geçerek 29/12/2017 tarihinde kesinleşmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, … esas, … karar).
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3 ve 55. maddelerinde sözü edilen destek kavramı, hukuki bir ilişkiyi değil eylemli bir durumu amaçlar ve hısımlık ilişkisine ya da yasanın hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Yasa gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişi değil, eylemli ve düzenli olarak onun geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve hayatın doğal akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kişi destek sayılmalıdır.
Diğer yandan, genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı da çocukların anne ve babasına belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Bu desteğin tutarı tarafların yaşam düzeyi, sağlık, sosyal ve ekonomik durumları ile orantılı olarak değişebilirse de çocuğun hiç destek olamayacağı kabul edilemez. Destek, mutlaka para veya maddi katkı biçiminde olmayabilir. Bunun dışında çeşitli hizmet ve yardımlar ile de destek olunabilir. Anne ve babanın belirli bir gelirinin olması ölenin desteğinden yoksun kalmadıkları sonucunu doğurmaz.
Bu nedenle ölenin anne ve babası olan davacılar … ve …’ın destekten yoksun kalma tazminat taleplerinde bulunmaları ve ilk derece mahkemesince bu davacılar lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesinde yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
2-Dava dilekçesi talep kısmında hükmedilecek tazminatların davalılardan tahsiline karar verilmesi istenilmiş olmakla birlikte, dava dilekçesi açıklamalar bölümünde davalıların zarardan müteselsilen sorumlu oldukları açıklanmaktadır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 61. maddesi gereğince birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları taktirde haklarında müteselsil sorumlulara ilişkin hükümler uygulanır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1 maddesi gereğince bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddesi gereğince zarara uğrayan borcun tamamının veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borcun tamamından tüm borçluların mesuliyeti borç ödeninceye kadar devam eder. Bu durumda davalı sadece kendi kusuruna karşılık gelen zararı ödeyerek sorumluluktan kurtulamaz. Zarara sebebiyet veren kişi birden fazla ise, kendi kusurundan fazlasını ödemesi halinde diğer müteselsil sorumlulara rücu hakkına sahiptir (TBK. 62, 167/2 md). Bu yasal düzenlemeye göre her iki araç sürücüsü, işletenleri ve sigortacıları doğan zarardan müteselsilen sorumlu olmalarına ve davacı tarafın her iki araç sürücüsünün kusurları nispetinde tarafların sorumlu tutulmalarına ilişkin bir talepleri bulunmadığına göre davalılar vekillerinin kusurları nispetinde sorumlu bulunduklarına ilişkin istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.
3-İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında davalı …’in TMK.’nun 369/1 maddesi gereğince ev başkanı sıfatından dolayı zarardan sorumlu olduğunu açıkladıktan sonra hükmedilen maddi ve manevi tazminattan …’in diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar vermiştir. Dava dilekçesi başlığı ve içeriğinden anlaşıldığı üzere motosikletin sürücüsü ve haksız fiilin faili sıfatıyla …’a husumet yöneltilmiştir. Bu davalı dava tarihi itibariyle reşit olmadığından davada onu temsil etmesi için velayet hakkı kendisine verilen anne … davalının temsilcisi olarak gösterilmiş ve yargılama aşaması boyunca temsilci sıfatıyla atadığı vekil davalı … adına davayı takip etmiştir. Davacılar vekili, davalı …’ın cevap dilekçesine karşı verdikleri 25/10/2017 tarihli cevap dilekçesinde motosiklet sürücüsünün davalı … olduğunu beyan etmiş, davalı Güvence Hesabının cevap dilekçesine karşı verdikleri 06/09/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, davalı motosiklet maliki … ile sürücüsü …’ın davanın davalıları arasında yer aldığı, bu açıdan bu kişilere davanın ihbarının gerekli olmadığını açıklamıştır. Tüm bu sebeplerle davada taraf olan … değil, motosiklet sürücüsü …’tır . Her ne kadar … tarafından hükme karşı istinaf yasa yoluna başvurulmamış ise de, 6100 sayılı HMK.’nun 26. maddesi gereğince hakim taleple bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, bu hükmün kamu düzeni ile doğrudan ilgili olduğu ve davalı olarak gösterilen … hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı dikkate alındığında 6100 sayılı HMK.’nun 355. maddesi itibariyle taraf sıfatı bulunmayan … hakkında tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı düşmüştür.
Davalı …’ın yargılama süresinde reşit olduğu dikkate alındığında, bu davalı adına yargılamayı takip eden vekilden, davacı … tarafından verilen vekaletnameyi ibraz etmesi istenilmesi, vekaletname ibraz edilmediği takdirde duruşma gününün davalı asile tebliğ edilerek yargılamaya devam edilerek sonuçlandırılması gerekir.
4-İlk derece mahkemesince 07/04/2021 tarihli duruşma 2 nolu ara karar üzerine tazminat bilirkişisinden alınan ek rapor hükme esas alınmıştır. Bu raporda tazminat hesabı; hem TRH-2010 Yaşam Tablosu ve %1.8 teknik faiz uygulanmak suretiyle, hem de PMF-1931 Hayat Tablosu ve progresif rant yöntemine göre ikili bir ayrıma tabi tutulmak suretiyle yapılmıştır.
TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılmak suretiyle ve %1.8 teknik faiz oranı üzerinden yapılan hesaba göre; davalı Güvence Hesabı tarafından davadan önce davacı anne ve babaya ödenen tazminatlar güncellenmiş haliyle mahsup edildikten sonra davacı annenin bakiye destek zararı 79.120,53 TL, davacı babanın bakiye destek zararı 62.758,70 TL olarak, PMF-1931 Hayat Tablosu ve %10 arttırma ve %10 iskonto dönem hesabı üzerinden yapılan hesaba göre; davalı Güvence Hesabı tarafından davadan önce davacı anne ve babaya ödenen tazminatlar güncellenmiş haliyle mahsup edildikten sonra davacı annenin bakiye destek zararı 73.633,56 TL, davacı babanın bakiye destek zararı 62.551,12 TL olarak hesaplanmıştır.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan raporda TRH-2010 yaşam tablosuna göre progresif rant yöntemine göre hesap yapıldığı açıklanmış ise de, tazminat bilirkişisi tarafından ne kök raporda ne de ek raporda bu şekilde bir tazminat hesabı yapılmamıştır.
Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin son kararları itibariyle (Yargıtay 4. HD. 23/06/2021 gün ve … esas, … karar);
“Gerçek zarar miktarı; hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.”
Buna göre Yargıtay tarafından da benimsendiği üzere davacıların ölen yakınlarının ve kendilerinin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi yerindedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde … esas, … karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde … esas, … karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; destekten yoksun kalma tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacılar … ve … ile ölen destek için TRH-2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle 20/04/2021 ıslah tarihindeki ve veri ve koşullar itibariyle tazminat bilirkişisinden ek rapor alınması gereklidir.
5-Davalı Güvence Hesabı tarafından 10/03/2017 tarihinde davacı …’a 15.012,00 TL, davacı …’a 22.098,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapılmıştır. Tazminat bilirkişisi 15/04/2020 tarihli kök raporunda 2017 ödeme tarihindeki koşul ve verilere göre yapılan ödemenin o tarih itibariyle davacı anne ve babanın destek zararlarını karşılamadığını mütalaa etmiş ise de, bu hesaplama THR-2010 Yaşam Tablosuna göre %1,8 teknik faiz uygulanmak suretiyle yapılmıştır. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere bu hesabın da TRH-2010 Yaşam Tablosu’na göre bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle 10/03/2017 ödeme tarihindeki ve veri ve koşullar itibariyle yeniden belirlenmesi, hatır taşıması ve müterafık kusur dikkate alınmak suretiyle bu ödemenin davacıların zararını yaklaşık da olsa karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır.
6-Davalı İçişleri Bakanlığı (Antalya Emniyet Müdürlüğü) yargı harçlarından bağışık olmasına rağmen, hükmedilen maddi ve manevi tazminat harçlarından bu davalının diğer davalılarla müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması, davacı tarafın yatırdığı harçların da diğer davalılarla birlikte bu davalıdan yargılama gideri olarak tahsiline karar verilmesi yasaya aykırı düşmüştür.
7-İlk derece mahkemesince ölen … motosiklette hatır için taşındığı kabul edilmesine rağmen, hatır taşımasından dolayı indirimin sadece motosiklet sürücüsü, işleteni ve sigortacısı lehine yapılması gerekirken, karşı araç sürücüsü işleteni ve sigortacını da kapsayacak şekilde indirim yapılması doğru değil ise de, davacı taraf açıkça bu hususa yönelen bir istinaf talebinde bulunmadığından, yapılan yanlışlığa işaret etmekle yetinilmiştir.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Hüküm kurmaya elverişli olmayan tazminat bilirkişisi raporları dikkate alınmak suretiyle ve eksik inceleme ile karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalılar … A.Ş., Güvence Hesabı ve İçişleri Bakanlığı vekillerinin destekten yoksun kalma tazminatı şartlarının oluşmadığına ve tazminattan müteselsilen sorumlu tutulamayacaklarına yönelen istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca esastan reddine, 6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi uyarınca davada taraf olmayan … hakkında hüküm kurulması, davalı olan … hakkında bir karar verilmemesi hali ile davalılar … A.Ş., Güvence Hesabı ve İçişleri Bakanlığı vekillerinin maddi tazminatın hesaplanmasına yönelen istinaf istemleri ile davalı İçişleri Bakanlığının yargı harçlarından muaf olduklarına yönelen istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacılar vekilinin istinaf istemleri ile davalılar … A.Ş., Güvence Hesabı ve İçişleri Bakanlığı vekillerinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yeniden verilecek kararda taraflar yönünden usuli kazanılmış hakların gözetilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … A.Ş., Güvence Hesabı ve İçişleri Bakanlığı vekillerinin destekten yoksun kalma tazminatı şartlarının oluşmadığına ve tazminattan müteselsilen sorumlu tutulamayacaklarına yönelen ve yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi uyarınca davada taraf olmayan … hakkında hüküm kurulması, davalı olan … hakkında bir karar verilmemesi hali ile davalılar … A.Ş., Güvence Hesabı ve İçişleri Bakanlığı vekillerinin maddi tazminatın hesaplanmasına yönelen istinaf istemleri ile davalı İçişleri Bakanlığının yargı harçlarından muaf olduklarına yönelen istinaf başvurularının KABULÜNE,
3-Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı 04/06/2021 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
4-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, yeniden verilecek kararda taraflar yönünden usuli kazanılmış hakların gözetilmesine
5-Davacıların peşin yatırdıkları 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 59,30 TL istinaf karar harcının talepleri halinde iadesine,
6-Davalı … A.Ş.’nin peşin yatırdığı 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 1.551,00 TL istinaf karar harcının talebi halinde iadesine,
7-Davalı Güvence Hesabının peşin yatırdığı 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 1.553,25 TL istinaf karar harcının talebi halinde iadesine,
8-Davalı İçişleri Bakanlığı harçtan muaf olduğundan istinaf harçları konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
9-İİK.’nun 36/5 maddesi gereğince davacılar tarafından Antalya Genel İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasına icranın geri bırakılması kararı için yatırılan teminatın iadesine,
10-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç ve teminat iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 17/01/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.