Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2549 E. 2021/2252 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2021
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ:12/01/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; davacılar murisi …’ın davalı …’a ait … plakalı aracın içinde bulunduğu 09/11/2011 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, davalılardan sigorta şiketine davacıların başvurusu sonucunda zararın teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle taleplerinin rededildiğini, tanık beyanları, dosyadaki diğer belgelerin değerlendirilmesinden murislerinin aracı kullanmasının imkansız olup bedeninde meydana gelen hasarların tümünü sağ tarafından aldığı, aracın kaza anı fotoğraflarında, aracın sağ ön camının patladığı bu durumda müvekkillerinin murisinin aracın sol tarafında aracı kullanmasının mümkün olmadığını, kaza sırasında yanında olan …… ve ‘ün suçu davacıların murisine atmak için ifadelerini değiştirdiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500.00’şer TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile, müvekkilleri adına ayrı ayrı 25.000,00’er TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 24/08/2011- 24/08/2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … nolu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili olduğu şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, müteveffanın araç sürücüsü olması halinde talebin sigorta teminatı dışında olacağını, aksi kabul edilirse müteveffanın alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına bindiğini, zararın meydana gelmesinde müterafik kusuru bulunduğunu, olayda hatır taşıması olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ……. ; cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında aracı o gün arkadaşlarını alıp geleceğini söyleyen desteğe ödünç olarak verdiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davacı eş …’ın destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine, müterafik kusur indirimi yapılarak davacı …’ın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 73.664,01 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya ödenmesine, bu miktara davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan 09.11.2011 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın 09.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı …’ın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına 16/09/2021 tarihli ek kararla verildiği, davalının bu kararı istinaf etmediği görülmüştür:
Davacılar vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;
1-Müvekkili …’in destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddinin hatalı olduğunu, müvekkili ile müteveffa eşi kaza tarihinde fiilen ayrı olsalar da birleşme aşamasında olduklarını, aralarında bir boşanma davası dahi yokken mahkemece davacı eşin maddi tazminat talebinin reddedildiğini,
2-Aracı kimin kullandığının net olarak tespit edilemediğini, bu durum kesin belli değilken, desteğin araç sürücüsü olduğu veya diğer kişilerin alkollü olduğu ispat edilememişken, davacı ,……’nın tazminatından %20 oranında indirim yapılmasının da hatalı olduğunu,
3-Hükmedilen manevi tazminat tutarlarının çok düşük olduğunu,
4-Manevi tazminat yönüyle müvekkilleri aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu,
Davalı … vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;
1- Desteğin, anne ve babası hayatta olmasına rağmen paylarının hesaplamada nazara alınmamasının hatalı olduğunu,
2-Desteğin hangi işi yaptığının net olarak tespit edilemediğini, dava dilekçesinde desteğin minibüs hatta şoförü olduğu belirtildiğini, …’ın tektekçi olduğunu söylediğini, tanıklar … ve …’ın taksi şoförü olarak çalıştığını, tanık …’un ise günlük yevmiye usulü ile tektekçi olarak çalıştığını beyan ettiklerini, bilirkişinin tektekçi ve minübüs şoförü geliri ortalaması üzerinden hesaplama yaptığını ve bunun hatalı olduğunu,
3–Destek sürücü olmakla tam kusurlu sürücünün mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceklerini,
4-Eğer sürücü başka birisi ise bu sefer de alkollü kişinin aracına binen desteğin müterafik kusurlu olacağını,
5-Dava ve ıslah yoluyla artırılan kısımların zamanaşımına uğradığını,
6-Olayda hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini,
7-Gelecekte doğacak zarara faiz işletilemeyeceğini,
İleri sürerek, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Buna göre;
1-a-Denizli 7. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas – … Karar numaralı dosyasının incelenmesinde, sanıklar … ve … hakkında taksirle ölüme neden olma suçlarından ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, kaza sırasında aracın sanıklar tarafından kullanıldığını kabule yeterli delil bulunmadığı kanaatine varıldığı belirtildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır
b-Hükme esas alınan … tarafından tanzim edilen22/12/2020 tarihli raporda, PMF yaşam tablosu, eş ve müteveffaya ikişer, çocuğa bir pay, asgari ücretin 1,3089 katı gelir ve eşin %12 evlenme ihtimaline göre eş … için 482.724,18 TL, oğul ….için 92.080,02TL olmak üzere toplam 574.804,20 TL tazminat hesaplanmış, toplam zarar miktarı, kaza tarihindeki teminat limiti olan 200.000,00 TL’yi aştığından davalı sigorta şirketinin sorumluğu yönünden; eş … için 167.961,26 TL, oğul ….için 32.038,00 TL tazminat hesaplandığı görülmüştür.
c-Tarafların kusur durumlarının tespiti için İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alındığı, ….. tarihli raporda özetle; davalı sigorta şirketinin sigortaladığı … plaka sayılı otomobil sürücüsünün olay yerinde seyrini mahal şartlarına uygun süratte, emniyetli ve güvenli şekilde sürdürmesi gerekirken süratli seyredip yönetimindeki otomobilin gidiş istikametine göre yolun solunda bulunan orta refüje çarpıp takla atarak yol üzerinde sürüklendiği olayda %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51/1. maddesinde hakimin tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 52/1. maddesinde ise zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında yahut artmasında etkili olmuş ya da tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzenlenmiştir. Zarar görenin veya davacıların desteğinin koruyucu tertibat takmaması (kask yahut emniyet kemeri), alkollü olduğunu bildiği kimsenin veya ehliyeti bulunmayan kişinin sürücülüğünü yaptığı araca binmesi gibi hususlar mutazarrır açısından müterafik kusur oluşturur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 21/12/2017 gün ve 2016/19269 esas, 2017/11960 karar; 19/02/2018 tarih ve 2015/7675 esas, 2018/1070 karar sayılı içtihatları). Zarar görenin müterafik kusurunun olması durumunda yerleşik yargısal uygulamalara göre tazminat miktarından %20 oranında indirim uygulanması gerekir.
3-Hatır taşıması, bir vasıta ile herhangi bir ücret ya da menfaat olmaksızın hatır için taşınmayı ya da aracın hatır için kullandırılmasını ifade etmektedir. Bir ailevi yükümlülüğün yerine getirilmesi kapsamında yapılan taşımaları hatır taşıması olarak saymamak gerekir. Ayrıca davalı tarafın hatır taşıması indiriminden yararlanabilmesi için süresinde cevap dilekçesi ile bu defiyi ileri sürmesi gerekir. Belirtilmelidir ki hatır taşıması yahut müterafik kusur sebebiyle tazminattan indirim yapıldığında, kısmen red sebebiyle kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına avukatlık ücreti takdir edilmez. Çünkü bu indirimler hakkaniyet düşüncesiyle ve takdiri nedenlerle yapılmaktadır.
4-Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine göre;
a-Yerel mahkeme “dinlenen tanık beyanlarından davacı … ile müteveffanın bir süredir ayrı yaşadıklarının, boşanma aşamasında olduklarının anlaşıldığı, her ne kadar davacı ölen eşinin mirasçısıysa da fiilen desteği sayılamayacağı” gerekçesiyle davacı eşin destekten yoksun kalma talebini reddetmiştir. Ölüm tarihinde desteğin 29, davacının 24, müşterek çocuğun ise 2 yaşında olduğu, ceza dosyasında ve işbu dosyada tanıklarca kısa süreli bir ayrılıktan bahsedildiği, uzun süreli ayrılık da olsa sonucun değişmeyeceği, evlilik devam ettiği sürece eşlerin birbirlerine karşı yükümlülüklerinin devam ettiği, ortada açılmış bir boşanma davasının olmadığı, kaldı ki resmi boşanmada dahi nafaka alan eşin şartları varsa tazminat talep edebileceği gözetilerek davacı eşin destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı ve hatalı gerekçeyle reddedilmiş olması hatalıdır. Davacı tarafın bu yöne ilişen itirazları haklıdır, kabulü gerekir.
b-Kaza, dava ve ıslah tarihi ile olayda bir kişinin ölmesi nazara alındığında davalının zamanaşımı iddiası yersizdir. Yine destek sürücü de olsa yolcu da olsa, kaza yeni genel şartların yürürlüğünden önce meydana geldiğinden ve poliçe de eski tarihli olduğundan, davacılar üçüncü kişi sıfatıyla destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Ayrıca desteğin …-… hattında minibüs şoförü olarak çalıştığı sabit olup, hesaplamaya asgari ücretin 1,3089 katı tutarındaki gelirin esas alınmasında da bir isabetsizlik yoktur. Davalının tüm bu yönlere ilişen itirazlarının reddi gerekir.
c-Hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu yerine PMF tablosu kullanılmışsa da; bu durum davalı lehine olup davacı tarafça istinafa gelinmediğinden bu konudaki davalı tarafın kazanılmış haklarının gözetilmesi gerekir. Ancak yapılan incelemede desteğin anne ve babasının hayatta oldukları anlaşılmış olup, onların paylarının hesaplamada nazara alınmaması hatalıdır. Davalı bu yöndeki itirazında haklıdır, itirazın kabulü gerekir.
d-Somut olayda, davalı sigorta şirketinin süresinde ileri sürdüğü hatır taşıması savunması bulunduğu, ancak mahkemece bu talebin değerlendirilmediği, olumlu olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. Davalı hatır taşıması iddialarının değerlendirilmediği yönündeki itirazında haklıdır, hükmün bu yönüyle de kaldırılması gerekir. Yine ceza dosyası kapsamından destek ile o gün araçta onunla beraber olan …. ve ….’ın alkollü oldukları anlaşılmaktadır. Ancak ceza yargılamasında sürücünün kim olduğu konusunda bir kanaate varılamayarak sanıkların beraatine hükmedilmiştir. Sürücünün kim olduğu hatır taşıması ve müterafik kusur konularında önem arzetmektedir. Bu itibarla, ceza dosyasındaki ve bu dosyadaki tüm ifadeler etraflıca değerlendirilerek olay anında sürücünün kim olduğu konusunda bir kanaate varılarak oluşacak sonuca göre hatır taşıması ve müterafik kusur savunmalarının değerlendirilmesi ve gerekçelendirilmesi gerekir. Tüm bu hususlarda değerlendirme yapılırken, taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış hakların da nazara alınması elzemdir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacılar ile davalı sigorta şirketinin istinaf başvurularının esastan kabulü ile HMK’nın 353/1-a,6 madde ve bendi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine
2-Sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davacılar tarafından peşin ödenen 59,30 TL’nin istemleri halinde iadesine,
4-Davalı … tarafından peşin ödenen 1.258 TL’nin talebi halinde iadesine,
29/12/2021 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 353/1-a madde ve bendi uyarınca kesin olarak karar verildi.

….