Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1741 E. 2021/1899 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2020
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 16/11/2021

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARINI ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı araç ile davalı sigorta şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucu müvekkilinin yaralandığını, kaza nedeniyle araç sahibi ve sürücü hakkında dava açıldığını, davanın uzamış 8 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, önceki davada yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacının iş göremezlik zararının kusur indirimi yapılmak suretiyle 63.971,73 TL olarak hesaplandığını ileri sürerek bu tutarın davalıdan tazminini istemiştir.
Mahkeme … esas – … sayılı kararıyla görevsizlik kararı vermiş, görevsizlik kararı sonrası dosya Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, bu mahkeme de … esas – … sayılı kararı ile karşı görevsizlik kararı vermiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin … esas – … sayılı kararıyla görevli mahkemenin Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile 63.971,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı sigorta şirketi istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, ilk derece mahkemesince ilk davanın sonucunun beklenmediğini, mahkemece hükmedilen tazminat miktarının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda hesap hatası bulunduğunu, kusura ilişkin raporun da hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeni ile dava dışı sürücünün sigortacısına açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İlk derece mahkemesince yargılamanın başından itibaren dosyasının davacı-karşı davalının … olduğu, davalı-karşı davacıların ise … ve … olduğu, birleşen dosyanın davalıları ise … ve … A.Ş olduğu maddi ve manevi tazminat davasına konu Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının akibeti sorulmuş, son celse bu ara karadan dönülerek hüküm kurulmuştur.
İstinaf denetimine konu olan dava dosyası incelendiğinde davalıya Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasındaki aldırılan kusur ve aktüerya raporların tebliğ edilmediği gibi davalıya bu konuda itirazları için süre de verilmediği görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/09/2018 tarih ve 2018/9-584 E- 2018/1332 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere;
1982 Anayasasının “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36’ncı maddesi uyarınca, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”Ayrıca Anayasanın 90’ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı ifade edilmiştir.
Bu bağlamda ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6’ncı maddesinde adil yargılanma hakkı ayrıntılı yer almış olup, gerek Anayasa gerekse AİHS düzenlemelerine koşut olarak da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27’nci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.
HMK’nın 27’nci maddesi uyarınca;
“(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir”.
Hukuki dinlenilme hakkı çoğunlukla “iddia ve savunma hakkı” olarak bilinmektedir. Ancak bu hak iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunlardan ilki “bilgilenme hakkı” dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukuki dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçek anlamda sağlanmaya çalışılmalıdır.
Bu hakkın ikinci unsuru, “açıklama ve ispat hakkı”dır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum “silahların eşitliği ilkesi” olarak da ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6’ncı maddesinin birinci bendinin ilk cümlesinde yer alan silahların eşitliği ilkesi, yine AİHS’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve vecibeler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Başka bir deyişle, silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarından birini diğeri karşısında avantajsız bir duruma düşürmeyecek şekilde her iki tarafın deliller de dâhil olmak üzere, iddia ve savunmasını ortaya koymak için makul bir olanağa sahip olması, tarafların denge içinde olması demektir. Söz konusu ilke tarafların usulüne uygun olarak mahkemenin önüne gelmelerini sağlayan tebligat işlemi açısından da önemlidir. Çünkü ancak hukuka uygun bir usulde gerçekleşen tebligat üzerine, durumdan haberdar olan taraflar iddia ve savunmalarını eşit şekilde yapabileceklerdir.
Hukuki dinlenilme hakkının üçüncü unsuru, “tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi”dir. Bu değerlendirmenin de karar gerekçesinde yapılması gerekir (6100 sayılı HMK’nın gerekçesi m. 32). Yargılama bakımından, sadece bir tarafın dinlenip diğerinin dinlenmemesi, tek yönlü karar verilmesi demektir. Yargılamada yer alan taraflar yargılamanın objesi değil, süjesidir. Hukukî dinlenilme hakkı doğru karar verilmesinin garantisidir; bu nedenle, haksızlığa karşı koyabilme imkânı tanır. Bu hak, hukuk devletinin, insan onurunun korunması ve eşitlik ilkesinin, hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
Buna göre davalı tarafın istinaf itirazları incelendiğinde; davalı şirketin bekletici mesele yapılan konu Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının tarafı olmadığı, o mahkemede aldırılan aktüerya ve kusur raporlarının davalı tarafa tebliğ edildiğine dair tebliğ mazbatası bulunmadığı gibi davalıya bu konuda itirazda bulunması için her hangi bir süre verilmediği, ilk derece mahkemesince “”mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına” denilerek zaman aşımı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası bekletici mesele yapılmayarak, söz konusu dosyadaki gerekçeli, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte oluşları gözetilerek raporlara itibar edilerek” karar verilmiş ise de davalının davada taraf olmadığı bir dosyadaki temyiz itirazlarının reddedilmesi davalı yönünden kesin hüküm oluşturmayacağı gibi bu durum itirazlarının değerlendirilmemesi neticesini de doğurmaz.
Açıklanan bu ilkeler doğrultusunda; mahkemece, hükme esas alınan raporların davalıya tebliği ile davalının varsa itirazları da değerlendirilerek gerekirse ek raporda alınmak sureti ile hasıl olarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken ( Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/10197 Esas – 2019/11578 Karar sayılı ilamı) yazılı şekilde karar verilmesi anılan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353-(1)/a-6 maddesi uyarınca, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf başvurusunda davalıdan alınan 1.092,50 TL peşin karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi esnasında yapılan yargılama giderlerinin yeniden yapılacak yargılamada ele alınmasına,
5-İİK’nın 36/5 maddesi gereğince davalı … Şirketi tarafından Antalya Genel İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasına icranın geri bırakılması kararı için yatırılan teminatın iadesine,
6-Kararın tebliği, teminat ve harç iadesi vs. işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/11/2021