Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/167 E. 2021/1412 K. 02.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 02/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 03/09/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6-son cümle uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı müvekkilinin sürücüsü olduğu … plaka sayılı araç ile davalı …’nın sürücüsü, davalı …’ın işleteni ve davalı … şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç arasında meydana gelen trafik kazası sonucu davacı müvekkilinin yaralandığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tedavi ve iş görmezlik zararı nedeniyle 30.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 30.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’tan 19/08/2006 olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … vekili ile … benzer davaya cevap dilekçelerinde özetle; trafik kazasının Sarıgöl’de meydana geldiği, bu nedenle Sarıgöl mahkemelerinin yetkili olduğu, davanın zamanaşımına uğradığı, trafik kazasının meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğu, talep edilen tazminatların fahiş olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı (…) vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığı, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve araç sürücünün kusuru nispetinde olduğu, 6111 Sayılı Yasa uyarınca geçici işgörmezlik tazminatı ile tedavi ve bakıcı giderlerininden sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin …esas, …karar sayılı dosya örneği, davacıya ait tedavi evrakları, maluliyet raporları, kusur raporları, tazminat bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; trafik kazasına davacı sürücünün %70, davalı sürücünün ise %30 oranındaki kusurlu hareketlerinin sebebiyet verdiği, davacının trafik kazası sonucu %3,1 maluliyeti oluşacak ve iyileşme süresi 3 aya kadar uzayabilecek derecede yaralandığı, dava dilekçesi içeriğinde ve talep kısmında tedavi gideri alacağı konusunda bir talebin bulunmadığı gibi, bu konuda bir delil de ibraz edilmediği gerekçesiyle, 342,41 TL geçici işgöremezlik ve 4.434,12 TL sürekli işgöremezlikten kaynaklı toplam 4.776,53 TL maddi tazminatın davalı … şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek, diğer davalılar yönünden 19/08/2006 olay tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte (davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline, 7.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 19/08/2006 olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi ve manevi tazminat davalarında fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görevli ve yetkili mahkemede görülmediği, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığı, trafik kazasının meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğu, bu nedenle davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı, davacı lehine takdir edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları doğrultusunda kusurun davalı tarafta olduğunun belirlendiği, ilk derece mahkemesince müvekkilinin %70 kusurlu olduğuna yönelik kabulünün yerinde olmadığı, hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu, talep ettikleri tedavi giderleri hakkında hüküm kurulmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … istinaf yasa yoluna başvurmamışlardır.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanmadan kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. (TBK. 49 md.) maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarara uğrayanların aynı kanunun 46. (TBK. 54 md.) maddesi gereğince maddi tazminat ve aynı kanunun 47. (TBK. 47 md.) maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni, aynı yasanın doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği zorunlu mali sorumluluk sigortacısı yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacının sürücüsü olduğu araçla, davalı …’nın sürücüsü, davalı …’ın işleteni ve davalı … şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacı yaralanmıştır. Davacı bu yaralanmadan dolayı tedavi gideri, işgörmezlik zararları ile manevi zararının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda geçici işgöremezlik ve sürekli işgöremezlikten kaynaklı toplam 4.776,53 TL maddi tazminat ile 7.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf, davacı vekili tarafından katılma yoluyla istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 23/09/2010 gün ve …esas, …sayılı kararıyla davalı …’nın tali kusurla taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermek suçundan TCK.’nun 85/2 ve 62 maddeleri gereğince 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karar Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek …tarihinde kesinleşmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
1-Dava tarihi itibariyle davacı Antalya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin …gün ve …esas, ..sayılı kararı ile hükümlülüğü nedeni ile kısıtlanmış, TMK.’nun 462/8 maddesi gereğince vesayet makamından izin alınmadan dava açılmış, bu dava şartı eksikliği de ilk derece mahkemesi tarafından ikmal ettirilmemiştir. Ancak yargılama sırasında davacının tahliye olduğu ve bir kısım duruşmaya vekili ile birlikte iştirak ettiği görülmekle kısıtlılık hali sona erdiğinden artık vesayet makamından izin alınması olanağı ortadan kalktığı gibi, davacı asilin vekili ile birlikte duruşmaya iştirak etmek suretiyle vasisi tarafından açılan davaya muvafakat ettiği görüldüğünden, davanın görülebilme koşulunun oluştuğu anlaşılmıştır.
2-Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK.’nun 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı içinde kalmaktadır.
Öte yandan dava trafik kazası haksız fiilinden kaynaklanmaktadır.
Bilindiği gibi ilke olarak bir davada, davalı sayısı birden fazla ise, HMK.’nun 7/1 maddesi gereğince dava bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi, aynı Kanunun 16. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.
Somut olayda, kaza Sarıgöl’de vuku bulmuş olup, davacının yerleşim yeri Antalya İli Merkez Aksu İlçesi’dir. Dava ise Antalya Mahkemesinde açılmıştır.
HMK.’nun 16. maddesine göre davacıya seçimlik hak tanınmış olması, davacı tarafın HMK.’nun 7. maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanarak davacının ikametgahı mahkemesinde davayı açtığı gözetilerek HGK’nun 30.4.2013 gün ve 2013/17-2099 esas, 2014/572 karar sayılı ilamı uyarınca) davanın Antalya Mahkemelerinde görülmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
Haksız fiil sorumluluğu halinde olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi gereğince 1 ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresi uygulanır (6098 sayılı TBK.’nun 72. maddesi gereğince 2 ve 10 yıllık genel zamanaşımı süresi). Ancak yasanın 60/2 maddesi (TBK. 72/1 2. cümle) gereğince haksız eylem ceza gerektiren bir suç ise bu durumda ceza davası zamanaşımı süresi uygulanır. Bunun yanında 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinin ilk fıkrasında, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararlar için 2 ve 10 yıllık zamanaşımı öngörülmüş, ikinci fıkrasında ise Borçlar Kanunu’ndaki düzenlemeye paralel olarak davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması halinde ceza davası zamanaşımının maddi tazminat talepleri için de geçerli olduğu belirtilmiştir. Ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için ceza davasının açılmış olması gerekmez, haksız eylemin suç niteliğinde olması yeterlidir. Takipsizlik kararı verilse dahi ceza zamanaşımı uygulanabilir. Ceza davasının hiç açılmaması durumunda, hukuk hakimi, haksız eylemin suç niteliği taşıdığını saptamışsa, uzamış ceza zamanaşımını uygulayacaktır. Trafik kazası sonucu taksirle ölüme ve yaralama sebebiyet vermek suçundan Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesince sanıklara uygulanan TCK.’nun 85/2 maddesinde yazılı ceza miktarı itibarı ile ceza davası zamanaşımı süresi TCK.’nun 66/1-d maddesi gereğince 15 yıldır. Trafik kazasının 19/08/2006 tarihinde gerçekleştiği, davanın da 30/04/2014 tarihinde açıldığı dikkate alındığında dava tarihi itibariyle 15 yıllık uzamış ceza dava zamanaşımı henüz dolmamıştır.
Bu nedenlerle davalı … vekilinin mahkemenin görevi ve yetkisi ile zamanaşımına yönelen istinaf talebi yerinde değildir.
3-Davacı vekili dava dilekçesinde davacının trafik kazası nedeniyle yaralanmasından dolayı sağlık kuruluşlarında uzun yıllar tedavi gördüğü belirtildikten sonra, dava dilekçesi sonuç kısmında tedavi ve işgörmezlik nedeni ile 30.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 16/07/2019 tarihli duruşmasında davacının tedavi gideri için açtığı dava ile işgörmezlik nedeniyle açtığı dava yönünden dava değerlerini açıklaması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili 30/07/2019 tarihli dilekçesi ile talep edilen 30.000,00 TL tazminatın 15.000,00 TL kısmının işgörmezliğe ilişkin talep, 15.000,00 TL kısmının ise kazadan sonraki yol giderleri ve refakatçi giderlerine ilişkin talep olduğunu açıklamıştır. İlk derece mahkemesince dava dilekçesi içeriği ve talep kısmında tedavi gideri alacağına ilişkin bir talep bulunmadığı kabul olunarak tedavi giderine yönelik talep ret olunmuşsa da, bu gerekçe dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Dosya kapsamı itibarı ile davacının trafik kazası nedeni ile yaralandığı ve sağlık kuruluşlarında tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. Zarara uğrayanlardan her türlü tedavi giderinin belgelendirilmesi beklenilemeyeceği gibi; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan giderlerin yapılması da yaşam deneyi kurallarına uygundur. Bu konuda, BK’nun 42/2. maddesi hükmü yol gösterici nitelikte olup; aynı zamanda, zararın gerçek miktarını belirleyecek olan hakime de bir görev yüklemektedir. Davacılar vekilinden tedavi giderleri kapsamında nelerin talep edildiği, ne tür harcamalar yapıldığı sorulmalı, ellerinde bulunan fatura ve tedaviye ilişkin belgeler istenilmeli, davacıların tedavi gördükleri kurumlardan tedaviye esas belgeler getirtildikten sonra konusunda uzman bilirkişiden tedavi (ilaç, pansuman, alçı vb.) masrafı olup olmadığı, ayrıca sağlık kuruluşlarına tedavi amacıyla gitmek için refakatçiye muhtaç ise gerek kendisi ve gerek refakatçisinin tedavi için sağlık kuruluşlarına gitmek için ulaşım gideri masraflarının da hesaplanarak belirlenecek tedavi giderinin davalılardan tahsili gerekir.
4-HMK’nun 26. maddesi gereğince hakim taleple bağlı olup, tarafların talep ettiğinden fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Dava dilekçesi ile hükmedilecek maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş iken, HMK’nun 26. maddesine aykırı olacak ve talebi aşacak şekilde hükmedilen tazminattan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması hali de 6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesinde yazılı kamu düzeniyle ilkesi dikkate alındığında usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin (maddi olayda olduğu talep edilen tedavi gideri hakkında hüküm kurmaya elverişli rapor alınmadan) toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Davacının talep ettiği maddi tazminat içerisinde tedavi gideri talebi olduğu halde, böyle bir talep olmadığı ve delil ibraz edilmediği gerekçesiyle eksik inceleme ile karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı … vekilinin ilk derece mahkemesinin görevine, yetkisine ve zamanaşımına yönelen ve yerinde görülmeyen istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca esastan reddine, ilk derece mahkemesinin 6100 Sayılı HMK’nun 26. maddesine aykırı olacak şekilde talebi aşan bir karar vermesi hali 6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzeniyle ilgili olduğundan davalı … vekilinin maddi ve manevi tazminata yönelen istinaf istemi ile davacı vekilinin tedavi giderine yönelen istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı vekili ile davalı … vekilinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin ilk derece mahkemesinin görevine, yetkisine ve zamanaşımına yönelen ve yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İlk derece mahkemesinin 6100 Sayılı HMK’nun 26. maddesine aykırı olacak şekilde talebi aşan bir karar vermesi hali 6100 Sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince kamu düzeniyle ilgili olduğundan davalı … vekilinin maddi ve manevi tazminata yönelen istinaf istemi ile davacı vekilinin tedavi giderine yönelen istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince KABULÜNE,
3-Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …esas – …karar sayılı, 29/09/2020 tarihli kararının ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
4-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Davacı vekili ile davalı … vekilinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
6-Davacının peşin yatırdığı 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine,
7-Davalı …’nın peşin yatırdığı 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, 205,00 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 02/09/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.

……