Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1457 E. 2021/1424 K. 03.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 03/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/09/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın sürücüsü, davalı … işleteni ve davalı … zorunlu mali sigortacısı olduğu, … plaka sayılı hasta nakil aracının yolun karşısına geçmek isteyen davacı müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğinden bahisle, tedavi gideri ile geçici ve sürekli iş görememezlik zararlarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 75.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve … 10/09/2015 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın idarenin hizmet kusuruna dayandığını, bu nedenle davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, kazanın meydana gelmesinde davacının tam kusurlu olduğu, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sürücüsü olduğu hasta nakil aracının ışıkları açık bir halde hasta naklettiği sırada davacının aniden koşarak yola fırladığı, müvekkilinin fren tedbirine başvurmasına rağmen kazanın gerçekleştiği, kaza tespit tutanağı ile davacının asli kusurluğu olduğunun anlaşıldığı, davacının şikayetine rağmen Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından müvekkiline atfedilecek bir kusur olmadığından dolayı takipsizlik kararı verildiği, davacının kendi kusuru ile zarara sebebiyet verdiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin poliçe limiti dahilinde ve sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğu, trafik kazasının meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün bir kusurunun bulunmadığı, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından tespiti gerektiği, müvekkili yönünden kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosya örneği, trafik kazası tespit tutanağı, keşif, kusura yönelik bilirkişi raporları, davacıya ait tedavi evrakları, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi örneği, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 31/07/2019 gün ve …karar sayılı raporu, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 10/02/2020 gün ve … karar sayılı raporu, tanık beyanı, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; trafik kazasında maluliyete uğranıldığı iddiasına dayalı tazminat davasında alınan maluliyet rapor ücreti ve tebligat ücreti gider avansı olarak nitelendirilmiş ve 10/09/2020 tarihli celsede 562,00 TL Adli Tıp Kurumu rapor ücreti ve 100,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 662,00 TL eksik gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmiş ve verilen kesin sürede gider avansının ikmal edilmemesi halinde 6100 Sayılı HMK.’nun 114/1-g ve 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddolunacağı ihtarı davacı vekilinin yüzüne karşı yapılmış, davacı vekili ise verilen kesin sürede gider avansını ikmal etmemiş ve Adli Tıp Kurumu raporunun ek rapor mahiyetinde olduğu ve ek rapordan ücret alınamayacağını beyan etmiş olup, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulundan alınan 18/02/2020 tarihli raporun ek rapor mahiyetinde olmayıp yeni yönetmeliğe göre davacının da talebi üzerine aldırılan yeni bir rapor mahiyetinde olduğu, kaldı ki ek rapor olsa dahi mahkemece ek rapora resen ücret takdir edebileceği, bu sebeplerle davacı tarafın bu itirazına itibar edilmeyerek verilen kesin sürede gider avansının ikmal edilmemesi nedeniyle 6100 Sayılı HMK.’nun 114/1-g ve 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada gider avansı eksikliğinin bulunmadığı, 100,00 TL gider avansının yatırıldığı, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinden alınan raporun ek rapor mahiyetinde olduğu, ek rapor için yeniden ücret istenilmeyeceği, ek raporda itirazlarının dahi değerlendirilmediği ve incelenmediği, önceki raporun aynen tekrar edildiği, ilk derece mahkemesince delil avansı ile gider avansının karıştırıldığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın mahkemece verilen kesin süre içerisinde gider avansını karşılamadığı, ayrıca bilirkişi ücretinin gider avansına ilişkin yasa maddesinin gerekçesinde, gider avansı olarak gösterildiği, kaldı ki Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 45. maddesinde de bilirkişi ücretinin gider avansı olarak tanımlandığını beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir.
Davalılar … ile … istinafa cevap vermemişlerdir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanmadan kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarara uğrayanların aynı kanunun 54. maddesi gereğince maddi tazminat ve aynı kanunun 56. maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davalı olarak husumet yöneltilen Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu davadan sonra yürürlüğe giren 694 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü olarak Sağlık Bakanlığına bağlanmış ve bu şekilde Sağlık Bakanlığı yasal davalı konumuna geçmiştir.
Davalı …’ın sürücüsü, davalı … işleteni ve davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sigortacısı olduğu hasta nakil aracı, yaya olarak yolun karşısına geçmek isteyen davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Davacı bu yaralanmadan dolayı tedavi giderleri, geçici ve sürekli işgöremezlik zararları ve manevi zararının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporu için kurumca belirlenen fatura bedelinin gider avansı kapsamında olmasından dolayı verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İlk derece mahkemesince 11/09/2018 tarihli celsede davacının yaralanma derecesini gösterir raporun Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınmasına karar verildiği, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 07/11/2018 tarihli raporunda davacının özür oranının % 9 olarak belirlendiği, bu rapora davacı ile davalılar Sağlık Bakanlığı ve … tarafından itiraz edildiği, 24/01/2019 tarihli celsede itiraz üzerine raporun Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınmasına karar verildiği, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 31/07/2019 gün ve … karar sayılı raporunda davacının trafik kazasına bağlı yaralanmasından dolayı engellilik halinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edildiği, davacı tarafından bu rapora itiraz edilmesi üzerine 24/10/2019 tarihli celsede davacının itirazları doğrultusunda 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tekrar rapor alınması için dosyanın yeniden Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna gönderilmesine karar verildiği, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 10/02/2020 gün ve … karar sayılı raporu ile 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alındığında davacının engellilik halinin olmadığı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği yönünde mütalaa verildiği, Adli Tıp Kurumu tarafından bu ikinci rapor için de 562,00 TL bedelli fatura düzenlenmesi üzerine 10/09/2020 tarihli davacı vekilinin hazır olduğu celsede 562,00 TL rapor ücreti ile 100,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 662,00 TL gider avansının iki haftalık kesin süre içerisinde karşılanması, aksi takdirde HMK.’nun 114/1-g ve 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verileceği ihtar olunmuş, verilen kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmaması üzerine dava usulden reddedilmiştir.
6100 Sayılı HMK.’nun 114/1-g maddesi, davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması halini dava şartları arasında saymıştır.
Aynı yasanın 120. maddesi ise;
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.
(3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.
şeklinde düzenleme getirmiştir. Bu maddenin gerekçesinde her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler gider avansı olarak gösterilmiştir.
Yine aynı yasanın delil ikamesi için avans başlıklı 324. maddesi gereğince; taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır…Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında bahsedilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği, davadan önce 06/08/2015 tarih ve 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 262. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bahsi geçen bu yönetmeliğin 205/1 maddesi gereğince gider avansı; her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Burada tanım sınırlı tutulmamış, gibi giderler denilmek suretiyle aslında gider avansı kapsamının daha geniş olduğu vurgulanmıştır.
Bilirkişi incelemesi 6100 Sayılı HMK.’nun Dördüncü Kısım’ın İspat ve Deliller Başlıklı Beşinci Bölümde 266 ila 287. maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK.’nun 266. maddesi gereğince mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir.
HMK.’nun 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunludur. HMK.’nun 324. maddesi düzenlemesi karşısında, tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22/02/2021 gün ve 2020/11537 esas, 2021/1782 karar sayılı ilamı).
Dava dilekçesinde bilirkişi incelemesi deliller arasında gösterilmiş ve yargılama sırasında da davaca taraf Adli Tıp Kurumu’ndan maluliyete yönelik rapor alınmasını talep etmiştir.
Bilirkişinin görüşüne başvurulması bir ispat vasıtası ve delil niteliğinde olduğundan bilirkişiye verilecek ücret HMK.’nun 324. maddesinde gösterildiği üzere delil ikamesi avansı olarak değerlendirilmelidir. Aksi halde HMK.’nun 120. maddesinin gerekçesi ile Yönetmeliğin 205/1 maddesi gereğince her türlü tebligat ve posta ücretleri dışında, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderlerin de gider avansı olduğu kabul edildiği takdirde, HMK.’nun 324. maddesinde tanımlanan delil ikamesi avansının uygulanma olanağı ve yeri kalmayacaktır. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan rapor bilirkişi raporu (delil) niteliğinde olmasından dolayı ilk derece mahkemesince bu rapor için alınacak ücretin gider avansı olduğuna yönelik kabulü yerinde görülmemiştir.
Gerek gider avansı olsun, gerek delil ikamesi avansı olsun, bu giderler yargılamanın devamına sağlamaya ve yargılamayı sürüncemede bırakmamaya yönelik giderlerdir ve yatırılmaması halinde yaptırımı yasa ile düzenlenmiştir. Bu giderler işlem yapılmadan önce tahsil edilmelidir. Oysa ilk derece mahkemesi, davacı tarafından itiraz edilen Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun raporuna yönelik olarak aynı kuruldan yeni rapor alınmasına karar verirken HMK.’nun 324. maddesi gereğince delil ikamesi için avans alınmasına karar vermeden ve avans almadan doğrudan yeni bir rapor düzenlenmesi için dosyayı yeniden Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna göndermiş ve kurul tarafından ilk derece mahkemesinin talebine uygun olarak 10/02/2020 tarihli ikinci rapor düzenlenmiştir. Bu ikinci rapor dosyaya girmiş olmakla mahkeme kararı yerine getirilmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince yargılamaya devam edilmesi (benzer Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09/10/2019 gün ve 2019/1989 esas, 2019/4502 karar sayılı ilamı), ikinci rapor için baştan alınması gerekip de alınmayan ve Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan fatura bedelinin taraflarca yatırılmaması halinde HMK.’nun 325. maddesi gereğince suç üstü ödeneğinden karşılanması sağlanarak dava sonunda haksız çıkan taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken, gider avansının kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat davasının usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı düşmüş ve davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Bilirkişi raporu niteliğinde rapor düzenleyen Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan önce rapor ücretinin avans olarak dosyaya yatırılması sağlanılmadan rapor alınması ve bilirkişi raporunun dosyaya girmesine rağmen rapor ücretinin yatırılmadığı gerekçesiyle davanın sonuçlandırılması, delil ikamesi avansı niteliğindeki bilirkişi ücretinin gider avansı olarak nitelendirilmesi suretiyle yanılgılı olarak karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı, 19/11/2020 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı 59,30 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 03/09/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.

…….