Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/905 E. 2022/864 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
DAVA: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/06/2022

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ın sürücüsü, davalı sigorta şirketinin ise zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın müvekkillerinin müşterek çocukları …’a 28/10/2017 tarihinde çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği olan …’ın vefat ettiğinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir müvekkili için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacıların dava öncesinde müvekkili şirkete yaptıkları başvuru sonucu müvekkili şirketçe hesaplanan tazminatın davacılar tarafından kabul edilmediği, müvekkili şirketin sorumluluğunun işletenin kusuru, poliçe limiti ve kapsamı dahilinde bulunduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosya örneği, kusur raporu, sosyal ve ekonomik araştırma tutanakları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacıların destekleri olan yakınlarının ölümünde davalı sigorta şirketi araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; alınan kusur raporlarının olayın oluş şekline aykırı düzenlendiği, bu kusur raporlarının hükme esas alınamayacağı, araç sürücüsünün en az tali derecede kusurlu bulunduğu, soruşturma aşamasında alınan kusur raporunda araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazası haksız fiiline bağlı ölümden kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalanların aynı kanunun 53/3 maddesi gereğince maddi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacıların müşterek çocukları olan … , dava dışı …’ın sürücüsü olduğu aracın altında kalarak yaşamını yitirmiştir. Davalı sigorta şirketi bu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır. Davacılar bu ölümünden dolayı destekten yoksun kalma zararının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda dava dışı araç sürücüsünün trafik kazasının meydana gelmesinde bir kusuru bulunmadığı için davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/03/2019 gün ve … esas, … sayılı kararı ile dava dışı …’ın davacıların müşterek çocukları …’ın taksirle ölümüne neden olma suçundan TCK’nun 85/1 ve 62.maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar). Ancak, maddi olgunun belirlenmesi bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 231 inci maddesi) kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olmadığının kabulü gerekir. Ceza mahkemesince davalının eylemi nedeniyle verilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden, ceza mahkemesinin maddi olayı kabulü hukuk hakimini bağlamayacaktır.
Ceza soruşturması aşamasında alınan 24/04/2018 tarihli kusur raporunda dava dışı sürücünün, Karayolları Trafik Kanunu’nun 67. ve Yönetmeliğin 137. maddesinde değinilen duraklanan veya park edilen yerden çıkarken, araç çalıştırmadan önce araç ve çevresi kontrol edilerek sakıncalı bir durumun olup olmadığına bakılması, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek ve bunların hareketlerini zorlaştıracak şekilde davranmalarının yasak olmasına rağmen bu kuralları ihlal ettiği için tali kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 07/12/2018 tarihli raporu ile itiraz üzerine alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 26/06/2019 tarihli raporlarında dava dışı sürücünün yol kenarında park halinde bulunan kamyonuna binip çalıştırdıktan sonra hareket ettiği esnada aracın altında bulunan çocuğun üzerinden geçmesi sonucu meydana gelen olayda, bu durumu öngörmesi ve tedbir alması mümkün olmadığı için atfı kabil bir kusuru bulunmadığı bildirilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 67/1 maddesine göre; Sürücülerin, park yapmış taşıtlar arasından çıkarken, duraklarken veya park yaparken taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola dönerken, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek ve bunların hareketlerini zorlaştıracak şekilde davranmaları yasaktır.
Yine Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 137/1 maddesine göre; Araç sürücülerinin; parketmiş araçlar arasından çıkarken, taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, şerit değiştirirken, sağa, sola, geriye dönerken, geri giderken ve bunlara benzer hallerde; karayolunu kullananlar için tehlike ve engel yaratmamaları mecburidir.
Davacılardan … ile dava dışı araç sürücüsü … kardeş olup, aynı ortak avluyu kullanan ayrı evlerde yaşamaktadırlar. Olay günü dava dışı … evinin önünde park halinde bulunan kamyonunu çalıştırıp hareket ettiği sırada kamyonun arka tekeri yeğeni olan …’ın üzerinden geçmiş, … kamyonun ağırlığıyla hayatını kaybetmiştir. Dava dışı sürücünün park halindeki kamyonun altında bir çocuk olacağını öngörmesi ve her hareket etmeden önce aracın altını kontrol etmesi mümkün değildir. Ceza soruşturması aşamasında alınan bilirkişi raporunda bahsi geçen ve yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler park halindeki bir aracın hareket etmeden önce karayolunu kullanan taşıtlar ve yayalara dikkat etmesi için geçerlidir. Oysa küçük … karayolunda yaya konumunda değil, kamyonun altında bulunmaktadır. Bu sebeple dava dışı sürücünün meydana gelen ölüm nedeniyle bir kusuru bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde dosya kapsamına aykırı bir yön görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacılar vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf istemlerinin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar tarafından peşin yatırılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubuyla Hazineye gelir kaydına, bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye verilmesine,
3-Yapılan istinaf giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Artan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 08/06/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Karayolları Trafik Kanunu’nun 67. Maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 137. Maddesinde Araçların Manevralarına Dair Kurallarda “2) Duraklanan ve parkedilen yerden çıkılırken; a) Araçlarını ve araçların etrafını kontrol etmeleri, b) Sakıncalı bir durum olmadığını gördükten sonra araçlarını çalıştırmaları, mecburidir.” Her ne kadar ölen küçüğün babası olan davacı … soruşturma aşamasında 28.10.2017 tarihli ifadesinde sürücü ağabeyi …’den şikayetçi olmadığını beyan etmiş ise de bu beyanın ağabeyi olan sürücünün kazada kastının olmadığını ifade ettiği, hiçbir kusuru yoktur demediği, ifadesinde kamyonun altına giren oğlunu fark etmemesi nedeniyle kazanın gerçekleştiğini, sürücünün hareket etmeden önce kamyonun etrafını dikkatlice kontrol ettiğine dair bir beyanının olmadığı, yine dava dilekçesinde de sürücü …’ün tali kusurlu olduğunu iddia ettiği, davacı vekilinin 14.11.2019 tarihli duruşmadaki beyanında, Adli Tıp Kurumu kusur raporu ile kaza tespit tutanağı kusur raporu arasında çelişki bulunması sebebi ile İTÜ veya Karayolları fen heyetinden rapor alınmasını talep ettikleri, ancak mahkemece bu yöndeki talebinin reddedildiği, yine 19.12.2019 tarihli duruşmadaki beyanında, İTÜ veya Karayolları fen heyetinden rapor alınmasına ilişkin taleplerini tekrar ettikleri, ancak mahkemece davacı vekiline bu yöndeki talebi reddedildiğinden esas hakkındaki beyanı sorularak davalı tarafın kazada kusursuz olması sebebi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan 07.12.2018 tarihli Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Raporu ve 26/06/2019 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Raporunda sürücü … ‘ın hazırlık aşamasındaki beyanı esas alınarak sürücü …’ın kusursuz olduğu, maktul yaya … ‘ın davranış faktörlerinin %100 oranında etken olduğu belirtilerek Sürücü … sevk ve idaresindeki park halindeki kamyonuna binerek aracını harekete geçirdiği esnada, aracının altına girerek mevzu bahis aracın altında bulunan müdrik yaşta olmayan çocuğun, aracının arka tekeriyle üzerinden geçmesi ile gerçekleşen kazada atfı kabil bir kusuru bulunmadığından maktüle tam kusur verilmiştir.
Her iki Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Raporlarındaki tespit sürücünün kusuru bulunmadığı yönünde ise de; kaza tespit tutanağında sürücünün kusuru olarak “sürücü kusurlarından aracı hareket ettirmeden önce trafik güvenliği ve yükümlülüklerini yerine getirmediği” tespitinin aksi ispat edilememiştir.
Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğinde belirtildiği üzere; sürücüler araçların manevralarını gerçekleştirirken, parkedilen yerden çıkılırken araçlarını ve araçların etrafını kontrol etmeleri, sakıncalı bir durum olmadığını gördükten sonra araçlarını çalıştırmaları mecburi bir kuraldır. Kolaylıkla çocukların girebileceği normal araçlardan daha yüksek olan kamyonun altına park halindeyken çocukların girip oynaması ve bulunması her zaman ihtimal dahilindedir. Bu araçların altına küçüklerin girme ihtimali nedeniyle, eğer sürücü … aracına binmeden önce kamyonun altını kontrol etseydi, küçük maktul yaya …’ı görebilecekti.
Bu nedenle, Davacı vekilinin duruşmadaki talebi gereğince Adli Tıp Kurumu kusur raporları ile kaza tespit tutanağı kusur raporu arasındaki çelişkinin İTÜ veya Karayolları fen heyetinden alınacak raporla giderilmesi gerekirken, mahkemece davacı vekilinin talebinin reddedilmesi hatalı olduğundan, sayın çoğunluk görüşüne göre dava dışı sürücünün park halindeki kamyonun altında bir çocuk olacağını öngörmesi ve her hareket etmeden önce aracın altını kontrol etmesi mümkün olmadığı, küçük …’ın karayolunda yaya konumunda değil, kamyonun altında bulunduğu, bu sebeple dava dışı sürücünün meydana gelen ölüm nedeniyle kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğuna dair karar verilmesi hatalı olduğundan sayın çoğunluğun değerlendirmesine katılmıyorum.