Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/757 E. 2022/1031 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/07/2022

21/07/2017 günü saat 17:20 sıralarında sürücü …. yönetimindeki …. plaka sayılı kamyonet ile …. Caddesi üzerinde … Caddesi istikametine seyrederek olay yeri No:…. önüne geldiğinde, yolun sağ tarafından karşıya geçmek için yola girip aracını görünce geldiği istikamete geri dönen yaya …’ya aracının sol ön kısmı ile çarpması sonucu hayatını kaybettiği dava konusu kaza meydana gelmiştir.
Davacı vekili, …nın 21/07/2017 tarihli ölümlü trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı baba …. için 500,00 TL ve anne …. için 500,00 TL olmak üzere toplamda şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatı ile davacı baba …. için 50.000,00 TL, davacı anne …için 50.000,00 TL ve maktulenin kardeşleri olan …. , …. , …. için her biri için 20.000,00 TL olmak üzere toplamda şimdilik 160.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; davaya konu …. plakalı karacın ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, davayı kabul manasında olmamak üzere müvekkilli olduğu şirketin söz konusu zarardan azami olarak kaza tarihindeki poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davacı tarafların talepleri için dava öncesinde müvekkili olduğu şirkete yapılan ihbar üzerine, mevzuat hükümlerine göre tazminat hesap edildiğini ve davacı tarafa ödenmek istendiğini, ancak tekliflerini kabul etmediklerinden ödeme yapılamadığını, davada kusur raporu aldırılmasını, davacıların kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. vekili, müvekkiline atfı kabil kusur bulunmadığını, müvekkilinin kurallara uygun bir şekilde aracı idare ettiği esnada ….’nın kendi kusuru ile yola atladığını ve kazaya sebebiyet verdiğini, bunun delillerle sabit olduğunu, talep edilen 160.000,00 TL’nin fahiş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber fer’i nitelikte talep edilen faiz kalemlerinin de kabul edilemeyeceğini, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı …. için 20.535,34 TL , davacı …. için 26.727,46 TL olmak üzere toplam 47.262,80 TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren, diğer davalılar açısından kaza tarihi olan 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile davacı …. için 5.000,00 TL, davacı …. için 5.000,00 TL, davacı …. için 2.000,00 TL, davacı …. için 2.000,00 TL ve davacı …. için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 16.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi harici davalılardan kaza tarihi olan 21/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Davacılar vekili müddeti içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde;
1-Mahkemece belirlenen kusur oranını kabul etmediklerini, davalının davacıların çocuğunu 20 metre geriden gördüğünü, kornaya bastığını, ancak frene basmadığını, bu arada karşı şeritten gelen araca çarpmamak için zikzaklar çizerek geldiğini ve çarpmaya sadece 1-2 metre kalan frene bastığını, çarpmadan sonra da 26,5 metre sonra durabildiğini, davalının kolluk ifadesinde …’ın elinde bulunan halı nedeniyle kendi tarafını göremeyecek durumda olduğunu, hızının 40-50 km civarı olduğunu, frene 1-2 metre kala bastığını ifade etiğini, savcılık ifadesinde ise hızının 30-40 km olduğunu, 20 metre geride gördüğünde hem kornaya hem frene bastığını ifade etiğini, oysa 30 km hızla gidilse 20 metrede aracın durabilecek olması gerektiği, davalının ise çarpmadan 26,5 metre sonra durabildiği, tanık beyanlarının da iddialarını desteklediğini,
2-Hüküm altına alınan maddi tazminat tutarının belirlenen kusur oranından dolayı düşük kaldığını, yine mahkemece takdir edilen manevi tazminat tutarlarının da hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun düşmediğini;
İleri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Kaza, gündüz vakti, 4 şeritli, orta refüj bulunmayan yolda meydana gelmiş, davacıların kızı … sağ taraftan kaplamaya elinde halıyla girdikten sonra biraz ilerleyince solundan gelen davalı aracını farketmiş, çocuğu farkeden davalı önce sola yönelmiş, sonra soldan karşıdan araç geldiğini farkedince sağa yönelmiş, aracı farkeden çocuk da geri dönmek için koşunca aracının sol ön kısmıyla çocuğa çarpmış, çarpmadan 26,5 metre sonra durabilmiştir. Dosyada alınan tüm raporlarda bilirkişiler olay anını gösteren cd görüntülerini incelemişler, ceza dosyasında aldırılan 23/03/2018 tarihli rapor ile bu dosyada aldırılan 23/10/2018 tarihli ATK raporu ile 26/04/2019 tarihli …. heyet raporunda desteğe %75, davalıya %25 oranında kusur verilmiştir. Raporlar dosya kapsamı ve birbirleriyle uyumlu olup, davacıların mahkemece kabul edilen kusur oranlarına yapmış olduğu itirazın reddi gerekir.
2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı asıl olarak ne tazminat ne de bir cezadır. Amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmak ve ruhi ızdırabını dindirmek olması nedeniyle tazminata benzer bir fonksiyonu vardır. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayda, olayın meydana geldiği tarih, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, davacıların desteğinin yaşı, paranın satın alma gücü, duyulan acı gibi nedenler dikkate alındığında, davacı anne baba ve kardeşler için hükmedilen manevi tazminat miktarı, duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı bir nebze hafifletebilmek için adalete uygun düşmemektedir.
Bu durum davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 bendi uyarınca kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasını gerektirmiştir. (Vekalet ücretlerinin davacılar yararına ve aleyhine toplu hükmedilmesi istinaf nedeni yapılmadığından, kamu düzeninden olmayan bu husus düzeltilmeyerek kararda aynen korunmuştur)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
I-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden tesisine,
II-1-Davanın kısmen kabulü ile,
A- Maddi tazminat yönünden davacı …. için 20.535,34 TL, davacı ….için 26.727,46 TL olmak üzere toplam 47.262,80 TL maddi tazminatın davalı gerçek kişiler yönünden 21/07/2017 kaza tarihi, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine (sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı sorumlu),
B-Manevi tazminat yönünden davacı …. ile davacı ….için 25.000,00’er TL, davacı kardeşler için 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın 21/07/2017 kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …. ile ….den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 3.228,52 TL karar harcından peşin yatan 384,35 TL’nin mahsubuna, bakiye 2.844,17 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 5.464,8‬0 TL karar harcından peşin yatan 546,48 TL’nin mahsubuna, bakiye 4.918,32‬ TL’nin davalılar …. ile ….’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacıların maddi tazminat davasında yaptığı 3.192,90 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacıların manevi tazminat davasında yaptığı 72,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 36.00 TL’sinin davalılar … ile …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Maddi tazminat yönünden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.548,91 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
7-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 11.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ile ….’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 11.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılar … ile …’ye verilmesine,
III-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden;
1-Davacıların peşin yatırdığı istinaf ilam harcının talepleri halinde iadesine,
2-Davacıların yaptığı 268,50 TL istinaf yargılama giderlerinin … ile …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
3-Kullanılmayan avansın ilgililerine iadesine,
4-Kararın tebliği, avans iadesi, kararın kesinleştirilmesi vs. işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
01/07/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi.