Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/630 E. 2022/109 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/01/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 27/05/2015 günü meydana gelen çift taraflı yaralamalı trafik kazasında müvekkilinin yaralanmış olması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000TL maddi tazminat ile 20.000TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; eksik belgeler ile başvuru yapıldığından ödeme yapılmadığını, kusur ve zararın tespiti gerektiğini savunmuştur.
Davalı sürücü ve işleten vekili; kazada davacının kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 214 TL geçici iş göremezlik zararının davalı sigortadan tahsiline, 4.000TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden faiziyle tahsiline, fazla istemlerin reddine hükmolunmuştur.
İstinaf eden davalı sürücü ve işleten vekili; karar duruşması taraflarına bildirilmediği ve son sözleri sorulmadığından usule aykırı işlem yapıldığını, davacının kazada asli kusurlu olduğunu, işletenin manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağını, hükmolunan tazminatın yüksek olduğunu, davacının yüzündeki izin kaza ile illiyetli olup olmadığının tespit edilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemişlerdir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Tüm dosya içeriğine göre; konu ile ilgili olarak ceza dosyasında kusur belirlemesi için alınan üç adet bilirkişi raporunda davacının tali, davalı sürücünün asli kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği ve ceza mahkemesince birbiriyle uyumlu raporlar benimsenerek davalı kamyonet sürücüsünün sokaktan caddeye çıkarken sokak başındaki “DUR” uyarı levhasını dikkate almadığı, caddeden gelen davacı idaresindeki araca ilk geçiş hakkını vermediği kabul edilerek davalı sürücünün mahkumiyetine ve HAGB uygulanmasına karar verildiği ve itiraz edilmeksizin kesinleştiği, tazminat davasında yargılama sırasında ATK Ankara Grup Başkanlığından alınan 04/10/2018 tarihli raporda davalı sürücünün %75 oranında asli davacının ise kavşağa geldiğinde dikkatsiz, tedbirsiz davranıp önünü kesen aracın sol arka kapı çamurluk kısmına çarpmış olması nedeniyle %25 tali kusurlu olduğunun bildirilmiş olması, karşısında davalının kendi yönündeki DUR levhasına karşın kurallara riayet etmediği sübuta ermiş olmakla, yine dosya içine celbedilen ceza dosyası içeriğinde ATK’dan alınan rapor ile davacının yüzünde sabit eser oluştuğu anlaşıldığından yaralanmasının kaza ile illiyetsiz bulunduğu itirazı ile kusura ilişkin tüm itirazlarının mesnetsiz ve gerekçesiz olduğu anlaşılmaktadır. Haksız fiillerde müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK.nun 61. maddesi ve KTK’nun İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenleyen 85 ve 86.maddeleri uyarınca bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müşterek ve müteselsil sorumlu olacağı, işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı amir hükmü karşısında, araç sürücüsü ile işletenin haksız fiil sonucu oluşan maddi manevi tüm zarardan müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğu gözetildiğinde, kazanın oluş şekli davalı tarafın ağır kusuru, yaralanmanın niteliği, davacının kaza nedeniyle yüzünde sabit iz oluşması, haksız fiil nedeniyle manevi tazminata hak kazanmış olması, olay tarihi, davacının yaşı vs. hususlar birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen manevi tazminat yetersiz ise de davacı taraf kararı istinaf etmemiş olmakla davalı tarafın manevi tazminatın yüksek olduğuna yönelik itirazı ile diğer istinaf istemlerinin tümden reddine karar vermek gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenler ve ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, sözlü yargılama için ayrı bir gün verilmemiş ve davalı tarafa bildirilmemiş ise de, dosyada delillerin toplandığı, olayın yeterince aydınlandığı, kusur ve zararın usulünce belirlendiği anlaşılmakla davalı sürücü ve işleten vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve … Şirketi vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-1) bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ve … Şirketi tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 79,41 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 193,83 TL’nin davacıdan alınarak hazineye verilmesine,
3-Artan gider avansının yatıranlara iadesine, yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
4-Miktar itibari ile kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 24/01/2022 tarihinde 6100 Sayılı HMK’nun 361/1 ve 362/1-a maddeleri uyarınca oy birliği ile karar verildi.

..