Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/02/2022
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … tarafından sigortalanan … plaka sayılı araçta yolcu iken, aracın yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucu yaralandığından bahisle ıslahla arttırılmış haliyle 168.104,13 TL maddi tazminatın 28/07/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu, KTK.’nun 97. maddesi gereğince dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasının zorunlu olduğu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun işletenin kusuru, poliçe kapsamı ve limitiyle sınırlı olduğu, davacının hatır için taşındığı için tazminattan indirim yapılması gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Osmancık Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosya örneği, davacının yaralanması ve tedavisine esas tıbbi belgeler, kusur raporu, maluliyet raporları, tazminat bilirkişisi raporları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; dava dışı sürücü …’in tam kusuruyla sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının %18 oranında maluliyete oluşacak şekilde yaralandığı, bilirkişi raporuna göre davacının sürekli işgücü kaybından dolayı maddi zararının 103.844,88 TL olduğu gerekçesiyle dava kısmen kabul edilerek bu miktar maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının maluliyetine esas raporların taraf vekillerine tebliğ edildiği, ancak davalı tarafça maluliyet raporuna bir itirazda bulunulmadığı, bu nedenle müvekkili lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu, maluliyet raporuna göre tazminat bilirkişisi tarafından zararın hesaplandığı ve hesaplanan miktara göre davayı ıslah ettikleri, karar aşamasına gelindiği sırada maluliyet raporunun hatalı olduğu gerekçesiyle yeni bir maluliyet raporu alınıp, bu alınan ikinci maluliyet raporuna göre tazminat hesabının baştan yapıldığı, ancak taraflarına ıslah dilekçelerine geri alma imkanı tanınmadığı, bu sebeple maddi tazminat hesabında kayba uğradıkları gibi karşı taraf lehine vekalet ücreti hesaplanmış olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ilk rapora göre karar verilmesi, bu mümkün görünmüyorsa davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin iptalini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP :
Davalı vekili istinafa cevap vermemiştir.
G E R E K Ç E
Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanmadan kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 54. maddesi gereğince maddi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacı, … plaka sayılı araçta yolcu iken dava dışı sürücü … ‘in tam kusuru ile sebebiyet verdiği kaza sonucu yaralanmıştır. Davalı … bu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır. Davacı yaralanmasından dolayı maddi zararının sigorta şirketinden tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 103.844,88 TL sürekli işgöremezlik tazminatının faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, iddia edilen trafik kazası 19/06/2017 tarihinde gerçekleşmiştir. Trafik kazasının gerçekleşme tarihi dikkate alındığında maluliyete ilişkin raporun Özürlülük Ölçüsü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
İlk derece mahkemesince 04/12/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında, 30/03/2013 tarihli, 28603 Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporunun düzenlenmesi için Adli Tıp Kurumu….. yazı yazılmasına karar verilmiş ve bu ara karar doğrultusunda işlem yapılması ve rapor düzenlenmesi için Adli Tıp Kurumuna 04/12/2017 ve 13/02/2018 tarihli yazılar ile dava dosyası gönderilmiştir. Ancak Adli Tıp Kurumu …. 08/06/2018 gün ve ….. karar sayılı raporu ile 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri itibariyle davacının maluliyet oranını %37.0 olarak belirlemiştir. Bu rapor ilk derece mahkemesine ulaşmadan önce ilk derece mahkemesince rapor geldiğinde derhal taraflara tebliğine, HMK.’nun 281/1 maddesi gereğince rapora karşı yazılı beyanda bulunmaları için iki haftalık kesin süre verilmesine, yine rapor geldiğinde duruşma günü beklenilmeksizin tazminat hesabı yapılmak üzere dosyasının tazminat bilirkişisine tevdiine karar verilmiştir. Adli Tıp Kurumu raporu 27/06/2018 tarihinde dosyaya girmiş ve taraflara tebliğe çıkarılmış, davacı vekiline 04/07/2018 tarihinde, davalı vekiline 03/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, her iki taraf vekili rapora karşı itirazda bulunmamıştır. Dava dosyası 27/07/2018 tarihinde tazminat bilirkişisine tevdi edilmiş, tazminat bilirkişi raporunu 22/10/2018 tarihinde mahkemeye ibraz etmiş, bu rapor taraf vekillerine 30/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili 09/11/2018 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesini aynı tarihte mahkemeye sunmuştur. Bu arada davalı vekili 08/11/2018 tarihli dilekçe ile tazminat bilirkişisi raporuna, maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği gerekçesiyle itiraz etmiştir. Tüm bu işlemler Adli Tıp Kurumu … raporunun dosyaya girmesi ile olmuş olup, bu arada hiç bir duruşma yapılmamıştır. İlk derece mahkemesi maluliyet raporunun dosyaya girmesinden sonraki ilk duruşma olan 19/11/2018 tarihli duruşmada raporun kendi oluşturduğu ara karara göre Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun alınmadığını gördüğünden, ara karar doğrultusunda rapor alınması için yeniden Adli Tıp Kurumuna yazı yazılmasına karar vermiş, Adli Tıp Kurumu …… gün ve … karar sayılı raporuyla 30/03/2013 tarih, 28603 Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının engel oranını %18 olarak belirlemiştir. İlk derece mahkemesi bu yeni rapor ve maluliyet oranı üzerinden tazminat hesabı yapılması için tazminat bilirkişisinden ek rapor almış ve alınan bu yeni ek rapor uyarınca hüküm kurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Kural olarak usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı izahtan vareste ise de, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumundan açıkça … tarih, … Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi talep edilmiş olmasına rağmen, Adli Tıp Kurumunca bu ara karara uygun kaza tarihindeki mevzuat hükümlerine göre rapor düzenlenmemiştir. Bu rapor davacıya da tebliğ edilmiş olup, davacı raporun ilk derece mahkemesi kararına uygun düzenlenmediğini fark edebilecek durumdadır. Davacı taraf da itiraz hakkını kullanmamış, henüz hakim tarafından rapor değerlendirilmeden tazminat bilirkişisi raporuna göre davayı ıslah yoluna gitmiştir. Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen ilk maluliyet raporu mahkemenin açık emrine uygun düzenlemediği için davalı tarafın bu rapora itiraz etmemesi davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacaktır. İlk derece mahkemesinin sonradan alınan kaza tarihindeki mevzuata göre hazırlanmış rapora göre davayı kısmen kabul etmesinde, ret edilen tazminat için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Kaldı ki, HMK.’nun 281. maddesinin 2. ve 3. fıkraları “Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” hükmüne haiz olup, mahkeme maluliyet raporunun kendi verdiği ara karara uygun düzenlenip düzenlenmediğini kontrol etmek ve kendi ara kararına uygun rapora göre karar vermekle yükümlüdür. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin son alınan maluliyet raporuna göre hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
2-Ancak ilk derece mahkemesince hükme esas alınan tazminat bilirkişisi raporunda; TRH-2010 yaşam tablosuna göre devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü kullanılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi yoluna gidilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin son kararları itibariyle (Yargıtay 4. HD. 23/06/2021 gün ve 2020/2895 esas, 2021/3586 karar);
“Gerçek zarar miktarı; hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.”
Buna göre Yargıtay tarafından da benimsendiği üzere davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi yerindedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; maluliyet tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; TRH 2010 Tablosu dikkate alınarak %1,8 teknik faiz uygulanmadan davacının %18 maluliyet oranına göre tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle tazminat bilirkişisinden yeniden ek rapor alınması gereklidir.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin (maddi olayda olduğu gibi hüküm kurmaya elverişli tazminat raporu alınmadan) toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Hüküm kurmaya elverişli olmayan tazminat bilirkişisi raporları dikkate alınmak suretiyle eksik inceleme ile karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,
2-Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı, 14/11/2019 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı 54,40 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç tahsil/ iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 08/02/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.
….