Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/542 E. 2021/2237 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
19/03/2016 günü saat 20:25 sıralarında sürücü …, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … Caddesi … Kavşağı istikametine yolun sağında park halinden hareketle “U” dönüşü yapmak istediği sırada, sol arkasından düz seyirle gelen sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletin, otomobilin sol yan kesimine çarpması neticesi dava konusu yaralanmalı olay meydana gelmiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; yukarıda anlatılan kazada kaza tespit tutanağına göre, Sürücü …’ın asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise kusursuz olduğunu, müvekkilin yüz kemikleri, dişleri ile sol dizinde kırık tespit edildiğini, kazadan sonra 16/06/2016 tarihinde davalı şirkete başvuru yapıldığını, vücudunda %10 oranında kalıcı sakatlık oluşan müvekkilline sakatlık tazminatı olarak 18/10/2016 tarihinde 45.714,98 TL ödeme yapıldığını, sonrasında müvekkilli tarafından yapılan başvuru sonucu Aktüerya Bilirkişisi Av. … tarafından yapılan hesaplamaya göre müvekkilinin hak etmiş olduğu tazminat miktarının 59.519,87 TL olduğunun anlaşılması üzerine KTK md. 111 gereği yapılan eksik ödemenin tamamlanması için 27/02/2018 tarihinde davalı sigorta şirketine yeniden başvuru yapıldığını ancak davalı şirketin bu taleplerine cevap vermediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 13.804,89 TL sakatlık tazminatının işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsile karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili; dava konusu trafik kazası nedeniyle, davacıya müvekkilli olduğu şirket tarafından aktüerya hesabı doğrultusunda 18/10/2016 tarihinde 45.714,98 TL ödeme yapıldığını, böylece müvekkilinin yükümlüğünün son bulduğunu, aksinin kabulü halinde davacının işgücü kaybının tespiti için Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi’nden ya da üniversitelerin Adli Tıp Kürsüsünden tüm vücut fonksiyon kaybı oranını tespit eden “heyet raporu” alınması gerektiğini, davacının kazada müterafik kusurlu olduğunun açık olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacıda sürekli maluliyet bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Davacı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline davalı sigorta şirketinin %10 maluliyet raporuna istinaden ödeme yaptığını, daha sonra zararlarının daha fazla olduğunu anlamaları üzerine eldeki davayı açtıklarını, müvekkiline maluliyet oranı vermeyen rapora taraflarınca itiraz edilmesine, yine davalı tarafça maluliyet raporunun ATK’dan alınması talep edilmesine rağmen mahkemece iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edildiğini ileri sürerek kararın kaldırılması ve talepler gibi karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava, trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik zararının tazmini istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir cihet bulunmadığından inceleme ve müzakereler HMK’nın 353 ve 355.maddeleri uyarınca istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Davacının geçici ve sürekli iş göremezlik oranının tespiti için Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliğince tanzim edilen … tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporunda davacının özür oranının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre %0 (Yüzde Sıfır) olduğunun bildirildiği görülmüştür. Alınan bu raporu uyap üzerinden tebliğ alan davacı vekili … tarihli celsede “maluliyet raporunu kabul etmediklerini” beyan etmiş, somut bir itirazda bulunmamıştır. Aynı celse mahkeme davacı itirazını “alınan raporun denetime elverişli olduğu” gerekçesiyle reddetmiştir. Her ne kadar davacı vekili davalının dava öncesi yaptığı ödemeye dayanak %10’luk maluliyet oranı ile hükme esas alınan … tarihli raporu arasında çelişki doğduğundan söz etse de, bu iddiası doğru değildir. Zira davalı sigorta şirket dava öncesindeki ödemesini tahmini bir maluliyet oranı üzerinden yapmış olup, %10’luk oran herhangi bir tıbbi tespit veya rapora dayanmamaktadır. Davacının soyut itirazları karşısında 31/05/2019 tarihli heyet raporuna itibar edilmemesi için geçerli bir neden yoktur. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına,
3-Artan gider avansının yatırana iadesine, yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına,
4-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 29/12/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.

….