Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/541 E. 2021/2235 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2019
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/01/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 20/08/2016 tarihinde saat 22:00 sıralarında davalı … iradesindeki … plaka sayılı aracın plakası bilinmeyen beyaz renkli araca çarpmamak için durması üzerine arkasından sevk ve idare olunan … plaka sayılı araç ile seyir halinde olan davalı …’ın davalı …’ a çarpmamak için durduğunu, ancak arkasından gelen … plakalı kamyonet ile seyir halinde olan davalı …’ın durmayarak …’ a çarpması, …’a …’a çarpması ve …’ın ise plakası bilinmeyen araca çarpması ile davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile …’ın kamyonetine arkadan çarpması sonucu zincirleme trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin yaralandığını, hastane ve eczane masraflarının olduğunu, taksi masrafı bulunduğunu, motorsiklette hasar meydana geldiğini, müvekkilinin yüzünde sabit iz olduğunu belirterek 5.000,00 TL maddi tazminatın, 100.000,00 TL manevi tazminatın tüm davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı ve ihbar olunanlar ve vekilleri özetle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davacının yaralanmasında davalıların kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; birden fazla aracın karıştığı dava konusu kazada tek asli kusurun müvekkilinde olmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin önündeki … marka araç aniden durunca duramadığını ve arkadan çarpmak zorunda kaldığını, mahkemenin kusur durumunu kendisinin takdir etmesi gerektiğini, müvekkilinin yüz bölgesinden ağır yaralanmış olmasının da değerlendirilmediğini, en önde bulunan ve plakası tespit edilmeyen araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı yönündeki tespite itiraz ettiklerini, ayrıca alınan 27/12/2018 tarihli ATK raporunda müvekkilinin yüzündeki sabit izin dikkate alınmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.
Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Ceza mahkemesince aldırılan 06/04/2018 tarihli Ankara ATK raporunda; 20/08/2016 günü saat 22:00 sıralarında davalı …’ ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken plakası belirlenemeyen … marka araca çarpmamak için aniden durması ile arkasında seyir halinde olan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracını durdurduğu, arkasından gelmekte olan davalı … idaresindeki … plakalı aracının ön kısmı ile önündeki … plakalı araca çarpması neticesinde bunun üzerine en arkadan gelen davacı yönetimindeki … plakalı motosikletin de … plakalı araca çarptığı kazada, davacıya ait … plaka sayılı aracın önündeki araca çarpmasında önde giden aracın durma veya yavaşlama ihtimalinin olması nedeniyle takip mesafesini koruması gerekirken bu kurala aykırı hareket ettiği için %100 kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirildiği, yerel mahkeme tarafından aldırılan 17/07/2019 tarihli raporda aynı yönde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Trafik kuralları içerisinde belirlenen takip mesafesi kuralının amacı, önde seyreden aracın herhangi bir nedenle aniden durmak zorunda kalması halinde öndeki araca çarpılmaması yönünde trafik güvenliğinin sağlanmasıdır. Sürücü takip mesafesini korumalı ve bu sayede önündeki aracın aniden durması halinde kendisi de güvenli durabilmelidir. Bu tip zincirleme trafik kazalarında her zarara yol açan eylem yönünden kusur durumu ayrı belirlenir. Şöyle ki, davalı … kendisinin takip mesafesini korumamak suretiyle davalı … aracına çarpması ve bu aracın da savrularak …’ın aracına çarpması eyleminde, … ve …’ın mevcut zararları yönünden davalı … kusurludur. Ancak davalı …’a , kendisi duramayarak çarpan davacının zararları yönünde kusur atfedilemez. Kendi gördüğü zarar yönünden davacı asli ve tam kusurludur. Kusur durumunun tespitinde olayın oluş şekli ve trafik mevzuatına aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkeme kararı usul ve yasaya uygundur. Davacının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekir. (Her ne kadar davacı vekili tüm dilekçelerinde maddi tazminat talebini destekten yoksun kalma tazminatı olarak belirtse de, bu alacak kaleminin cismani zarardan kaynaklı olduğu ve sehven bu şekilde yazıldığının açıkça dosya kapsamından anlaşıldığı ve davalıların kazada kusurlarının bulunmaması nedeniyle talebi açıklattırmanın dosyaya yenilik getirmeyeceği gerekçesiyle dosyada kaldırma kararı verilmemiştir.)
H Ü K Ü M ; Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 54,40 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 4,90TL harcın daacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Artan gider avansının yatırana iadesine, yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 29/12/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ilgili Yargıtay dairesinde temyiz yolu açık olarak oy birliği ile karar verildi.