Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/385 E. 2021/2232 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/01/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
16/07/2016 günü saat 12:30 sıralarında davacının maliki olduğu, sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile sokak üzerinden gelerek … Caddesi yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşağa geldiği esnada aracının ön kısmıyla, seyir istikametine göre sol tarafından gelerek kavşak mahalline giriş yapan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sağ yan-arka kısmına çarpması neticesi dava konusu … plaka sayılı araçta maddi hasarın oluştuğu trafik kazası meydana gelmiştir.
Davacı vekili; yukarıda anlatılan kazaya ilgili taraflar arasında kaza tespit tutanağı tutulduğunu, karşı yan sürücüsünün kusurun kendinde olduğunu beyan ve imza ettiğini, karşı aracın … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketine 09/03/2017 tarihinde değer kaybı talebi için başvuruda bulunulduğunu ancak davalı sigorta şirketince yasal süresi içerisinde herhangi bir ödemede bulunulmadığını, müvekkilinin aracının tamir süreci-parça bekleme ayrıntılı ve detaylı işçilik çalışması vs.nedenlerle 20 gün boyunca kullanamadığını ileri sürerek 300,00 TL değer kaybının tüm davalılardan müşterek ve müteselsil olarak, 100,00 TL araç mahrumiyet bedelinin ise davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber tahsilini talep etmiştir.
Davalı … ; davaya konu kazada kendisinin tam kusurlu olmadığını, asli kusurun davacıda olduğunu, davacının etkili fren tedbirine başvurmadığını, davacının ehliyetinin olmamasının kazanın oluşumunda etkili olduğunu, aracın tamir süresinin çok uzun tutulduğunu, gerçekleşen hasar miktarı gözönüne alındığında aracın 4-5 gün içinde tamir edilebileceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … ; davalı …’la benzer beyanlarda bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili; müvekkilli olduğu sigorta şirketi nezdinde … adına kayıtlı … plakalı araç için zorunlu trafik sigortası poliçesi bulunduğunu, müvekkilli olduğu şirketin sorumlu olduğu hallerde sigortalının kusuru oranında ve teminat limiti dahilinde sorumlu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, kusur oranına göre hesaplanan 2.400,00 TL değer kaybının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu miktara davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 16.07.2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, taleple bağlı kalınarak 720,00 TL araç mahrumiyet bedelinin davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 16.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; alınan hiç bir raporda davacıya kusur atfedilmemesine rağmen, müvekkiline kusur atfeden tek rapor olan ATK raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu, hükme esas alınan ATK raporunun zarar miktarı yönünden de gerekçesiz ve yetersiz olduğunu, raporda hiçbir hesaplamaya yer verilmediğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı sigorta şirketi vekilinin süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; mahkemece verilen kararın usul ve mevzuata aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan değer kaybı ödemesinin dikkate alınmadığını ileri sürerek kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava, trafik kazası sebebiyle araç değer kaybı ve araç mahrumiyet zararı istemine ilişkindir.
Buna göre;
1-Öncelikle davalı sigorta şirketi aleyhine 2.400,00TL tazminatın hüküm altına alındığı ve bu miktarın karar tarihi olan 2019 yılı istinaf kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmaklai anılan davalının istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekir.
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine göre ise;
a-Mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırıldığı, makine mühendisi bilirkişi … tarafından tanzim edilen 02/04/2018 tarihli raporda özetle; meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsü …’ın tam kusurlu (% 100) olduğu, … plakalı araçta meydana gelen kazadan kaynaklı 2.750,00 TL değer kaybı meydana geldiği, araç mahrumiyet değerinin ise 2.600,00 TL olduğunun bildirildiği, taraf vekillerinin itirazı üzerine, bilirkişiden ek rapor aldırıldığı, 13/07/2018 tarihli ek raporda bilirkişinin kök raporla aynı kanaatlerini tekrarladığı, bu sefer itirazlar karşılanmak üzere makine mühendisi bilirkişi …’dan 20/01/2018 tarihli raporun alındığı, raporda özetle; … plakalı otomobilde 720,00 TL işgücü kaybı olduğunu, değer kaybı kriterlerine göre 7.316,00 TL değer kaybı, serbest piyasa rayiçlerine göre 7.000,00 TL değer kaybı olduğunun bildirildiği, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğundan dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek rapor aldırıldığı, 21/05/2019 tarihli adli tıp raporunda özetle; meydana gelen trafik kazasında sürücü …’in %40 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın %60 oranında kusurlu olduğu, araçta 4.000TL değer kaybı, 1.300TL araç mahrumiyet zararı olduğunun bildirildiği, yerel mahkeme tarafından ATK raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu, ancak araç mahrumiyet zararı talebiyle ilgili olarak taleple bağlı kalınarak hüküm tesis edildiği görülmüştür.
b-Açıklanan tüm bu sebepler, dosya içeriği, tarafların dayandığı ve davanın niteliği gereğince toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ATK raporundaki kusur belirlemesinin olayın oluşu ve trafik mevzuatına uygun düşmesine, davacının dava öncesi 2.923,00TL değer kaybı ödemesi de alması kusur oranlarıyla birlikte gözetildiğinde hüküm altına alınan 2.400,00TL değer kaybının dosya kapsamına uygun düşmesine göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygundur. Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı sigorta şirketinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 44,40 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 14,90 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
4-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 44,40 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 14,90 TL’nin bu davalıdan alınarak Hazineye verilmesine,
5-Artan gider avansının yatırana iadesine, yapılan masrafın üzerinde bırakılmasına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 29/12/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.