Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/250 E. 2021/1914 K. 19.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ:19/11/2021

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/05/2017 tarihinde, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki, dava dışı … adına kayıtlı, … plakalı araç ile davalı …’in sevk ve idaresindeki, davalı Bakanlık (Antalya İl Emniyet Müdürlüğü) adına kayıtlı, diğer davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı resmi araçla çarpışması sonucunda meydana gelen trafik kazasında, … plakalı aracın sağ ön koltuğunda yolcu olarak bulunan davacıların murisi (… ve … oğlu, … ve …’in kardeşi) …’un vefat ettiğini, olayla ilgili olarak kazaya ilişkin olarak Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyasında ceza davası açıldığını ve halen derdest olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, desteklerini kaybeden müvekkiller … ve … için ayrı ayrı 5.000,00.-TL olmak olmak üzere toplam 10.000,00.-TL maddi tazminatın kaza tarihinden (sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti ve dava tarihinden) itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkillere verilmesine, ayrıca oğullarını kaybeden müvekkiller … ve … için ayrı ayrı 60.000,00.-TL ve kardeşlerini kaybeden müvekkiller … ile … için de ayrı ayrı 40.000,00.-TL olmak üzere toplam 200.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte sadece davalılar … ile T.C. İçişleri Bakanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile birlikte müvekkillere verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı T.C. İçişleri Bakanlığı vekili cevabında; Kaza nedeniyle ölenin, davacılara düzenli bir desteğinin bulunduğunun ispatlanması gerektiğini, ölenin desteğinin bulunmaması halinde destenten yoksun kalma tazminatının istenemeyeceğini, kazada tam kusurlu … plakalı araç sürücüsü ve bu aracın maliki …’in tazminattan sorumlu olduklarını, kusurları olmadığından manevi tazminat talebinin de reddi gerektiğini, istenilen miktarın fahiş olduğunu ve haksız zenginleşmeye yönelik olduğunu, belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevabında; Davacıların maddi zararlarını karşıladıklarını, müvekkili şirket tarafından 06/11/2017 tarihinde 42.806,38.-TL ödeme yaptıklarını ve ibra edildiklerini, ibranamede davadan feragat ettiklerini belirttiklerinden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince “ 1-Davacıların Maddi Tazminat talepleri yönünden,
Maddi tazminat taleplerinin davalı sigorta şirketince karşılandığı beyan edildiğinden konusuz kalan bu talep yönünden KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2-Davacıların Manevi Tazminat talepleri yönünden,
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davacılar … ve … için ayrı ayrı 15.000,00.-TL ve … ile … için de ayrı ayrı 5.000,00.-TL olmak üzere toplam 40.000TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/05/2017 tarihinden itibaren isleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile T.C. İçişleri Bakanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen tahsili ile birlikte DAVACILARA VERİLMESİNE.“karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili, İç İşleri bakanlığı ve davalı … vekili vekilince istinaf itirazında bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu ayrıca vekalet ücretinin 4750 TL olarak düzeltilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı İçişleri Bakanlığı istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’in kusursuz olduğunu bu nedenle davanın reddi gerekeceğini, ceza mahkemesi kararının bekletici mesele yapılmadığını, ayrıca davalı idareden harç alındığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle: davalının kusursuz olduğunu, diğer sürücünü kusurlu olduğunu, manevi tazminatın gerekçesinin olmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasının talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava Trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat yönünden ödeme yapıldığından karar verilmesine yer olmadığına manevi tazminat yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacılar, İçişleri, … vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
27.05.2017 günü saat 23.03 sıralarında Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … resmi plakalı kamyonet ile Gazi Bulvarı’nı takiben Yeni Hal Kavşağı istikametine seyirle olay yerine gelip, seyir halinde bulunduğu orta şeritten sol şeride geçtikten kısa bir süre sonra, sol şerit üzerinde dörtlü ikaz ışıkları yanar vaziyette geri manevra ile gelmekte iken son anda duruşa geçen dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sağ arka kısımlarına, kendi aracının sol ön kısımları ile çarpması sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan … ‘ un ölümüne konu trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır.
Trafik kaza tunağında davalı sürücü … ’in tali kusurlu, dava dışı sürücü …’ın asli kusurlu olduğu saptanmıştır.
17/01/2019 tarihli Trafik İhtisas Dairesince aldırılan kusur raporunda ; Davalı sürücü …, idaresindeki kamyonet ile hızını mahal şartlarına göre ayarlaması, görüş alanını etkin bir şekilde kontrol altında bulundurup ön ilerisinde dörtlü ikaz ışıkları yanık vaziyette olan otomobili zamanında fark ederek etkin fren ile uygun direksiyon tedbirine başvurması gerekirken bu hususa riayet etmeksizin seyrederek otomobil ile çarpıştıkları anlaşılmış olup, meydana gelen olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile kusurlu bulunduğu, Sürücü …, idaresindeki otomobil ile olay mahalli bölünmüş yolda sol şerit üzerinde ters istikamette tehlike arz eder şekilde geri manevra yaptığı ve son anda aracını durdurmuş ise de arkasından gelen aracın önlem almasını zorlaştırarak bu araçla çarpıştıkları anlaşılmış olup, meydana gelen olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile kusurlu bulunduğu, Müteveffa yolcu …, otomobil içerisinde yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen ve kendi ölümü ile neticelenen olayda; atfı kabil kusuru bulunmadığı tespit edilmiş, davalı sürücünün %50 kusurlu olduğu saptanmıştır.
Rapora itiraz edildiğinden İstanbul Teknik Üniversitesinden aldırılan 01/07/2019 tarihli raporda davalı …’in dava dışı diğer araç sürücü ile gece şartlarında yolun icap ve şartlarına uygun süratle seyretmesi, dikkatli olması halinde dörtlüleri yanan aracı farkedebilceği, üç şeritli yolda diğer şeride geçmesi mümkün ilen tedbir almada geciktiğinden diğer sürücü ile eşit kusurlu olduğu görülmüştür.
Tarafların İstinaf itirazları incelendiğinde; davalı sürücü …’in kazada kusurlu olduğu bu nedenle hem davaıl sürücünün hem de işleten sıfatı ile İçişleri bakanlığının sorumluluğunun saptandığı,
Antalya 6. Agır Ceza Mahkesinin … Esas …karar tarihli karada davalı sürücüye mahkumiyet kararı verildiği, ancak kararın istinaftan kısmi olarak kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderildiği görülmüştür.
Tarafların istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Gerekçe ve sonuç hükmün en temel unsurları olup, gerekçe doyurucu, ikna edici ve hüküm sonucu ile uyumlu olmadır. 297/1-c maddesindeki unsurları içermeyen bir gerekçe gerçek bir gerekçe olmayıp görünürde gerekçedir. Tutanak ve dilekçelere yansıyan beyanların, alınan raporların ve toplanan delillerin gerekçeli kararda gösterilmesi yeterli olmayıp 297/1-c maddede belirtilen şekilde delillerin değerlendirilmesi, toplanan delillere uygun bir biçimde ulaşılan sonuçların gösterilmesi ve çelişen delillerden hangisine hangi nedenlerden üstünlük tanındığının açıklanması, ispat kurallarına uygun değerlendirme yapıldığının gösterilmesi gerekir. ( Gözütok Zeki, Hüküm Kurma Esasları ve Gerekçe sf.54 )
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27.maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Somut olayda mahkemece davacıların manevi tazminat talebi yönünden kararda yukarıda anlatılan kurallar ışığında bir gerekçe bulunmadığından kararın bu yönden hatalı olduğu görülmüştür. Yine davalı idare 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/1-j hükmüne göre harçtan muaf olduğu halde aleyhinde harca hükmedilmesi doğru değildir. Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde kararın kaldırılması gerektiği anlaşılmış, davacılar vekilinin vekalet ücreti hakkındaki istinaf itirazı yönünden karar kaldırıldığından dolayı şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair istinaf itirazlarının ise şimdilik incelenmesine olmadığına karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4,6 maddesi uyarınca taraf vekillerinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davacılar vekili, davalı İçişleri Bakanlığı ve davalı …vekilinin istinaf başvurularının kısmen KABULÜNE,
2-Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı, 20/11/2019 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-4,6 madde ve bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA, Davacılar vekilinin vekalet ücreti hakkındaki istinaf itirazı yönünden karar kaldırıldığından şu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, Tarafların sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı 44,40 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davalı …’in peşin yatırdığı 683,10 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı İçişleri Bakanlığı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-İİK’nun 36/5 maddesi gereğince davalı İçişleri Bakanlığı tarafından Antalya Genel İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına icranın geri bırakılması kararı için yatırılan teminatın iadesine,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 19/11/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.