Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/240 E. 2021/2044 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/10/2019
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davalı …Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sürücüsü olduğu … plaka sayılı motosiklet ile davalı …’in sürücüsü olduğu … plaka sayılı motosiklet arasında meydana gelen trafik kazası sonucu davacı müvekkilinin yaralandığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve ıslahla artırılmış haliyle 305.000,00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen, 10.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı …’den, 23/01/2014 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı …Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi sorumluluğunun poliçe limiti ve işletenin kusuru ile sınırlı olduğu, maluliyet ve kusur durumunun Adli Tıp Kurumunca belirlenmesi gerektiği, geçici iş görmezlik zararından müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığı, müvekkili şirketin temerrütünün kaza tarihinde doğmadığı için müvekkilinden kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER :
Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosya örneği, davacının yaralanması ve tedavisine esas tıbbi evraklar, SGK kayıtları, maluliyet raporu, kusur raporu, tazminat bilirkişisi raporu, sosyal ve ekonomik araştırma tutanakları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğu, trafik kazası sonucu davacının %34 oranında maluliyeti oluşacak şekilde yaralandığı, tazminat bilirkişisi raporuna göre davacının zararının 585.469,10 TL olduğu, ancak davacı tarafın şimdilik maddi tazminatın 305.000,00 TL’lik kısmını talep ettiği, davalı … şirketinin bu zarardan 268.000,00 TL poliçe limitiyle sorumlu olduğu, davalı … şirketinin 05/03/2014 tarihinde temerrüte düştüğü gerekçesiyle; davacının maddi tazminat davasının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kabulü ile 305.000,00 TL maddi tazminatın davalı …’den 23/01/2014 kaza tarihinden itibaren, davalı … şirketinden 05/03/2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti olan 268.000,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının manevi tazminat davasının taleple bağlı kalınarak kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 23/01/2014 kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Engelli Sağlık Kurulu Raporu’na göre özürlülük oranının %8 olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan raporda davacının maluliyet oranın %34 olarak tespit edildiği, her iki rapor arasında ciddi çelişki olduğu, bu rapora karşı itirazlarının ilk derece mahkemesince giderilmediği, tazminat hesaplamasında davacının geliri yönünden bir araştırma yapılmadığı, davacının beyanı üzerine gelirinin tespit edildiği, kaza tarihi itibariyle SGK kayıtlarına göre çalışma kaydının bulunmadığı, davacının asgari ücretten fazla gelir kazandığını ispatlayamadığı, davacının eldeki davadan önce müvekkili şirkete başvurusunun bulunmadığı, bu nedenle temerrüt tarihinin ve faizin yanlış uygulandığı, davacının koruyucu giysi kullanmadığı için maluliyet durumunu ve zararı ağırlaştırdığı, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … istinaf yasa yoluna başvurmamıştır.
İSTİNAFA CEVAP :
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının istinaf talebinin sorumluluktan kaçmaya yönelik olduğu, ilk derece mahkemesince maluliyet raporunun usulünce alındığı, davacının tedavisinin uzun bir süre devam ettiği, davalı … şirketinin davadan önce kazadan haberdar olduğunu beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı yaralanmadan kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 54. maddesi gereğince maddi tazminat ve aynı kanunun 56/1 maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacı, sürücüsü olduğu motosiklet ile davalı …’in sürücüsü olduğu motosiklet arasında meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanmıştır. Davalı … şirketi karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır. Davacı bu yaralanmasından dolayı uğradığı maddi ve manevi zararının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı …Ş. vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava tam kabul edildiğinden, hüküm istinaf yasa yoluna başvurmayan davalı … yönünden kesinleşmiştir.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2015 gün ve … esas, … sayılı kararı ile davalı …’in davacıyı taksirle yaralaması suçundan TCK.’nun 89/1, 89/2-b, 62 ve 52. maddeleri gereğince 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu karar Yargıtay 12. Ceza Dairesinin temyiz incelemesinden geçerek 12/09/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar).
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu 04/04/2018 gün ve … karar sayılı raporunda fotoğrafçılık yapan davacının %34.0 oranında meslekten kazanma gücünü kaybedecek şekilde yaralandığı bildirilmiştir.
Hükme esas alınan tazminat bilirkişisi raporunda, fotoğrafçılık yapan davacının meslek odası tarafından bildirilen gelirine göre asgari ücretin 1,7847 katı oranında aylık gelirinin olduğu, bu gelire göre PMF-1931 Yaşam Tablosu gereğince davacının %34 olan maluliyetinden dolayı maddi zararının 585.469,10 TL olduğu mütalaa edilmiş, geçici iş görmezlik süresi yönünden bir tespit yapılmadığından, geçici işgörmezlik zararı ayrıca hesaplanmamış, sürekli işgörmezlik zararı ise kaza tarihinden başlamak üzere belirlenmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin son gelişen kararları doğrultusunda trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararlara ilişkin tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Yaşam Tablosu’nun kullanılması gerekmekte ise de, karara esas alınan raporda PMF-1931 Yaşam Tablosu kullanılması suretiyle yapılan hesap biçimi davalı lehine olduğu için usuli kazanılmış hak gözetildiğinde bu eksiklik eleştirilmekle yetinilmiştir.
1-Yerleşik Yargıtay içtihatları geçici iş görmezlik zararlarının bedeni zarar teminatı ile zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sayılmasından dolayı zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketleri geçici iş görmezlik zararlarından sorumludurlar.
2-Dava dilekçesi ile davacı çalışamadığı günler nedeniyle uğradığı gelir kaybı ve işgücü kaybından dolayı toplam 5.000,00 TL maddi tazminat talep etmiştir. Dava dilekçesindeki anlatımdan çıkan sonuca göre davacı trafik kazasına bağlı yaralanmasından dolayı iyileşme süreci boyunca geçici iş göremezlik zararını ve maluliyetinden dolayı sürekli iş göremezlik zararını istemektedir. Kural olarak zarara uğrayan iyileşme süresi boyunca tam malul kabul olunarak bu süre içerisindeki tam gelir kaybı, iyileşme süresinden sonra ise uğradığı maluliyet oranına göre zarar hesabı yapılmalıdır. Ancak ilk derece mahkemesince davacının iyileşme süresinin ne olduğu konusunda bir araştırma yapılmamış, maluliyet zararı ise olay tarihinden hesaplanmak suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Davacının geçici iş görmezlik tazminatı da isteği dikkate alındığında öncelikle dava dilekçesinde talep ettiği 5.000,00 TL tazminat miktarının ne kadarının geçici iş görmezlik zararı, ne kadarının sürekli iş görmezlik zararına ilişkin olduğu açıklattırılıp, davacının geçici iş görmezlik süresi ile bu süre içesinde uğradığı gelir kaybı belirlenerek, harcı yatırılan 305.000,00 TL maddi tazminat miktarını aşmayacak şekilde, belirlenen geçici iş görmezlik tazminatına ve bakiye kısım için ise sürekli iş görmezlik tazminatına hükmedilmesi gerekirken, geçici iş görmezlik tazminatı hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden, dava dilekçesinde yazılı 5.000,00 TL maddi tazminat miktarı içerisinde geçici iş görmezlik talebi yokmuş gibi, 305.000,00 TL (davalı … şirketi yönünden 268.000,00 TL) sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-Dava dilekçesi ile davacının fotoğrafçılık yaptığı iddia edilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre davacı kaza tarihinden önce inşaat kalfası ve posta (kargo) kuryeliği işinde çalışmıştır. Kazadan önce çalıştığı işyerinden 15/04/2013 tarihinde ayrılmıştır. O tarihten kaza tarihine kadar çalışma kaydı bulunmamaktadır. Davacı, dava açılmadan önce 28/07/2014 tarihinde kameraman olarak çalışmaya başlamıştır. 30/05/2017 tarihli sosyal ve ekonomik araştırma tutanağında davacının düğün kameramanı olduğu tespit edilmiştir. Davacı yine … isimli kişinin iş yerinde fotoğrafçı olarak çalıştığına dair bu kişiden alınan belgeyi dosyaya sunmuştur. Eldeki bu mevcut veriler itibariyle davacının olay tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde bir çalışma kaydı bulunmasa dahi, kazadan kısa bir süre sonra fotoğrafçılık ve kameramanlık üzerine çalıştığı anlaşılmakla, kaza tarihinde fotoğrafçı olduğunun kabulü ile bu meslek grubu üzerinden maluliyet raporu alınması ve tazminat hesabı yapılmasında dosya kapsamına aykırı bir yön görülmemiştir.
Antalya Fotoğrafçılar Kırtasiyeciler ve Kitapçılar Odası … tarihli yazısında; Antalya’da fotoğrafçılık mesleğini icra eden bir esnafın 2014 yılında alacağı ortalama aylık gelirin 1.550,00 TL olduğunu bildirmiş, tazminat bilirkişisi tarafından 1.550,00 TL. gelirin 2014 yılı asgari ücretin 1,7874 katı olduğunu belirledikten sonra, bilinen dönem için her yıl ülkemizde uygulanan asgari ücretin 1,7874 katı üzerinden, bilinmeyen dönem ve pasif dönem için rapor tarihi olan 2019 yılındaki asgari ücretin her yıl için %10 artırılması ve %10 iskonto yapılması suretiyle tazminat hesabı yapılması yoluna gidilmiştir.
Böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, davacının rapor tarihine kadar bilinen geliri ile rapor tarihinden sonra farazi gelirinin daha net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir.
Rapor tarihine kadar davacının geliri bilinebilir durumda bulunduğundan, 2015 yılı dahil 2019 yılına kadar farazi olarak asgari ücretin 1,7874 katı üzerinden tazminat hesabı yapılması doğru olmamıştır.
Bilinen dönem gelirinin doğru hesaplanabilmesi açısından; Antalya Fotoğrafçılar Kırtasiyeciler ve Kitapçılar Odası’na yeniden yazı yazılarak davacının odada kayıtlı olup olmadığı, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında fotoğrafçılık/düğün kameramanlığı yapan bir “işçinin” ortalama aylık gelirinin ne olduğunun sorulması, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan davacının gelir durumuna ait eksik kayıtlar dosyaya konulmalı, davacının 2014 yılından 2019 yılı dahil çalıştığı işyerlerinden ve bu arada davacı tarafından çalışmasına delil olarak sunulan … isimli işverenden 2019 yılına kadar aylık maaş bordrolarının istenilerek, davacının bilinen dönem olan 2019 rapor tarihine kadar her yıl belirlenen geliri üzerinden, 2019 yılından sonraki aktif dönem zararı da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar). Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu için, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indirimi dahil edilmeden belirlenen asgari ücret esas alınmalıdır. Pasif dönem maluliyet zararı rapor tarihinde geçerli olan asgari geçim indirimi dahil edilmeyen asgari ücretin 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle belirlenmelidir. Bu surette belirlenecek geçici işgöremezlik zararı ile bilinen aktif dönem, bilinmeyen aktif dönem ve pasif zararı toplanarak davacının sonuç zararına ulaşılmalıdır.
4-Dava dosyası içerisinde bulunan Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 15/08/2014 günlü raporunda davacının kas iskelet sistemindeki özürlülük oranı %8’dir. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 04/04/2018 gün ve … karar sayılı raporunda ise maluliyet oranı %34 olarak tespit edilmiştir. Davalı … şirketi vekili bu rapora karşı süresinde itirazda bulunmuştur.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 04/04/2018 gün ve … karar sayılı raporunda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti %34 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun tanziminde 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirleme yapıldığı görülmektedir. Oysa kaza tarihi itibariyle Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlükte olup, bu yönetmelik hükümlerine göre ve Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 15/08/2014 günlü raporu ile oluşacak çelişkinin giderilmesi yoluyla davacının maluliyet durumunun tespiti gerekirken, hem olay tarihine göre uygulanma imkanı bulunmayan yönetmelik hükümlerine göre, hem de dosyada mevcut raporlar arasında çelişki giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
5-Davalı … şirketi, davacının yaralandığı kazaya karışan karşı aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99/1 maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Sigorta şirketine yapılmış bir başvurunun bulunmadığı durumda ise, davanın açılmasıyla temerrüde düşen sigortacının dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulması gerekir.
Davacıya ait motosikletin tamiri için bırakıldığı servis tarafından yapılan ihbar üzerine motosiklet hasarı için hasar dosyası açılıp, hasar bedeli sigorta şirketi tarafından 05/03/2014 tarihinde ödenmiş ise de, davacının yaralanmasından dolayı davalı … şirketine usulünce yapılmış bir başvurunun varlığı tam olarak araştırılmamıştır. Bu nedenle davacı taraftan davalı … şirketine yaralanmadan dolayı tazminat başvurusunun tebliğine ilişkin belge ve delillerinin dosyaya ibrazı istenilerek sonucuna göre temerrüdün ve faizin başlangıç tarihinin belirlenmesi gerekirken, araç hasarından kaynaklanan tazminatın ödenme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin (maddi olayda olduğu gibi hüküm kurmaya elverişli tazminat raporu alınmadan) toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Hüküm kurmaya elverişli olmayan maluliyet ve tazminat bilirkişisi raporları dikkate alınmak suretiyle eksik inceleme ile karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Bu durumda yukarıda açıklandığı üzere, davacının talep ettiği geçici iş görmezlik tazminatı ile sürekli iş görmezlik tazminatı miktarı ayrı ayrı açıklattırılmalı, davacının gelir durumu kaza tarihinden sonraki yıllara göre usulünce araştırılmalı, davacının iyileşme süresi ile maluliyet durumu kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuat uyarınca belirlenmeli, davalı … şirketinin temerrüde düştüğü tarih konusunda tereddüt giderildikten sonra, tazminatın belirlenmesi için bilirkişiden ek rapor alınmalıdır.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı …Ş. vekilinin davacının gelir durumuna, maluliyet oranının belirlenmesine, temerrüt tarihine yönelen istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yeniden verilecek kararda davalı …Ş.’nin usuli kazanılmış haklarının gözetilmesine ve hakkındaki hüküm kesinleşen davalı … hakkında verilen kararla tahsilde tekerrür yaratmayacak şekilde hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı, 30/10/2019 tarihli kararının davalı …Ş. yönünden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-Davanın davalı …Ş. hakkında yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı …Ş. vekilinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-Yeniden verilecek kararda davalı …Ş.’nin usuli kazanılmış haklarının gözetilmesine ve hakkındaki hüküm kesinleşen davalı … hakkında verilen kararla tahsilde tekerrür yaratmayacak şekilde hüküm kurulmasına,
6-Davalı …Ş.’nin peşin yatırdığı 5.209,00 TL istinaf karar harcının isteği halinde iadesine, 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
7-İİK.’nun 36/5 maddesi gereğince davalı …Ş. tarafından Antalya 1. İcra Dairesinin … takip sayılı dosyasına icranın geri bırakılması kararı için yatırılan teminatın iadesine,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, harç ve teminat iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 09/12/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.