Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/196 E. 2021/1801 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2019
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 09/11/2021

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davacılar vekili ile davalılar … A.Ş. vekili ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in sürücüsü, davalı … A.Ş.’nin işleteni ve davalı …Ş.’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın yolun karşına geçmek isteyen yaya …’ya çarptığı, meydana gelen trafik kazası sonucu …’nın yaşamını yitirdiği, ölen …’nın davacı …’nın eşi, diğer davacıların babası olduğu, davalı … şirketi tarafından 64.555,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı, ancak bu ödemenin zararı karşılamadığından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … için 50.000,00 TL ve davacı … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … A.Ş.’nden 29/07/2016 olay tarihinden itibaren işleyecek faili birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı …Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkili olduğu, müvekkili sigorta tarafından davacı tarafa 30/11/2017 tarihinde toplam 64.554,00 TL ödemede bulunulduğu, bu ödeme ile davacıların maddi zararlarının karşılandığı, müvekkili şirketin sorumluluğunun işletenin kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasının meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusuru bulunmadığı, davacıların maddi zararlarının davalı … şirketi tarafından karşılandığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacıların yakını olan yayanın yola bir anda çıktığı, araç sürücüsü müvekkilinin bir kusuru bulunmadığı, davacıların maddi zararlarının davalı … şirketi tarafından karşılandığı, talep edilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosya örneği, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının … tarihli kusur raporu, tazminat bilirkişi raporu, nüfus kayıtları, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda özetle; ölümle sonuçlanan trafik kazasının meydana gelmesinde davacıların yakını olan yayanın %80, davalı sürücünün ise %20 oranında kusurlu oldukları, tazminat bilirkişi raporuna göre davalı … şirketi tarafından davacılara ödenen 64.554,00 TL tazminatın davacıların maddi zararlarını karşıladığı gerekçesiyle davacıların açtığı maddi tazminat davasının reddine, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL ve davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … A.Ş.’nden 29/07/2016 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faili birlikte tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur dağılımın hatalı olduğu, kaza mahallindeki fiili uygulamaya göre davalı araç sürücünün tam kusurlu olduğu, tazminat bilirkişi raporunda hesap yönteminin doğru olmadığı, davacı çocukların destek zararlarının 25 yaşlarına kadar yapılması gerektiği, zira bu davacıların anneleri ile ölen babalarının yükseköğretim mezunu olması sebebiyle davacı çocukların da yüksekeğitim görme olasılığının fazla olduğu, maddi tazminat hesabı yapılırken olay tarihi ile sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih arasındaki sürede işleyen faizin destek zararına eklenmesi gerektiği, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu, reddedilen 1.000,00 TL maddi tazminat için nispi orana göre vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken davalılar yararına 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin yargıya erişimi engellediğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince araç sürücünün tali kusurlu olduğuna dair kabulün yerinde olmadığı, tam kusurun ölene ait olduğu, müvekkili şirketin tüm personeline iş sağlığı ve güvenliği konusunda her türlü eğitimi verdiği, müvekkili şirketin bir kusurunun bulunmadığı, sorumluluğun sürücüde olduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğu, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, reddedilen maddi ve manevi tazminatlar için davalılar lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığı, ilk derece mahkemesince belirlenen kusur oranını kabul etmedikleri, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fazla olduğu, reddedilen maddi ve manevi tazminatlar için davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

G E R E K Ç E

Uyuşmazlık, trafik kazasına bağlı ölümden kaynaklanan haksız fiil nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalanların aynı kanunun 53/3 maddesi gereğince maddi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. Yine aynı kanunun 56/2 maddesi gereğince ölüm halinde ölenin yakınları da manevi tazminat isteyebilirler. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91, 97 ve 99. maddeleri gereği trafik kazasına ve zarara sebebiyet veren motorlu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, yasa ve genel sigorta şartları kapsamına dahil maddi zararlardan işletenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Davacı …’nın eşi, davacılar … ve …’nın babaları …, davalı …’in sürücü olduğu aracın çarpması sonucu yaralanmış ve tedavi gördüğü hastanede bu trafik kazasına bağlı olarak vefat etmiştir. Davalı … A.Ş. kazaya karışan aracın işleteni, davalı …Ş. ise aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır. Davacılar bu ölümden dolayı destekten yoksun kalma zararları ile manevi zararlarının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacıların maddi zararlarının davalı … şirketi tarafından davadan önce yapılan ödeme ile karşılandığı, bakiye zararlarının bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili, davalı … A.Ş. vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/01/2018 gün ve … esas, … sayılı kararı ile davalı …’in, davacıların yakını olan …’nın taksirli ölümüne sebebiyet vermesi suçundan TCK.’nun 85/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 esas, 2008/536 karar). Ancak, maddi olgunun belirlenmesi bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 231 inci maddesi) kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olmadığının kabulü gerekir. Ceza mahkemesince davalının eylemi nedeniyle verilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinden, ceza mahkemesinin maddi olayı kabulü hukuk hakimini bağlamayacaktır.
6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-Dava dilekçesiyle 1.000,00 TL maddi tazminat talep edilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Davacıların maddi tazminat taleplerinin tümden reddine karar verilmiş ve ilk derece mahkemesince kendilerini vekille temsil ettiren davalılar yararına 1.000,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT.’nin 13/2 maddesi gereğince hükmedilecek vekalet ücretinin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği kuralı dikkate alındığında, davalılar yararına 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinde Tarifeye aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Öte yandan aynı Tarifenin 3/2 maddesine göre, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğinden, somut olayda maddi ve manevi tazminat davalarında her bir davalı için ret sebebi aynı olduğundan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi Tarifeye uygun düşmüştür.
Bu nedenlerle davacı vekilleri ile davalılar vekillerinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2-İlk derece mahkemesince hükme esas alınan tazminat bilirkişisi raporunda; TRH-2010 yaşam tablosuna göre devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü kullanılmak suretiyle tazminatın belirlenmesi yoluna gidilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin son kararları itibariyle (Yargıtay 4. HD. 23/06/2021 gün ve 2020/2895 esas, 2021/3586 karar);
“Gerçek zarar miktarı; hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.”
Buna göre Yargıtay tarafından da benimsendiği üzere davacıların ölen yakınlarının ve kendilerinin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi yerindedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; maluliyet tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; öncelikle davalı … şirketinden toplam 64.554,00 TL destek zararı ödemesinin hangi davacı için kaç lira ödeme yapıldığının ayrıntısı sorulup, davacılara ödenen destek zararları tam olarak belirlenerek, davacılar ve ölen destek ile dava dışı zarar görenler için TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması; ayrıca ölen …’nın dava dışı annesi … ile babası …’ya davalı … şirketi tarafından destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği tespit olunmakla, desteğin gelirinden dava dışı anne ve babaya da pay ayrılması, sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı tarihteki koşul ve veriler itibariyle ödeme tarihi itibariyle davacıların destek zararlarının hesaplanması, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme destek zararını karşılamıyor ise bu kez alınacak rapor tarihi itibariyle hesaplama yapılarak sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın güncellenmiş değerinin tazminattan mahsubu suretiyle tazminat bilirkişisinden ek rapor alınması gereklidir.
Ölen desteğin hayatta olan anne ve babasına pay ayrılmadan yapılan tazminat hesabı doğru sonuca ulaşılmasını engeller mahiyettedir.
Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Deliller toplanmış olmasına rağmen delilleri değerlendiren bir karar verilmemiş olması (örneğin sadece zamanaşımı yönünden karar verilmesi), delillerin kısmen eksik toplanması ve bu kısmının değerlendirilmemesi, hükmün esasını etkileyen en önemli delilin (maddi olayda olduğu gibi hüküm kurmaya elverişli tazminat raporu alınmadan) toplanmaması madde kapsamında değerlendirilmelidir. Karşılaştırılmalı hukukta bu konu örneğin İsviçre’de “…önemli vakıaların tamamlanması gerekiyorsa…”, Alman Hukukunda ise “…eksiklik nedeniyle kapsamlı ya da çok emek harcayarak delil toplanması gerekiyorsa…” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Hüküm kurmaya elverişli olmayan tazminat bilirkişisi raporları dikkate alınmak suretiyle eksik inceleme ile karar verilmesi hem yukarıda gösterilen düzenlemelere, hem de 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde yer verilen Hukuki Dinlenilme, Anayasanın 36. ve AİHS’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan Adil Yargılanma Haklarına aykırılık teşkil eder. 6100 Sayılı HMK’nun 30. maddesinde belirtilen Usul Ekonomisi İlkesi gözetilerek veya üstü kapalı buna dayanılarak Adil Yargılanma ve Hukuki Dinlenilme Hakkı bertaraf edilemez.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin vekalet ücretlerine yönelen yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca esastan reddine, davacılar vekilinin tazminat hesabına yönelen istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin vekalet ücretlerine yönelen yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin tazminat hesabına yönelen istinaf isteminin KABULÜNE,
3-Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı, 15/11/2019 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1 fıkra (a-6) bendi gereğince ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
4-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin diğer istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
6-Davacıların peşin yatırdıkları 44,40 TL istinaf karar harcının talepleri halinde iadesine, yatırdıkları 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
7-Davalı … A.Ş.’nin peşin yatırdığı 597,71 TL istinaf karar harcının talebi halinde iadesine, yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
8-Davalı …’in yatırdığı 597,71 TL istinaf karar harcının talebi halinde iadesine, yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydına,
9-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 08/11/2021 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.