Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1894 E. 2022/2107 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

Davacılar vekili; 03/04/2007 tarihinde müvekkillerinin oğlu …’ın … plaka nolu motosikletle arkasında kardeşi … ile birlikte seyir halindeyken, … isimli şahsın sevk ve idaresindeki … plaka nolu araçla çarpıştığını, bu kazada … ve …’ın hayatını kaybettiğini, …’ın kullandığı motosikletin olay tarihinde davalı … şirketine sigortalı olduğunu belirterek, müvekkilleri için ıslah sonucu toplamda 88.000,00 tazminatın davalıdan tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili; … plakalı aracın olay tarihi itibari ile müvekkili sigortalı şirketince sigortalı olduğunu, trafik sigortacısı işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması karşısında davalı müvekkilinin de sorumluluğunun bulunamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı … için 44.000,00 TL, davacı … için 44.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Davalı … vekili müddeti içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özce;
1-Davacıların murisinin ehliyetsiz olduğunu, müvekkilinin davacılara rücu hakkı bulunduğundan, alacaklı ve borçlu sıfatı birleşen davacıların dava açma ve tazminat talep etmek hakları olmadığını, mahkemenin rücu sebeplerini araştırması gerektiğini, İşleten ve dolayısıyla müvekkili olduğu sigorta şirketinin, sürücünün kendi kusuruyla ölümünen doğan tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, HGK’nın da bu yönde kararları mevcut olduğunu,
2-Davacılar murisi …’ın kendi kusuruyla gerçekleşen kazada vefat ettiğinden ortada bir suç bulunmayıp uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasının da mümkün olmadığını, zaman aşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek yerel mahkemece verilen hükmün kaldırılarak, itirazları gereği davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik Kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. Maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacıların mirasçı sıfatından bağımsız olarak destekten yoksun kalan 3. kişi sıfatıyla dava açmış olmalarına, kaza ve poliçe tarihinde henüz yeni genel şartlar yürürlükte olmayıp o tarihte gerçekleşen kazalara yönelik olarak sürücünün kusurunun desteğinden yoksun kalan üçüncü kişilere yansıtılamayacağına ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararlarına, davalının rücuya ilişkin iddialarının bu davada dinlenemeyecek olmasına, yine zamanaşımı yönünden tek taraflı kazalarda faille filin birleşmesi halinde bir ayrım yapmayan Daire kararlarına göre olayda ceza zamanaşımı süresi uygulanacak olup dava ve ıslah tarihine bu sürenin henüz dolmamış olmasına göre, mahkeme kararı usul ve yasaya uygundur. Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; bakiye 4.508,28 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, başvuru giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasına; kullanılmayan avansların ilgililerine iadesine; avans iadesi, tebligat, kesinleştirme ve benzeri işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 29/12/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi.