Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1788 E. 2022/1843 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 28/11/2022

Dairemizin yukarıda esas numarasında kayıtlı bulunan davanın Türk Milleti adına yapılıp bitirilen istinaf incelemesi sonunda gereği görüşülüp düşünüldü;
G E R E K Ç E
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin maliki olduğu …. plakalı araca kendi şeridinde seyir halindeyken maliki ve sürücüsü davalı …., trafik sigortacısı davalı sigorta şirketi olan …. plakalı aracın arkadan çarptığını, davalının olayda tam kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine 19/09/2018 tarihinde değer kaybı talebi için başvuruda bulunulduğunu ancak davalı sigorta şirketince yasal süresi içerisinde herhangi bir ödemede bulunulmadığını, müvekkilinin aracını tamir süreci-parça bekleme gibi nedenlerle uzun süre kullanamadığını ileri sürerek, meydana gelen kaza nedeniyle şimdilik araçta oluşan 2.200,00 TL değer kaybının tüm davalılardan, 100,00 TL araç mahrumiyet bedelinin ise davalı …. dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber tahsilini talep ettiği, değer kaybı istemini ıslah yoluyla artırdığı görülmüştür.
Davalı …. Sigorta A.Ş. vekili; davacının belirsiz alacak davası açmada hukuki yararı bulunmadığını, davacının müvekkili şirkete müracaatı üzerine değer kaybının oluşmadığının tespit edildiği ve başvurusunun reddi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddialarını kabul etmediklerini, kusur oranlarının tespit edilebilmesi için konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmasını ve davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
Davalı …. ; dava konusu kazada herhangi bir değer kaybının söz konusu olmayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 7.367,00 TL değer kaybı alacağının – davalı sigorta şirketi yönünden poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere dava tarihinden, davalı …. yönünden 23/07/2018 kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte- davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, araç mahrumiyet bedeli talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Davalı …. Anonim Şirketi vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özce,
1-Hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, uygulanan katsayıların fahiş ve raporun denetime elverişsiz olduğunu,
2-Mahkemece kusur konusunda gerçek bir araştırma yapılmadığını,
3-Davacının muaccel bir alacağı olmadığından, faiz taleplerinin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ıslahla artırılan kısma da ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini
4-Huzurdaki davanın açılmasına müvekkili şirket sebebiyet vermediğinden, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Talep, trafik kazası nedeniyle araçta oluşan değer kaybı ve mahrumiyet bedeli istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemece Yargıtay tarafından kabul edilen serbest piyasa koşullarına göre yapılan değer kaybı hesabına hükmedilmesine, davalının arkadan çarpmayla tam kusurlu olmasına, davalı sigorta şirketi yönünden tüm tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve davalı tarafın haksız çıkması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalıdan alınması gereken 503,24 TL istinaf ilam harcından başvuru sırasında peşin ödenen 125,81 TL harcın mahsubuna, bakiye 377,43 TL’nin müstenif davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, başvuru giderlerinin sarf eden taraf üzerinde bırakılmasına; kullanılmayan avansların ilgililerine iadesine; avans iadesi, tebligat, kesinleştirme ve benzeri işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 28/11/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi.