Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1766 E. 2022/1751 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 17/11/2022

Sürücü … yönetimindeki … plakalı otomobili ile Kadınhanı-Ilgın yolu üzerinde, Kadınhanı istikametinden Ilgın istikametine doğru sağ şeritte seyretmekteyken, kaza mahalli olan 12. km’ye geldiğinde önünde seyreden sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen tırı geçmek istemiş, sol şeride geçerken, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen tırın sol şeride geçerek davacının seyir şeridini kapatmış, önünü kapatan plakası tespit edilemeyen tıra çarpmamak için sağa doğru manevra yapan davacı aracının direksiyon hakimiyetini kayberek, seyir yönüne göre yolun sağından yoldan çıkarak yaralanmış ve bu suretle dava konusu kaza meydana gelmiştir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde öztele; müvekkilinin yukarıda anlatılan kaza nedeniyle malul kaldığını, bu nedenle davalı şirkete 27/07/2018 tarihinde başvuru yapıldığını, ancak başvurunun kazaya sebebiyet veren aracın kimliği ve kusur durumunun bilinmediği gerekçesiyle reddedildiğini, oysa kazanın yukarıda anlatıldığı şekilde gerçekleştiğinin aşikar olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalarak müvekkilli davacı için şimdilik 500TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili; Kadınhanı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma ve … Karar numaralı kararına göre kazanın tek taraflı olarak meydana geldiğini, araç sürücüsü olan davacı …’ın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle kazanın meydana geldiğinin açıkça görüldüğünü, yine Kadınhanı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Soruşturma ve … Karar sayılı 17/07/2018 tarihli kararı ile “dosya kapsamında müştekinin soyut beyanı dışında herhangi bir delil bulunamadığı” gerekçesi ile meçhul sanık hakkında kovuşturmaya yer olmadığına hükmedildiğini, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın varlığı somut delillerle ispat edilemez ise davanın reddedilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilerek, 30.774,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı …dan temerrüt tarihi olan 03/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verildiği görülmüştür.
Müddeti içerisinde sunulan istinaf dilekçelerinde,
İstinaf eden davalı vekili;
1-Kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olduğunun yalnızca davacının soyut iddiasından ibaret kalmış olup, ispatlanamadığını,
2-Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının raporunun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanması gerektiğini,
3-Hesap raporunda TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz oranının kullanılması gerektiğini,
İstinaf eden davacı vekili; kaza tespit tutanağının kesin delillerden olmadığını, bu nedenle mahkemece müvekkilinin tedavi gördüğü dönemde tutanağa itiraz etmediği gerekçesiyle taraflara takdiren yarı yarıya kusur yüklemesinin doğru olmadığını, dosyada aldırılan 22/10/2019 tarihli raporda müvekkilinin kusursuz olduğunun tespit edildiğini, mahkemece bu rapora itibar edilmese bile, en azından kaza tespit tutanağı ile bu rapor arasında derin çelişki doğması nedeniyle dosyanın ATK, KGM yahut İTÜ heyetine gönderilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Dava, trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-a-Kaza tespit tutanağının incelenmesinde, davacının iki şeritli tek yönlü yolda direksiyon hakimiyetini kaybederek sol şeritten sağa doğru kayarak sağdaki tarlaya yuvarlandığı anlaşılmış olup, kaza tespit tutanağına kaza tek taraflı olarak geçmiş, herhangi bir başka araçtan bahsedilmemiştir. Ancak kazadan 1 ay sonra ifadelerine başvurulan davacı ve araçtaki 2 kişi, sağ şeritten ilerlemekteyken önlerindeki tırı geçme için sol şeride geçtikleri esnada sağ şeritteki tırın sol şeride geçmesi üzerine davacının kaçmak isterken direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve tırın arkasından yolun sağına savrulduğunu belirtmişlerdir. Davacı ve yanındakiler olayda yaralanmış olup, ilk tedavisinin ardından emniyete başvuran davacı kazayı yukarıda anlatıldığı şekilde izah etmiştir. Araçtaki 3 yolcudan biri uykuda olduğunu ifade etmiş, diğer iki yolcu ise davacının beyanlarını desteklemiştir. Savcılık kazanın çift taraflı olduğu anlaşılsa da olay anını gösterir hiçbir somut veri olmadığından, kimliği meçhul şahsın kusur oranının tespit edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı vermiştir. Kazanın meydana geldiği yolun özellikleri, hava ve yol şartları, kazada yaralanan davacının makul sürede emniyete başvurarak beyanda bulunmuş olması ile savcılık kararı nazara alındığında, davacının iddiasının gerçeği yansıttığı, davacının direksiyon hakimiyetini kaybetmesine meçhul tır aracını kullanan şoförün sebebiyet verdiği kanaatine varılmıştır. Bu itibarla davacı iddialarının ispat edilemediğine yönelik davalı itirazlarının reddi gerekir.
b-Davalının diğer itirazlarının incelenmesine göre; Pamukkale Üniversitesi Adli Tıp ABD Başkanlığının 21/05/2019 tarihli raporunda, davacının bel omurunda oluşan kırık sonrası %8 oranında malul kaldığı, 6 ayda iyileşebileceği belirtilmiş olup, kaza tarihi nazara alındığında mahkemece Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre hazırlanan rapora itibar edilerek karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Yine … tarafından hazırlanan 31/10/2019 tarihli raporda PMF 1931 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılmış olup, her ne kadar TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılmaması hatalı ise de; bu durum davalının lehine olduğundan bu hususu istinaf etmekte hukuki yararı yoktur, istinafının reddi gerekir.
2-Adli trafik bilirkişisi … tarafından düzenlenen 22/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda, kimliği tespit edilemeyen tır sürücüsünün trafiği aksatacak ve tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirdiğinden tam kusurlu olduğu, davacıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiş, mahkemece “olaydan hemen sonra tutulan kaza tespit tutanağına davacı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığı anlaşılmakla kazanın oluşumu açısından net bir kanaat elde edilemediği” gerekçesiyle kanaat kullanılarak %50 oranında kusur tespiti yapılarak hüküm tesis edildiği belirtilmiştir. Mahkemenin anılan gerekçesi yerinde değildir, üstelik çelişkilidir. Yerel mahkeme hem kazanın gerçekleşmesinde meçhul bir tırın varlığını kabul etmekle davalının sorumluluğuna hükmetmiş ve kaza tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığını kabul etmiş, hem de tutanağa itiraz edilmemesi ve kazanın oluşumu hakkında tam kanaate varılamamasını gerekçe göstererek yarı yarıya kusura hükmetmiştir. Oysa kaza tespit tutanağı araçta bulunanların yaralı olması nedeniyle trafik polislerince tanzim edilmiş, davacı tarafından tutanağın gerçeği yansıtmadığı iddiası makul sürede emniyete başvurularak dile getirilmiştir. Yukarıda bahsedildiği üzere davacı iddialarına itibar edilerek davalının sorumluluğuna gidilmesi halinde de, artık kazanın nasıl gerçekleştiğinin anlaşılamadığından bahsetmenin imkanı yoktur. Kazaya tam kusurlu kimliği meçhul tır sürücüsü sebebiyet vermiştir ve davalı davacının tüm zararlarından sorumludur.
3-Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine, hükmün yeniden oluşturulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalı vekilinin istinaf müracaatının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 bendi uyarınca ortadan kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesisine,
II-1-Davanın KABULÜ İLE,
61.548,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı …dan temerrüt tarihi olan 03/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.204,34 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harç ve 250,00 TL ıslah harcın mahsubu ile 3.918,44 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan peşin harç dahil 77,00TL ilk masraf, 250,00 TL ıslah harcı ve 1.091,00 TL bilirkişi, müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.418,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. gereğince 9.847,68 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra istek halinde iadesine,
II-İstinaf harç ve giderleri yönünden;
1-Davacının peşin olarak yatırdığı 54,40 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine,
2-Davalıların peşin yatırdığı (54,40 TL + 525,54 TL) 579,94 TL istinaf karar harcının mahsubuna, bakiye 1.522,23 TL’nin davalıdan alınarak hazineye verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 41,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan avansın karar kesinleştiğinde talep halinde ilgililerine iadesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.