Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1715 E. 2022/1951 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 16/12/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili;müvekkilinin 09/09/2018 tarihinde bisikleti ile seyir halindeyken yolun sağ tarafında park halinde bulunan … plakalı aracın sürücü kapısının birden açılması sonucu kapıya çarparak yaralandığını, kaza tespit tutanağı tutulmadığını, polis memurları tarafından tutulan 10/09/2018 tarihli tutanaklarda … plakalı aracın sürücü kapısının iç kısmının boyalarında sürtünmelerin olduğu ve dış kısmında da 10 santimlik boyada çizik olduğunun tespit edildiğini, olay yerinde ve sonrasında tarafların kusur oranlarını gösterir bir rapor mevcut olmadığından davacı müvekkil ile dava dışı araç sürücüsünün kusur oranlarının tespiti gerektiğini ileri sürerek 13.813,94 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; zarar görenin ZMSS poliçesi kapsamında sigorta şirketi aleyhine dava açmadan önce yazılı başvuruda bulunması ve başvuruda sigorta şirketinin yapacağı ödemeyi belirleyebilmesi için zorunlu olan belgelerin iletilmesi zorunluluğu getirilmiş olup, bahse konu düzenlemelerin 6100 sayılı HMK’nın 114.maddesinin 2. fıkrasında belirtilen kapsamda dava şartı olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın dava şartlarının düzenlendiği 114.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeye göre “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır”. 115.maddenin 1.fıkrasında ise, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” denildiğini, 2.fıkrada ise, “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” hükümlerinin mevcut olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, meydana gelen kaza sonucu yaralanan davacının uğradığı zarar ile kusurlu araç sürücüsünün fiili arasında illiyet bağı bulunması nedeniyle kusurlu aracın sigorta şirketinin davacıya karşı sorumlu olduğu , hüküm kurmaya ve denetime elverişli oluşa ve yasaya uygun , kusur , maluliyet ve aktüerya bilirkişi raporları sonucu davacının kaza nedeniyle uğradığı zararı 3191,71 TL geçici iş göremezlik, 10.622,23 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 13.813,94 TL kadar maddi tazminat talep edebileceği değerlendirilmiş ve bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermiştir.
Davalı vekili istinafında; dava açmadan önce Kanun ve genel şartlarda sayılan belgeler eklenerek ,usulünce vekil edeni şirkete başvuru yapılmadığını, HMK’nın 186.maddesine aykırı biçimde tahkikatın bittiğinin bildirilmesinden sözlü duruşma için ayrı bir gün tayin edilmeden karar verilmesinin usulsüz olduğunu, HMK’nın 26.maddesine aykırı biçimde davacının bakım gideri ve geçici iş göremezlik isteği olmamasına karşılık, ıslah dilekçesine göre bu taleplerin de hüküm alına alınmasının usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, davacının öncesinden usulüne uygun bir başvurusu olmadığı için, tazminatlara müracaat tarihinden faiz işletilmesinin isabetsiz olduğunu, yeni genel şartları hükümleri gereğince teminat harici olmasına rağmen, geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, bisiklet sürücüsü davacının koruyucu ekipman takıp takmadığının tespit edilmediğini, omuz kırığı oluşan davacı koruyucu ekipman taksa idi bu biçimde yaralanması olmayacağı için tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasının doğru olmadığını ileri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, hükümde kamu düzenine aykırı bir yön bulunmamasına, muhakemenin 6100 Sayılı HMK’da gösterilen usule göre icra edilmiş olmasına, dava dilekçesi ile dosya kapsamından davacı vekilinin geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı talebi bulunduğunun anlaşılmasına, müstenif davalı … şirketine dava ikamesinden evvel müracaat edilmiş olmasına, sol omuzunda oluşan kırık sebebiyle davacıya maluliyet verilmesinden dolayı hal ve şartlara göre koruyucu tertibat takılmamasının zararın doğması yada artmasında etkili bulunmamasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 218,02 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 91,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 127,02‬ TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davalı tarafından yapılan başvuru giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kararın taraflara tebliği ile avans ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, dair 16/12/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi