Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1655 E. 2022/1870 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2020
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 09.07.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı …. plakalı araç sürücüsü … ’nın kusurlu hareketi ile yaya olarak karşıdan karşıya geçen davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığını, anılan kaza ile ilgili olarak dava dışı araç sürücüsü …. hakkında Antalya C.Başsavcılığı’nın …. soruşturma sayılı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, davacının kaza tarihi itibariyle ev hanımı olduğunu, kaza nedeniyle Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğünü ileri sürerek 21.316,86 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının hangi Sosyal Güvenlik Kuruluşuna tabi olduğunun mahkemece araştırılması ve davacılara yapılan ödemelerin peşin sermaye değerinin yapılan hesaplamalardan mahsup edilmesi gerektiğini, davanın usulden reddini, aksi halde esastan reddini istemiştir.
Mahkeme, davacı tarafından talep edilen daimi iş gücü tazminatına ilişkin koşulların somut olayda oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne hükmetmiştir.
Davalı vekili istinafında;davanın kısmi dava olarak açıldığı, bu durumda ıslah edilen kısma artırım tarihi yerine dava gününden faiz işletilmesinin doğru olmadığını, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu, şöyle ki kısa karar da yargılama gideri ve avukatlık ücretinin belirtilmeyip ,bunun gerekçeli karar da yazılmasının doğru olmadığını, kusurun hatalı belirlendiğini, yaya davacının KTK’nın 68.maddesindeki kural ve yükümlülüklere uymadan yolun karşına geçmeye çalıştığını ileri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemiştir.
Dava, trafik kazası sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, 6098 Sayılı KTK’nın 99.maddesi uyarınca sigorta şirketinin kendisine usulünce yapılan başvurudan 8 iş günü sonrası ödeme yapması gerekmesine, bu durumda talep gibi hesap raporuna göre arttırım halinde sigorta aleyhine tazminatlara yazılı şekilde dava tarihinden faiz işletilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, gerekçe ile hüküm arasında çelişki olmamasına, temin edilen kusura ilişkin raporlarda dava dışı taksi şoförünün geriye doğru manevra yaptığı esnada arka bölgesinde yaya geçidinden yolun karşısına geçmeye çalışan davacı kazazedeye çarpması sebebiyle tüm kurusun dava dışı sigortalı vasıta sürücüsüne verilmesinde herhangi bir usul ve yasaya aykırı yön olmamasına, her ne kadar soruşturma sırasında davacı kazazedenin dava dışı taksi şoförüyle edimsiz biçimde uzlaşması sebebiyle takipsizlik kararı verilmiş ise de, bu hususun istinaf konusu yapılmamasına, uzlaşma raporunda anlaşmaya varılması halinde şüpheli dışında sair işleten ve sigorta şirketi hakkında dava açılmayacağının açık biçimde belirtilmemesine, uzlaşmanın edimsiz olmasına göre bu belgenin davacının işgöremezlik tazminatı istemesine KTK’nın 111 ve CMK’nın 253.maddesi hükümlerine engel oluşturmayacağının görülmesine, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 1.456,15 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 364,03‬ TL’nin mahsubu ile bakiye 1.092,12‬ TL’nin davalıdan tahsili ile haziniye gelir kaydına, davalı tarafından yapılan başvuru giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kararın taraflara tebliği ile avans ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, dair 30/11/2022 gününde, oy çokluğuyla ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi

MUHALEFET ŞERHİ

09/07/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davalı sigortalı araç sürücüsü geri manevra yaparken yaya olan davacıya çarpması sonucu davacının yaralandığı dosya kapsamıyla sabittir. Olaya ilişkin olarak açılan soruşturma sonucunda Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …. soruşturma, …. karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verildiği, bu karardan önce Cumhuriyet savcılığı tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, edimsiz olarak müşteki ile şüphelinin uzlaştıklarına dair 31/01/2018 tarihli uzlaştırma raporu düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacının uzlaştırma teklifini kabul etmek suretiyle raporun altını imzaladığı, uzlaştırma teklifinin C bendinin (a) alt bendinde, uzlaşma, suçtan doğan zararın kısmen veya tamamen giderilmesi, eski halin iadesi veya hukuka uygun maddi veya manevi diğer bir edim karşılığında ya da uzlaşmayı sağlayacak diğer bir usulle iki tarafın anlaşması olduğu, uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda mağdur ya da suçtan zarar görenin her türlü hukuki dava ve takip haklarının sona ermesi karşılığında sanık hakkındaki kovuşturmanın son bulacağı, (n) alt bendinde uzlaşmanın sağlanması halinde, kovuşturma konusu suç nedeniyle tazminat, eski halin iadesi veya diğer bir tazminat davası açamayacağı, açılmış olan davadan feragat etmiş sayılacağı hükümlerini içerdiği, Cumhuriyet Başsavcılığınca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
5271 sayılı CMK’nın 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder.” CMK’nın 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tüm zarar sorumlularına karşı tazminat davası açılamayacaktır (Benzer Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29/03/2022 gün ve 2021/12678 esas, 2022/6168 karar sayılı ilamı).
Eldeki dava ceza soruşturması devam ederken açılmış olup, yargılama aşamasında ceza soruşturmasının uzlaşmayla sonuçlanmasını hukuk mahkemesi resen dikkate alması gerekir. Uzlaşmanın hukuki sonucu feragat olup, feragat kesin hüküm sonucunu doğurur ve durum da HMK’nın 355. maddesi düzenlemesi gereği kamu düzenini ilgilendirdiğinden bölge adliye mahkemesince istinaf sebebi olarak gösterilip gösterilmediğine bakılmaksızın incelenmelidir. Uzlaşmanın edimsiz olması CMK’nın 253/19 maddesinde yazılı açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır hükmünün gözardı edilmesine sebep olamaz.
Tüm bu sebeplerle ilk derece mahkemesince; davacının açtığı maddi tazminat davasından ceza soruşturması sırasında gerçekleşen uzlaşma nedeni ile CMK.’nun 253/19 maddesi gereğince feragat edilmiş sayılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle kaldırılması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne iştirak etmiyorum.