Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1604 E. 2022/1792 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 25/02/2017 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın müvekkili davacı …’a çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, … yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek bu kaza sebebi ile 2.000,00 TL kazanç, 2.000,00 TL alışma gücü kaybından kaynaklanan toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın 25/02/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili bu talebini aktüer bilirkişi raporu alındıktan sonra; çalışma gücü kaybından dolayı 34.008,74.-TL ye çıkarıp ıslah harcını yatırmış ve kaza tarihinden itibaren avans faizi talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili; müvekkili kuruma usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, kendisinden istenilen eksik belgelerin tamamlanmadığnıı, bu yüzden davanın reddi gerektiğini sürücüsü ve plakası belirlenemeyen aracın kazanın meydana gelmesine katkısının olup olmadığı, kusurunun bulunup bulunmadığının ispatı gerektiği, müvekkilinin geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmadığını, davacının anne ve babasının bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebi ile kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, kaza tarihindeki sorumluluk limiti ile sınırlı olarak müvekkili hakkında karar verilebileceğini, müvekkilinin kaza tarihi itibarı ile temerrüte düşürülmediğini, ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, hükme esas alınan kusur raporuna göre; davacının meydana gelen kazada kusurunun %60 oluşu asgari ücretin üstünde bir aylık gelirinin olacağına ilişkin delil sunulmaması kaza tarihinde yaşının küçük olması ve fiilen çalışabilecek yaşta olmaması hükme esas alınan ATK raporuna göre; çalışma gücünü %8 oranında kaybetmiş oluşu karşısında aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonunda davacının zararının 34.008,74.-TL olduğu , her ne kadar avans faizi istenmiş ise bu talebin şartları oluşmadığı için tazminata yasal faiz işletilmesi gerektiği, kazazede 4 yaşında çocuk olmakla gelir getirici bir çalışması olamayacağından geçici iş göremezliğinde yerinde olmadığı kanaatiyle; davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 34.008,74 TL çalışma gücü kaybından kaynaklanan tazminatın davalının temerrüte düştüğü 06/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ve davacıya ödenmesine, davacının 2.000,00 TL lik kazanç kaybına dayanan tazminat talebinin reddine hükmetmiştir.
Davalı vekili istinafında; başvuru şartı yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddi icap ettiği, davacı tarafça meçhul aracın varlığının, kazaya ve yaralanmaya kusuruyla neden olduğunun ispatlanması gerektiğini, bu yolda bir ispat işlemi de yapılmadığını, bir trafikçi bilirkişi tarafından tanzim edilen kusur raporuna itiraz etmelerine karşılık ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor temin edilmeden karar verilmesinin usulsüz olduğunu, kaldı ki KTK Yönetmeliği 156/III.madde ve bendi uyarınca trafik zabıtasının kusur belirleme yetkisi olmadığı, bu sebeple kusurun uzman kurum ya da bilirkişi kurulunca tespiti icap ettiğini, temin edilen maluliyet raporunun yönetmeliğe uygun olmadığını,20 şubat 2019 tarihli Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun bicinde iş göremezlik raporu alınması gerektiğini, yine maluliyetin Özürlülük Ölçütü Ve Özürlülere Verilecek Raporlara İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun biçimde de hazırlanmadığını, çünkü anılan raporda sakatlığın sürekli olup olmadığına ilişkin bir ibare bulunmadığını, temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini, hesap ve hükmedilen tazminata dava gününden faiz işletilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemiştir.
Dava, yaralanmalı trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, dava ikamesinden evvel davalı kuruma usulünce başvuruda bulunulması sebebiyle davalının 06/05/2017 tarihinde temerrüte düştüğünün kabul edilmesinde usulsüzlük bulunmamasına, dosyadaki delillere, tedavi evraklarına, olay tutanağına göre davacı küçüğün trafik kazası sebebiyle cismani zarara uğradığının anlaşılmış olmasına, hükme esas alınan 31/10/2018 günlü kusur raporunun kazanın meydana geliş biçimini, delillere ve trafik mevzuatına uygun olmasına, maluliyet raporunun kaza günündeki yönetmelik hükümlerine ve davacıdaki yaralanmaya uygun biçimde hazırlanmış olmasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davalı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.323,13 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 122,77 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.200,36‬ TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davalı tarafından yapılan başvuru giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kararın taraflara tebliği ile avans ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, dair 24/11/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi

……