Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1596 E. 2022/1781 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerinde dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacı vekili; 16/07/2016 günü sürücü … maliki bulunduğu … plakalı kamyoneti ile geri geri giderken 3 yaşında olan müvekkile çarpması sonucunda yaralandığını, müvekkilin 18 gün boyunca hastanede kaldığını, 3 kez ameliyat olduğunu, geçirdiği operasyonlar sonucunda bacağın kalıcı olarak izler kaldığını ileri sürerek 50.000,00 TL manevi, 1000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkilin kazaya sebep teşkil edecek bir kural ihlali söz konusu olmadığını, kazayı önlemek için başvurabileceği bir tedbirinde olmadığını, müvekkilin kazanın oluşumunda tamamen kusursuz olduğunu, Antalya C. Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyasında alınan 12.10.2016 tarihli bilirkişi raporunun müvekkilin geri manevra yaptığı varsayımına göre düzenlenmiş olduğunu, bu rapor gerçeğe uygun olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Anonim Şirketi vekili; maddi tazminat miktarının tespitinin gerekli olduğunu, aktüerya raporu alınmasını, tazminat hesabında davacının motosiklet yolcusu olması ve tehlikeyi bilerek yolculuğu kabul etmesi sebebiyle müterafık kusurunun varlığının kabul edilmesi ve bu sebeple belirlenen maddi tazminattan hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacı vekilinin manevi tazminat talebini müvekkil sigorta şirketine de yöneltmesinde hiçbir yasal isabet bulunmadığını, zira davacı dava tarihinden önce müvekkil sigorta şirketine herhangi bir müracaatta bulunmadığından müvekkil sigorta şirketi davacıya karşı temerrüde düşmüş olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme, Antalya 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında kazanın davalının ileri doğru manevra yapması sırasında gerçekleştiği kanaatiyle sanık davalının beraatine dair verilen kararın 01.06.2020 tarihinde kesinleştiği, bu oluş ile mahkemenin TBK’nın 74.maddesi uyarınca bağlı bulunduğu, kazanın ileri doğru manevra sırasında gerçekleşmesi kabulü doğrultusunda mahkemece temin edilen Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre davalı sürücü % 15 oranında kusurlu kabul edilmiş iken, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre ise davalı sürücünün kusursuz olduğu tespit edildiği, Mahkemenin raporlardaki kusur oranları ile bağlı olmayıp, somut olayda davalı sürücü ileri manevra ile hareket etmekte iken, davalı sürücünün araçların arasından kontrolsüzce gelen mağdur yayaya çarptığı olayda davalı sürücünün alabileceği bir önlem olmadığı, somut olayda Ankara ATK raporunda davalı sürücüye % 15 oranındaki kusur atfının sebebini ” olay yeri pazar mahalline geldiğinde hızın iyice azaltarak seyir etmesi gerekirken bu hususa özen göstermemek ” olarak gösterildiği görülmüş ise de dosyada hızın azaltılmadığına ilişkin herhangi bir delil bulunmaması, olayın meydana gelişi itibari ile alınabilecek sonuca etkili bir önlem olmaması karşısında kazada davalı sürücünün kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine hükmetmiştir.
Davacı vekili istinafında;Antalya 21.Asliye Ceza Mahkemesinin aracın ileri manevrası ile kazanın meydana geldiği ve davalı sanık kusursuz olduğu için verilen beraat kararı, gerçek dışı tanık beyanları ve hatalı bilirkişi raporuna dayalı olduğu için itibar edilmemesi gerektiğini, ayrıca aracın bu sırada ileri geriye birden çok hareket edebileceğini, ceza mahkemesi beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağını, hükme esas alınan davalı tanığı beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, davalı ile ilişki ve akrabalıkları bulunduğunu, oysa ki kendi tanıkları ifadelerinin ise hiç irdelenmediğini, kazanın küçüğün davalının kullandığı araca çarpması şeklinde gerçekleştiği kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hadisenin davalı sevk ve idaresindeki aracın geri geri manevrası sırasında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı biçimde mağdur küçüğe çarpması ile meydana geldiğini, olayda davalı …nın tam kusurlu olduğunu, şu anda mağdurenin 6 yaşında olduğunu, ayakta belli bir süreden fazla kaldığından yorulduğunu, oturma ihtiyacı hissettiğini, vücut bütünlüğü ihlal edilen davacının ekonomik geleceğinin sarsılmış olduğunu, efor kaybı olduğunu, mağdure kız çocuğunun ayağında şu anda hali hazırda büyük çapta iz mevcut olup estetik ameliyat olması gerektiğini ileri sürerek hükmün kaldırılması ile talebi gibi karar verilmesini istemiştir.
Dava, yaralanmalı trafik kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren gerektiren sebep bulunmadığından HMK’nın 353. ve 355. maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler kamu düzeni ve istinaf nedenleriyle sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu taktirine, dosyadaki delillere ve davalı sürücünün kusuru olmadığından beratine ilişkin istinaf denetiminden de geçerek kesinleşen ceza ilamına göre davalı sürücü pazar yerinde makul hızda ileri yönde hareket ettiği esnada yolun iki tarafına park etmiş araçlar arasında aniden yola çıkıp vasıtanın sol taraftan çarpmasına maruz kalan yaya küçük …’un ve ebeveynlerin tam kusurlu görülmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde istinaf talebinin yerinde olmadığının anlaşılmasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile haziniye gelir kaydına, davacı tarafından yapılan başvuru giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kararın taraflara tebliği ile avans ve harç tahsil/iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 23/11/2022 gününde HMK 361. madde uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde verilecek dilekçe ile Yargıtay’ın ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

……