Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1462 E. 2022/2102 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/01/2023

Davacılar vekili; davalı …’nun maliki ve sürücüsü olduğu aracın yaptığı tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacıların tek çocukları ve destekleri …’in ölümü nedeniyle çocuklarının desteğinden mahrum kaldıklarından bahisle belirsiz alacak davası olarak şimdilik 2.000’er TL destekten yoksunluk tazminatı ile 100.000’er TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiş, 03.02.2018 tarihli dilekçe ile maddi zarar sigorta tarafından karşılandığından maddi tazminat davasının ödeme nedeniyle konusuz kaldığını, davaya manevi tazminat yönüyle ettiklerini bildirmiştir.
Davalılar … vekili; desteğin çekili olan el frenine müdahalesi üzerine istenmeyen olayın meydana geldiğini, kusurun ölende olduğunu, olayda hatır taşıması bulunduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; sigorta şirketi yönüyle maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönüyle ödeme nedeniyle konusuz kaldığından reddine, manevi tazminat istemi bakımından her bir davacı için 20.000 TL manevi tazminata hükmolunmuştur.
Süresi içerisinde verdikleri istinaf dilekçeleri ile;
A-İstinaf eden davacılar vekili;
1-Müvekkillerinin zararı tam olarak giderilmediğinden davalı gerçek kişiler yönüyle maddi tazminat davasının konusuz kaldığına dair kararın hukuka aykırı olduğunu, davacıların tüm zararının karşılanmadığını,
2-Manevi tazminat yönüyle; hükmedilen miktarın hakkaniyete aykırı olup yetersiz kaldığını,
3-Müterafik kusur uygulamasının hatalı olduğunu,
4-Olayda müterafik kusur ve hatır taşıması bulunduğu kabul edilerek bu nedenlerle manevi tazminatın miktarı belirlenmiş olduğu halde TBK’nun 51 ve 52.maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen reddinde karşı taraf lehine ret vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını,
B-İstinaf eden davalılar … , … , … vekili;
1-Davalı sigorta hakkındaki davanın sigortanın yargılama sırasında ödeme yapması ve ibraname alınması nedeniyle feragat nedeniyle reddine karar verilmişken, davalı sürücü ve araç malikleri yönüyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, kararın verilmesi ve davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
2-Konu ile ilgili ceza yargılaması sonuçlanıp kesinleşmeden ve kusur durumu belirlenmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini,
3-Kabule göre de olayda hatır taşıması bulunduğunu,
4-Tanık beyanlarına göre davalının aracı pak edip el frenini çektiği araçta bulunmadığı bir sırada ölenin aldığı alkolün etkisiyle araç el freninin indirilmesi ile meydana gelen olayda davalıların kusurunun bulunmadığını,
ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemişlerdir.
Dava, desteğin kaybı nedenli maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Davacıların istinaf başvurusu bakımından,
a-Manevi tazminat miktarı yönünden; TBK’nın 56/1 madde ve bendine göre bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda hakim olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. TMK’nun 4 üncü maddesine göre ise kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. Bu düzenlemelere göre manevi tazminat tayin ve takdir edilirken manevi tazminatın 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı İBK’da belirlenen acı ve üzüntüyü gidermek, bir huzur ve tatmin duygusu yaratma amacı ile gelişen hukukta benimsenen zararları tamamlama ve denkleştirme ve aynı zamanda caydırıcılık işlevlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Tazminatı doğuran olayın işleniş biçimi, sonuçları, meydana getirdiği etkiler, kusur ve sorumluluk oranları, tarafların sosyal konumları, aile ilişkileri, yaptıkları meslekler, gelir durumları gibi olgular da manevi tazminatın takdirinde etkili olan etmenlerdir. Somut olayda, ölümlü kazanın oluşunda davalı sürücünün asli ve tam kusurlu, davacılar desteğinin ise kusursuz oluşu, davacıların çocuklarını kaybetmiş olması, olay tarihi, müteveffanın yaşı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücünün düşüklüğü ve yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında davacı taraf lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı düşük kalmıştır. Davacılar vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının kabulü, dolasıyla davalılar vekilinin istinaf itirazının reddi gerekir.
b-Maddi tazminat yönünden; dosya kapsamından davacı yanın 02/02/2018 tarihinde davalı sigorta şirketinden ödeme aldığı, işbu davanın maddi tazminat talebi yönünden konusuz kaldığı, ancak davalı gerçek kişiler yönüyle manevi tazminat taleplerinin devam ettiği davacılar vekilinin 03/02/2018 tarihli dilekçesinden anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketince yapılan bu ödeme diğer müşterek borçlular olan davalılara da sirayet edeceğinden onlar yönünden de yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur.
c-Hatır taşıması ve müterafik kusur yönünden; davalı sürücü ile davacılar desteğinin de içinde bulunduğu arkadaş grubuyla birlikte gezmek için kaleye çıktıkları, burada alkol aldıkları, olayın da bu sırada meydana geldiği anlaşıldığından, mahkemece hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Davacılar vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı da kabule şayan görülmemiştir.
d-Vekalet ücreti yönünden; davacılar vekilinin, her bir müvekkili için ayrı ayrı 100.000 TL istediği, mahkemece talep kısmen kabul edilerek 20.000’er TL manevi tazminat takdir edildiği, yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacılar yararına vekalet ücreti belirlendiği, yine aynı şekilde davalılar yararına hükmedilecek vekalet ücreti davacı taraf lehine hükmedilecek ücreti geçemeyeceğinden davalılar yönünden de aynı miktar üzerinden vekalet ücreti takdir edildiği görülmekle davacılar vekilinin bu yöne ilişen itirazı da yersizdir.
2-Müstenif davalılar vekilinin istinaf itirazları bakımından; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, usule ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle kanıtların toplanması ve değerlendirilmesinde bir usulsüzlük görülmemesine, mahkemenin ilamda yazılı şekilde ortaya koyduğu takdirine, davacıların maddi tazminat talebi yargılama sırasında davalı sigorta şirketince ödeme yapılmak suretiyle karşılandığından konusuz kalan bu istem yönünden davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kusur durumunun ceza yargılamasında alınan ATK raporuyla belirlenmiş olmasına, mahkemece hatır taşıması ile müterafik kusurun gözetilmesine, davacılar yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının düşük belirlendiğinin yukarıda açıklanmasına, mahkemenin değerlendirmesi ve vardığı neticede istinaf nedenleri yönüyle usul ve yasaya aykırı yön görülmemesine göre davalılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
3-HMK’nın 353/1-b,2 madde ve bendine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.
4-İzahı yapıldığı üzere, davalı gerçek kişiler vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden kaldırılmasına, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı 80.000 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden işleyecek yasal faiziyle tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek için hükmün yeniden tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalılar vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, davacılar vekilinin sadece manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun KABULÜ ile kararın kaldırılmasına ve hükmün HMK’nın 353/1-b,2 madde ve fıkrası uyarınca aşağıdaki şekilde YENİDEN TESİSİNE,
II-1-Maddi tazminat yönüyle;
a-Sigorta şirketi yönünden feragat nedeniyle davanın reddine,
b-Diğer davalılar … , … ve … yönünden dava tarihinden sonra yapılan ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından bu konuda esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
c-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 44,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
d-Maddi tazminat yönünden vekalet ücreti ve yargılama talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Manevi tazminat yönüyle;
a-Davanın KISMEN KABULÜ ile davacı … için 80.000 TL ve davacı … için 80.000 TL olmak üzere toplam 160.000 TL’nin davalılar … , … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 10.929,60 TL harçtan, peşin yatırılan 696,77 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.232,83 TL’nin davalı gerçek kişilerden müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye verilmesine,
c-Davacıların peşin yatırdığı 696,77 TL karar harcı ile 31,40 TL başvuru harcının davalı gerçek kişilerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
d-Davacı tarafça yapılan 1.012,10 TL yargılama giderinin kabul ret (%80 kabul) oranına belirlenen 809,68 TL’sinin davalı gerçek kişilerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
e-Yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 25.000 TL vekalet ücretinin davalı gerçek kişilerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
f-Yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı gerçek kişilere verilmesine,
g-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
III-İstinaf harç ve yargılama giderleri yönünden;
1-Davacıların peşin yatırdığı istinaf ilam harçları ile mükerrer yatırdıkları 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talepleri halinde iadesine,
2-Davalılar … , … ve …’dan alınması gereken 2.732,4‬0 TL istinaf karar harcından peşin yatırdıkları 683,10 TL’nin mahsubu ile, bakiye 2.049,3‬0 TL’nin anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının sarf ettiği 235,60 TL istinaf başvuru giderinin davalılar … , … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı gerçek kişilerin yaptıkları istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan avansların ilgililerine iadesine,
6-Kararın tebliği, avans iadesi, kararın kesinleştirilmesi vs. işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
29/12/2022 gününde, oy birliğiyle ve HMK’nın 362/1-a madde ve fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi.