Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1456 E. 2022/459 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2020
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 28/03/2022

Yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararın istinaf edilmesi üzerine dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü;
Davacılar vekili; davacılar … ve …’ın müşterek çocukları yine davacı …’ın ise kardeşi …’in davalılardan …’ın sürücüsü olduğu, diğer davalı şirketin maliki olduğu aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında vefat etmesi nedeniyle müvekkili davacıların genç yaşta hayatını kaybeden murisin desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek davacılar için şimdilik 5.000’er TL’den toplam 15.000TL maddi tazminatın tüm davalılardan, davacı anne ve baba için 30.000’er TL, davacı kardeş için 20.000TL olmak üzere toplamda 80.000TL manevi tazminatın ise faiziyle birlikte davalı sürücü … ve davalı araç maliki (işleten) … A.Ş.’den tahsilini talep etmiştir.
Davalı … şirketi vekili; davadan önce yapılan başvuru üzerine kazaya karışan aracın trafik sigortasından kaza ile ilgili olarak davacı anne …’a 26/09/2014 tarihinde 6.651,35 TL, davacı vekillerine 10/09/2014 tarihinde 5.527,77TL ödeme yapılmış olması nedeniyle müvekkili şirketin sorumluluktan kurtulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili;kazanın oluşunda tüm kusurun karşı tarafta olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkili şirketin uzun dönem araç kiralama işiyle iştigal ettiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın uzun dönem kira sözleşmesi ile dava dışı … Şti’ye kiralandığı ve kazanın bu dönemde meydana gelmesi nedeniyle işleten sorumluluğunun bulunmadığını, davanın anılan şirkete yöneltilmesi gerektiğini savunarak husumetten reddini istemiştir.
Mahkemece; fiili desteklik durumunun olmaması nedeniyle davacılardan …’ın maddi tazminat isteminin reddine, davacı anne ve baba yönüyle ise çocuklarının desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle istemlerinin kısmen kabulü ile bilirkişi ek raporu uyarınca … için 507,84 TL, … için 666,25 TL maddi tazminata, davacı anne baba için 12.000’er TL, davacı kardeş için 8.000TL olmak üzere toplam 32.000TL manevi tazminata hükmolunmuştur.
Süresi içinde verdikleri istinaf dilekçesi ile;
A-İstinaf eden davacılar vekili; maddi tazminat istemi yönüyle ölenin küçük kardeşi … ‘a bakacağı ve destek olacağının gözetilmediği ve ölenin alacağı kıdem tazminatı gelir hesabına dahil edilmediğinden hatalı hesaplamaya dayalı rapora göre çok düşük tazminata hükmolunduğu ve kararının hatalı olduğunu, manevi tazminat yönüyle de, davacıların 18 yaşındaki desteklerini kaybetmesinin verdiği acı ve elemin büyüklüğü, manevi tazminatın tatmin duygusu yaratması gerektiği gözetildiğinde hükmolunan manevi tazminatların çok düşük olduğunu ve istemin tam kabulü gerektiğini ,
B-İstinaf eden davalı … vekili; davacılar murisi motosiklet sürücüsünün olayda tam kusurlu olduğu ve kasksız oluşunun kusur tayininde değerlendirilmediğini ,manevi tazminatın yüksek belirlendiğini, davanın tümden reddi gerektiğini,
C-Davalı şirket vekili; cevap dilekçesini tekrar ile uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ve eklerinin süresi içerisinde dosyaya sunulduğu, KTK 3.maddesi uyarınca işleten sıfatının kiracıya geçtiği, Yargıtay kararları uyarınca davanın müvekkili şirket yönüyle husumetten reddi gerektiği halde aleyhe karar verildiğini,
İleri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
1-Husumet yönüyle; davalı şirket vekilince verilen 03/01/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde işleten sıfatının bulunmadığı belirtilerek dilekçe ekinde kira kontratı ile buna ilişkin üç adet fatura dökümü sunulduğu, ekli kira kontratına göre 11/02/2014 tarihli kiralayan … A.Ş., ile kiracı … Şirketi arasında Operasyonel Araç Kiralama Sözleşmesi yapıldığı, sözleşmenin 11.maddesinde iş bu sözleşmenin süresiz olarak düzenlendiğinin belirtildiği, 02/06/2014, 01/07/2014 ve 01/08/2014 tarihli fatura suretlerinden dava dışı şirkete aynı şekilde 103 adet araç kiralandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yargılama sırasında 12/05/2017 tarihli ilk celsede 7 nolu ara kararı ile sözleşme ve tüm belgelerin sunulması için davacı tarafa bir aylık kesin süre verildiği, 28/09/2018 tarihli celsede 1 nolu ara kararı ile bu kez 2 haftalık kesin süre verildiği, davalı şirket vekilinin mahkemece verilen süre içerisinde verdiği 03/10/2018 tarihli dilekçede beyanlarını tekrar ile yazılı kira sözleşmesi suretini yeniden sunduğu, 22/11/2019 tarihli celsenin 3 nolu ara kararı ile bu kez kira ile ilgili vergi dairesine yapılan bildirimler ile şirket defter ve belgelerinin sunulmadığı belirtilerek davalı şirket vekiline bunlar yönüyle 2 haftalık kesin süre verildiği, şirket defter ve belgelerinin sunulmadığı görülmüş, ilk derece mahkemesince de işletenlik sıfatının kiracıya geçtiği hususu ispat edilemediğinden bahisle davalı şirketin işleten olarak zarardan sorumlu tutulmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar mahkemece defter ve belgeler süresinde sunulmadığı için uzun süreli kira ilişkisinin ispat edilemediği gerekçesiyle işletenlik sıfatının davalı şirkette bulunduğu kabul edilmiş ise de, dosyaya sunulan kira sözleşmesi, fatura ve belgelerden davalı şirketin araç kiralama işi yaptığı ve kazaya karışan … plaka sayılı araç da dahil olmak üzere çok sayıda iş makinesini uzun süreliğine kaza tarihini de kapsar şekilde dava dışı … şirketine kiraladığı, araçların kira bedeline ilişkin aylık toplu faturalar düzenlendiği anlaşılmakla davalı şirketin kazaya karışan aracı, kaza tarihi olan 22/07/2014 tarihini de kapsar şekilde dava dışı adı geçen şirkete uzun süreliğine kiraladığı açık olmakla, Yargıtayın yerleşik uygulamaları doğrultusunda uzun süreli (1 yılı aşan) kira sözleşmeleri ile işletenlik sıfatı kiracıya geçeceğinden, kira sözleşmesine konu aracın karıştığı trafik kazaları nedeniyle sorumluluk kiracıya ait olacağından işleten olarak husumetin kiracıya yönetilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kayıt maliki hakkındaki davanın işletenlik sıfatı kalktığından husumetten reddi gerekir. Davacı tarafça işletenlik sıfatının devredildiğinin bilinemeyeceği gözetildiğinde malik hakkındaki davanın husumetten reddi halinde Mahkemece davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmeyecektir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davalı şirket yönüyle işletenlik sıfatının devredildiği ispat edilemediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı şirket vekilinin itirazı haklıdır. Kabulü gerekir.
2-Kusur yönüyle; 22/07/2014 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında motosiklet sürücüsü davacılar desteğinin dosyada bulunan trafik kazası tespit tutanağında, ölen sürücünün sola dönüş kurallarına riayet etmediği, davalı sürücünün kavşakta hızını ayarlamadığı belirtilmiş, sol şeritte seyreden davalı sürücünün otomobili ile kendisiyle aynı yönde ve sağ şeritte seyreden motosikletin kavşak içinde manevra ile sol şeride geçmesi ve otomobilin önüne geçmesi ile otonun sağ ön köşe çamurluklarıyla motorun sol ön kısmına çarptığı, olayla ilgili olarak Denizli Asliye Ceza Mahkemesinin … – … sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında İstanbul ATK Trafik İhtisastan alınan …. tarihli raporda ölenin asli, davalının tali kusurlu olduğu, yine aynı dosyada İTÜ’den alınan heyet raporunun da aynı doğrultuda olduğu, raporlar arasında çelişki bulunmadığı ceza mahkemesinin de kabulünün bu yönde olduğu, tazminat dava dosyasında kusur oranının belirlenmesi amacıyla trafikçi bilirkişiden alınan ve mahkemece benimsenen diğer raporlarla olayın oluş şekliyle de uyumlu olan … tarihli raporda ölenin %75 asli, davalının %25 tali kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, gerek ceza yargılamasında gerekse tazminat dosyasında alınan raporlarda olayın oluş şekli ve kusur durumları yönüyle uygunluk olup, çelişki bulunmadığından mahkemece kabul edilen ve hükme esas alınan kusur oranlarında bir isabetsizlik yoktur. Yine kasksızlık müterafik kusur hallerinden olup kazanın meydana gelişinde etki eden etmenlerden değildir. Bu nedenle kusur oranının belirlenmesinde dikkate alınmayacağından TBK’nun 52.maddesi kapsamında tazminata hükmolunurken gözetileceğinden bu yönlere dair itirazlar yersizdir ve reddi gerekir.
3-Desteğin geliri yönüyle ise dosya kapsamından, olay tarihinde 18 yaşında olan davacılar murisinin çalışmadığı ve öğrenci olmadığı anlaşılmaktadır. Vefat etmese idi asgari ücretin üzerinde gelir elde edeceği ve davacı kardeşine destek olduğu veya olacağı hususu davacı tarafça ispat edilememiş bu konudaki beyanlar soyut iddiadan ibaret kalmıştır. Bu nedenle desteğin gelirinin asgari ücretten kabulü dosya kapsamına uygun olmakla davacılar vekilinin bu yöne ilişen itirazı yersizdir.
4-Tazminat hesabı ile ilgili olarak, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davalının %25 kusuru, PMF 1931 yaşam tablosu, desteğin asgari ücret üzerinden geliri olacağı, davacı anne ve babaya yaşam sürelerinin sonuna kadar destek olacağı, (küçük kardeşin desteğinin ispat edilemediği) varsayılarak destekten yoksunluk tazminatı hesabının yapıldığı, davadan önce sigorta şirketinin anne … için 26/09/2014 tarihli 6.651,35 TL sigorta ödemesi muhtemel karar tarihi 31/12/2019 esas alınarak güncellenmekle 9.843,99 TL bulunmuş, baba … için 10/09/2014 tarihli ödeme tutarı 5.527,77 TL yine yıl sonu esas alınarak güncellenerek 8.203,21TL güncellenmiş değer üzerinden tazminattan mahsup yapılarak, netice itibariyle davacı anne için 10.478,79 TL – 9.843,99 = 634,80 TL bakiye maddi tazminat, davacı baba için 9.036,03 – 8.203,21 = 832,82 TL maddi tazminat hesaplandığı bilirkişice ödemelerin rapor tarihi itibariyle güncellenmediği, ödeme tarihi itibariyle sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin zararı karşılamaya yeterli olup olmadığı yönünde bir hesaplama da yapılmadığı, kök ve ek raporda destek paylarının Yargıtayın yerleşik uygulamalarına (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/13598 – 2018/9927, 2016/4246 – 2018/12791, 2019/1454 – 2020/4248 sayılı kararları) uygun olarak yapılmadığı, sigorta ödemesinin rapor hesap tarihi itibariyle güncellenmesi gerektiği halde yıl sonu baz alınarak güncelleme yapıldığı, güncellemenin de yargıtay kararlarına uygun olmadığı görülmüştür. Yine, hatalı olarak düzenlenen bilirkişi raporu üzerinden kurulan hükümde AAÜT’nin 13/3 madde ve fıkrasına göre “davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” hükmüne aykırı şekilde maddi tazminatta reddedilen kısım üzerinden davalılar lehine fazlaca vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ancak davacı tarafın güncelleme ile ilgili yapılan hatalı hesaplamaya itiraz etmediği, vekalet ücreti ve hatalı pay hesabı yönüyle de açık istinafı bulunmadığından bu hususlar davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan sadece değinilmekle yetinmek gerekmiş, kaldırma sebebi yapılmamıştır. Sigortanın yapmış olduğu ödemenin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığı yönüyle ise davalı … şirketi tarafından istinafa gelinmediği ve diğer davalıların da bu konuda açık istinafı bulunmadığından istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılacağından bu hususu eleştirmekle yetinmek gerekmiştir.
5-Manevi tazminata ilişkin olarak; davacılar desteğinin kazanın oluşunda %75 asli, davalının %25 tali kusurlu oluşu, olay tarihi, desteğin yaşı, davacıların kardeş ve çocuklarını kaybetmiş olması, kazanın oluş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, paranın enflasyon karşısındaki satın alma gücü, manevi tazminatın niteliği gözetildiğinde davacılar için takdir edilen manevi tazminatlar az olmuştur, bir miktar yükseltilmesi gerekir. Bu nedenle davacılar vekilinin itirazının kabulü, davalı … vekilinin itirazının ise reddi gerekir.
6-Yukarıda açıklanan nedenler doğrultusunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi kapsamında yapılan inceleme neticesinde maddi tazminat yönüyle, davalı … vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf isteminin, kabul edilen tazminat miktarı hüküm tarihi olan 21/02/2020 itibariyle geçerli olan 5.390TL’lik istinaf sınırının altında kaldığından, istinafı kabil olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 346/1 maddesi uyarınca usulden reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun az yukarıda (3) nolu paragrafta açıklandığı üzere yersiz olduğundan HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine, manevi tazminat yönüyle ise davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun işletenlik sıfatı kalktığından ve kendisine husumet düşmeyeceğinden dolayı kabulüne, davacılar için takdir edilen manevi tazminatlar az olmakla davalı … vekilinin isteminin esastan reddine, davacılar vekilinin itirazı haklı görülmekle kabulü ile davacı anne ve baba için 20.000’er TL, davacı kardeş için 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi için kararın kaldırılması ve 6100 sayılı HMK’nun 353/1.fıkrası (b-2) bendi gereğince (taraflar lehine oluşmuş usuli kazanılmış haklar gözetilerek) yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-a)Davacılar vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusu sebepleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE
b)Davalı … vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341/2 ve 346/1 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
II-a)Davalı … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1.madde ve bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
b)Davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜ ile kararın KALDIRILMASINA ve hükmün HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıda gösterilen şekilde yeniden oluşturulmasına,
II-A-Maddi tazminat yönünden;
1-Davacı …’in maddi tazminat isteminin reddine,
2-Davacı …’in maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 507,84 TL’nin davalı … şirketi yönünden (poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden, davalılar … ve … A.Ş. yönünden 22.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazla istemin reddine,
3-Davacı …’in maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 666,25 TL’nin davalı … şirketi yönünden (poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden, davalılar … ve … A.Ş yönünden 22.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazla istemin reddine,
4- Hükmolunan maddi tazminat miktarı üzerinden alınması gerekli 80,20 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
5- Yürürlükteki AAÜT. gereğince kabul olunan maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.174,09TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’e verilmesine,
6- AAÜT uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 1.985,83TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
B-Manevi tazminat yönünden;
1-Davalı … A.Ş. hakkındaki manevi tazminat istemlerinin pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
2-Davacı … için 20.0000 TL, … için 20.000TL … için 10.000TL,olmak üzere toplam 50.000TL manevi tazminatın 22/07/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak adı geçen davacılara verilmesine,davacıların fazlaya ilişkin talebiin reddine,
3-Hükmolunan toplam manevi tazminat miktarı üzerinden alınması gerekli 3.415,50TL harçtan peşin alınan 1.622,37 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.793,13 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-AAÜT’nin 13/1 maddesi gereğince kabul olunan manevi tazminat üzerinden hesaplanan 7.300TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalılar … ve … Sigorta A.Ş. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.’nin 3/2 ve 10/2 maddesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 4.800TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
6-Davanın açılmasında davacı tarafa kusur yüklenemeyeceğinden davalı … A.Ş. lehine vekalet ücretine yer olmadığına,
7-Davacılar tarafından 29,20 TL başvurma harcı ile 1.622,37 TL peşin harç toplamı olan 1.651,57 TL’nin davalı …’dan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan bilirkişi, müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.083,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 676,87 TL’sinin davalı … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Taraf vekillerince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra istek halinde iadesine,
III-İstinaf yargılama harç ve giderleri yönünden;
1-Davacıların peşin ödediği 54,40 TL istinaf ilam harcının talebi halinde iadesine,
2-Alınması gerekli 2.266,12TL istinaf ilam harcından, peşin yatan 566,53TL’nin mahsubu ile bakiye 1.699,59TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Maddi tazminat yönüyle davalı … A.Ş.’den alınması gerekli 80,20 TL istinaf ilam harcından davalının peşin yatırdığı 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 25,80 TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Yapılan istinaf yargılama giderinin kararın mahiyetine göre tarafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan avansların ilgililerine iadesine,
6-Avans iadesi, tebligat, kesinleştirme ve benzeri işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak 28/03/2022 gününde ve oy birliğiyle karar verildi.