Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1306 E. 2022/1664 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
DÖRDÜNCÜ HUKUK DAİRESİ İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 04/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2022

Davacılar vekili; müvekkillerinden …’ın 29/03/2016 tarihinde elektrikli bisikleti ile seyir halinde iken davalının sürücü ve işleteni olduğu aracın çarpması sonucu yaralanarak malul kaldığından bahisle davacı küçük için 15.000 TL davacı anne-baba için 7.500’er TL’den toplam 30.000 TL manevi tazminatın faiziyle davalı …’den maluliyet nedeniyle şimdilik 200 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 2.341,98 TL kazanç kaybı ve 62.133,33 TL maluliyet zararı olmak üzere 64.475,31 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili; davacı tarafça başvuru yapılmadığından dava şartı yokluğundan istemi reddini, maluliyet, kusur ve zararın ispatı gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … cevabında; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 2.341,38 TL kazanç kaybı, 36.303,15 TL maluliyet zararı olmak üzere toplam 38.643,13 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla istemin reddine, 10.000 TL manevi tazminatın davacı …’e verilmesine, fazla istemin ve davacı anne-babanın tazminat isteminin reddine hükmolunmuştur.
İstinaf eden davalı sigorta vekili; ceza dosyasında Ankara ATK’dan alınan raporda davalı kusursuz bulunduğu halde Karayolları Fen heyetinden alınan raporda gerekçe bildirilmeksizin davalıya %20 kusur verilmesinin çelişki yarattığı ve ATK’dan çelişkiyi giderecek rapor aldırılmadığını, tazminat hesabının hatalı olduğunu (askerlik süresinin dışlanmadığı yeni sigorta genel şartları uyarınca hesaplama yapılması gerekirken, devre başı ödemeli belirli süreli rant tekniğine göre tazminat hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Duruşma açılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından inceleme ve görüşmeler HMK’nın 353 ve 355’inci maddeleri uyarınca istinaf sebepleriyle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı biçimde dosya üzerinden yürütülmüştür.
Buna göre;
Yargılama sırasında tarafların kusur durumunun belirlenmesi amacıyla ATK’dan rapor aldırıldığı ve davacının kazada tam kusurlu görüldüğü, itiraz üzerine Karayolları Fen heyetinden aldırılan raporda, davalının yerleşim yeri içinde hız limitine ve kurallarına uymadığı, davacı bisiklet sürücüsünü duyulur ve görülür şekilde uyarmadığı için %20 oranında kusurlu olduğu, davacının ise sol yanında seyir halinde olan ve tehlike yaratan araçların yeterli mesafeden tedbir almasına imkan vermeyecek şekilde hareket etmesi nedeniyle %80 oranında asli kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, mahkemece benimsenen bu rapor ve belirlenen kusur durumuna göre hesap bilirkişisinden rapor alındığı, davacıdaki kemik kırığının çalışma gücü yönetmeliğine göre %23,20 maluliyete neden olduğu, olay tarihinde yürürlükte olan özürlüler hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre ise maluliyetin %12 olduğunun belirlendiği, %23,20 maluliyet, davalının %20 kusuru, davacının asgari ücret üzerinden geliri olacağı kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye yaşam süresi üzerinden progresif rant yöntemi ile yapılan hesaplama sonucu, kaza tarihinde 17 yaş 6 ay 24 günlük olan davacının 9 ay geçici iş göremezlik süresi için 2.341,98 TL, sürekli işgöremezliği nedeniyle ise 62.133,83 TL zararı bulunduğu ve yaralanması nedeniyle 5.954,40 TL tedavi ve refakat gideri bulunduğu hesaplanmış, %12 maluliyet üzerinden ise 36.303,15 TL sürekli iş göremezlik zararı belirlenmiş ve mahkemece %20 kusur ve %12 maluliyet oranı üzerinden hesaplanan rapor benimsenerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davalı sigorta vekilince tazminatın hesaplama yöntemine itiraz edilmiş ise de; sürekli iş göremezlik zararının efor kaybı tazminatı olması karşısında askerlik süresinin dışlanması gerektiğine ilişkin itirazı yersiz olduğu gibi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (ve kapanan 17. Hukuk Dairesinin) süre gelen yerleşik uygulama ve kabulleri uyarınca, sigorta yeni genel şartlarının Anayasa Mahkemesi kararı ile bazı maddelerinin iptal edildiği de gözetilerek tazminat hesabının her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve her yıl için ayrı ayrı %10 iskontolama esasına progresif rant yöntemine göre belirlenmesinde yerleşik uygulamaya, usul ve esasa bir aykırılık bulunmadığından bu yönlere ilişkin itirazlar ve kazanın oluşuna uygun kusuru belirleyen rapora itibar edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından tüm itirazlar yerinde görülmemekle davalı sigorta vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı sigorta şirketinin istinaf istemi yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.639,71TL istinaf ilam harcından peşin alınan 54,40 TL ile 605,52TL’nin mahsubu ile bakiye 1.979,79TL’nin müstenif davalıdan tahsili ile Hazineye verilmesine,
3-Müstenif davalının yaptığı istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan avansın ilgilerine iadesine,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 04/11/2022 tarihinde, 6100 sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.