Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2022
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEP TARİHİ:16/02/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ:15/04/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; davalı taraf adına kayıtlı aboneliğe ilişkin olarak tahakkuk eden faturanın davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle Merkezi Takip Sistemi … MTS sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu,davalının işletmesel faaliyetlerini sonlandırdığını, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye ve kaçırmaya başladığını, müvekkil şirket alacağının rehin ile teminat altına alınmadığını, borcun tahsil etmenin giderek zorlaştığını belirterek , Merkezi Takip Sistemi … MTS sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalıdan asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline,borçlunun alacak tutarı kadar mallarının ve üçüncü kişilerdeki haklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI: Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı 01/02/2022 tarihli ara kararı ile; “davacının davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından 16/02/2022 tarihinde sunulan istinaf dilekçesi ile; takip konusu faturaya TTK uyarınca yapılmış geçerli bir itirazın bulunmadığını, fatura ile söz konusu alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edildiğini, borçlu şirketin sözleşme kapsamında davacı şirketten elektrik hizmeti aldığını belirterek, ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:HMK’nun 355. Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda;
Dava, elektrik aboneliğinden kaynaklı alacağa ilişkin itirazın iptali istemlidir.
Davacı vekili ayrıca davalının mal varlığı üzerine alacağı karşılayacak miktarda ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş, mahkemece; alacağın yaklaşık olarak ispatı kapsamında dosyaya yeterli delil sunulmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinafa konu uyuşmazlık; İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir;
“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur.
Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyat haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir.
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK.’nun 257 maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip,uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi yaklaşık ispat yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmaz.
Dosyadaki yazılara, ara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına,yaklaşık olarak ispat kuralı uyarınca alacağın varlığına kanaat getirecek yeterlilikte delilin dosyada yer almamasına göre mahkemece tesis edilen kararda herhangi bir hukuka aykırı yön görülmediğinden davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün istinaf sebeplerinin HMK’nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İncelenen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacının üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunan davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 15/04/2022
……