Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/78 E. 2023/235 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2021
DAVANIN KONUSU: TAZMİNAT
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 01/12/2021-02/12/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 21/02/2023

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı aleyhine davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Av. … ile davacı arasında vekaletname ilişkisi kurulduğunu, Denizli 5.Asliye Ceza mahkemesinin …. esas, …. karar sayılı kararı ile sonuçlan ceza dosyasında davalı avukatın duruşmaları takip etmediğini bu nedenle davacının mahkum edildiğini, yokluğunda verilen kararın davalı avukata tebliğ edilmesine rağmen süresinde temyiz edilmediğini, Yargıtayca kararın süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle temyiz incelemesinin reddine karar verildiğini, kesinleşen ilam üzerine davacının cezaevinde kaldığını, davacının davalı avukat hakkında Denizli C.Başsavcılığına ve Denizli Barosuna şikayette bulunduğunu, ancak avukatın davacının zararının mesleki sorumluluk sigortasının bulunduğu ve bu kapsamda giderebileceğini taahhüt etmesi nedeniyle özel hukuka ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şikayetinden vazgeçmeye ikna edildiğini, davalı avukatın diğer davalı … şirketinin sigortalısı olduğunu, ancak davalı avukat ve davalı … şirketinin davacının zararının ödenmesine yönelik bir ödeme girişimlerinin olmadığı gibi görüşmelerde devamlı bahaneler üretildiğini, davalı avukatın Denizli 2.Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava neticesinde 2 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalı avukatın avukatlık görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davacının beraat edecekken cezaevinde yattığını, bu nedenle ekonomik ve ticari itibarının sarsıldığını, kendisinin ve ailesinin büyük sıkıntı ve acı çektiğini belirterek 75.000,00 TL.manevi tazminat ile bilirkişi raporu sonrası arttırılmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın 01.02.2013 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 13/04/2016 tarihli ıslah dilekçesinde; maddi tazminat taleplerini 106.333,38 TL daha arttırarak 107.333,38 TL’ talep ettiklerini belirtmiştir.
CEVAP : Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı davanın süresinde açılmadığını, davacının davaya konu eylemi kendisi gerçekleştirmemiş ve kanun kamu düzeninin yasak ettiği fiilleri icra etmemiş gibi kendisinden tazminat talep etmesinin usul ve yasaya ve hakaniyete aykırı olduğunu, bu sebeple taraflarından talep ettiği 75.000 TL manevi tazminatın hem haksız hem de fahiş olduğunu ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … şirketi süresinde davaya cevap vermeyerek davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaları inkar etmiş olup, yargılama aşamasında davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı ve 07/10/2021 tarihli kararı ile; “Davalı …. yönünden davanın reddine, davalı … hakkındaki manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın 01/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, davalı … hakkındaki maddi tazminat talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili 01/12/2021 tarihli istinaf dilekçesinde; müvekkilinin zararının daha önceki bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, bu hususta bir bozma gerekçesi bulunmadığını, zararın ispat edildiğini, son alınan bilirkişi raporu ile, sigorta şirketinin de zarardan müteselsil sorumlu olduğunun belirtildiğini, davalı taraf lehine hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı … vekili 02/12/2021 tarihli istinaf dilekçesinde; manevi tazminatı gerektirecek unsurların oluşmadığını, infazına başlanılan karar için olağanüstü temyiz yoluna başvurulduğunu ve bu başvurunun verilen kararın hukuka uygun olduğundan bahisle reddedildiğini, eylem ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir eylemin söz konusu olmadığını, manevi tazminata hükmedilemeyeceğini, hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, avukat olan davalı …’ın, özen ve sadakat borcuna aykırı davranmak suretiyle müvekkili davacıyı zarara uğrattığı iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve …. Esas, …. Karar sayılı kararı ile;”1-a)Davalı …. hakkındaki davanın reddine, b)Davalı … şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maddi ve manevi tazminat davaları değeri üzerinden ayrı ayrı hesaplanan 11.336,67 TL ve 8.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … şirketine ödenmesine, 2-a)Davalı … Hakkındaki davanın kısmen kabulü ile; 64.640,02 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminat alacağının 01/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,” karar verilmiş, karar davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiş, Dairemizin …. Esas, …. Karar sayılı ve 19/01/2018 tarihli kararı ile; “Borçlar Kanununun 380. ve devamı maddelerine göre, vekil, müvekkiline karşı vekaleti “sadakat ve özenle” ifa etmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcunun gereği olarak, mesleki bilgi ve deneyimleri ile hayat deneyimlerine ve işlerin normal oluşuna göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması, başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınıp, basiretli olarak hareket etmesi gereklidir. Vekil, amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için gerekli olan çalışmaların özenle yerine getirilmemesinden sorumludur. Bir avukatın yasa ile öngörülen süre içinde yapılması gereken işleri yapmaması, süresinde dava açmaması, müvekkili aleyhine verilen kararı temyiz etmemesi, özen borcunun gereği gibi ifa edilmediğini ve kusurlu olduğunu gösterir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat hukukunda sorumluluktan söz edilebilmesi için, sadece eylemin yasaya veya sözleşmeye aykırı olması yeterli olmayıp, eylem sonucunda bir zararın da doğmuş olması ve zararla eylem arasında uygun illiyet bağının da bulunması gereklidir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa;
Davalı avukatın, Denizli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı dosyası üzerinden davacı … hakkında mağdurlar …. ve … a karşı işlediği iddia olunan hakaret, basit yaralama ve silahla tehdit suçlarından açılan kamu davasında davacı sanığın vekili olarak davayı takip ettiği, davalı avukatın 12/02/2008 tarihli 4. celseye iştirak ettiği ve vekaletnamesini ibraz etmek üzere süre talep ettiği, diğer celselere katılmadığı, 29/01/2009 tarihli celsede davacı sanığın ve davalı vekilinin yokluğunda sanığın katılan …a karşı basit yaralama suçundan beraatine, katılan … a karşı basit yaralama suçundan mahkumiyetine ve tek bir fiil ile her iki katılana karşı işlediği hakaret ve tehdit suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, kararın sanık vekili olan davalıya 18/02/2009 tarihinde tebliğ edildiği, davalı avukatın 30/03/2009 havale tarihli temyiz dilekçesi sunduğu, ancak kararın süresinde temyiz edilmemesi nedeniyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24/04/2012 tarih ve …. Esas, …. Karar sayılı kararı ile; temyiz dilekçesinin süresi içinde verilmemesi nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verildiği sabit olup, esasen bu hususlarda taraflar arasında da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, süresinde temyiz edilmesi halinde bozulacak olan hükmün, davalı avukatın kusuru nedeniyle temyiz isteminin reddedilerek kesinleştiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuş, davalı avukat ise, temyiz süresini geçirmiş olmakla birlikte, mahkemece verilen kararın isabetli olup, süresinde temyiz edilmesi halinde de bozulma ihtimalinin bulunmadığını, bu durumda davacıya karşı tazminat ödemekle yükümlü tutulamayacağını savunmuştur.
Davalı avukat tarafından temyiz isteminin süresinde yapılmaması, avukatın vekalet sözleşmesinden doğan “özen borcuna” aykırı olup, davalı avukat sözleşmeden doğan edimin ifasında kusurlu davranmıştır. Ne var ki bu noktada, davalının sorumlu olup olmadığına karar verilebilmesi için, az yukarda da değinildiği üzere, davalının eylemi nedeniyle davacının bir zarara uğrayıp uğramadığının, eylemle zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının da belirlenmesi gereklidir.
Dosyada mevcut olan bilirkişi raporları incelendiğinde; 28/07/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacı hakkında verilmiş olan ceza kararının davalı avukat tarafından süresinde temyiz edilmiş olsaydı dahi sonucun değişmeyeceği belirtilmiş, İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat üzerine düzenlenen 2. bilirkişi heyet raporunda davalı avukatın görevi ihmal suçunu işleyerek davacının savunmasını yapmak hususundaki vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediği hususunun sabit olup, eylemin suç teşkil ettiğinden haksız fiil hükümleri gereğince de sorumlu olduğu belirtilmiş, 17/10/2016 tarihli 3. bilirkişi heyet raporunda ise; “eğer hüküm temyiz edilseydi de sonuç değişmeyecekti” gibi bir çıkarım yapmak ne kadar mümkün değilse, davacı tarafından ileri sürülen “eğer hüküm temyiz edilseydi hiç ceza almayacaktım” şeklindeki varsayımda bulunmanın da imkansız olduğu yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece 2. heyet raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir.
Ne var ki, mahkemece ve alınan bilirkişi raporlarında, Denizli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı kararının esası hakkında, süresinde temyiz edilmiş olsaydı, sonucunun ne olacağı konusunda, kararın temyizen inceleneceği Yargıtay 4. Ceza Dairesinin bu konudaki emsal içtihatları da gözetilmek suretiyle yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece, söz konusu karara karşı süresinde temyiz yoluna başvurulmuş olması halinde, davacı yararına bir sonuç alınıp alınamayacağı konusunda, gerektiğinde uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin bu konudaki emsal içtihatları da gözetilmek suretiyle denetimine elverişli rapor alınıp, ayrıca infaz dosyası da celp edilerek davacının fiilen cezaevinde kaldığı süre tespit edilerek, bu şekilde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının, usul ve yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Kabule göre de; davalı … ile davalı … şirketi arasında akdedilen 24/09/2012 tarihli “Avukat Mesleki Mesuliyet Sigortası Poliçesi”nde geriye dönük teminatın 5 yıl öncesini kapsadığı, ancak 5 yıl öncesine kadar sigortalı tarafından kendisine sorulan soru formunda ifşa edilen ve sigortalı tarafından bilinen herhangi bir tazminat talebi olması halinde sorumlu olmayacağı belirtilmiş olup, davalı … şirketinin sorumluluğu yönünden mahkemece sigorta hukuku alanında uzman bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, davalı avukatın tazminatı gerektirecek olay ve işlem hakkında en son ceza mahkemesi kararının kesinleştirme tarihi olan 22/06/2012 tarihi itibariyle bilgisinin bulunduğu, teminat şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davalı … şirketi hakkında açılan davanın reddine ilişkin kararın da doğru olmadığı ” gerekçesiyle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nun 353/1.a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi ve belirtilen eksikliklerin giderilerek delillerin değerlendirilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda; İlk derece mahkemesince; “Davalı …. yönünden davanın reddine, davalı … hakkındaki manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL manevi tazminatın 01/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, davalı … hakkındaki maddi tazminat talebinin reddine, ” karar verilmiş, karar davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararından sonra; mahkemece infaz evrakı getirtilmiş, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler tazminat hesabı uzmanı …. , …. Üniversitesi Ceza ve Ceza Mahkemesi Hukuku Anabilim dalı Öğretim Üyesi Dr. …. , Sigorta Hukuku Uzmanı Emekli Sigorta Başhukuk Müşaviri … dan bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişiler 17/07/2019 tarihli bilirkişi raporlarında; ceza yargılamasında mahkemece haksız tahrike ilişkin sanık savunmalarının tartışılmadığını, haksız tahrik şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmediğini, tanık …. ve … in sanığın …u darp ettiğini görmedikleri yönündeki beyanları nazara alındığında, olayda … ın ne şekilde yaralanmış olduğunun karardan net bir şekilde anlaşılamadığını, tanık … in ifadesinde; tartışma sırasında .. in silahla ateş ettiğini fakat karşı tarafa yöneltip yöneltmediğini, gerçekten görmediğini beyan etmesi karşısında somut olayda, tehdit suçunun ne şekilde gerçekleştiği ve sanık …’in kendisini savunmaya yönelik eylemi gerçekleştirmiş olduğu yönündeki beyanlarına hangi gerekçelerle, mahkemece itibar edilmediği hususunun belirsiz kaldığını, şayet karar temyiz edilmiş olsaydı, kararın kuvvetle muhtemel bozulacağı yönünde kanaate ulaştıklarını, davacının infaza başlangıç tarihi olan 12/09/2012 tarihi ile şartlı tahliye tarihi olan 26/10/2013 tarihleri arasında oluşan kazanç kaybının 10.748,78 TL olduğunu, davalı …tarafından düzenlenen avukat mesuliyet sigorta poliçesinin başlangıç tarihinin 24/09/2012 tarihi , bitiş tarihinin 24/09/2013 tarihi , poliçe limitinin olay başı 150.000,00 TL olduğunu, poliçede manevi tazminatın teminat kapsamına alındığını, poliçe başlangıç tarihinin 5 yıl önceki olarak belirlendiğini, poliçede ve beher hasarda uygulanacak 1.000,00 TL muafiyet şartı bulunduğunu, dava konusu olayın poliçe teminat kapsamında olduğunu beyan etmişlerdir.
Dairemizin kaldırma kararında belirtilen hususlara ilişkin olarak düzenlenen bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı avukatın davacının yargılandığı ve mahkumiyetine hükmedildiği ceza dosyasında temyiz süresini kaçırarak vekalet görevini ihmal ettiği, kararın temyiz edilmesi halinde kararın bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğu, kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle davacının, yukarıda belirtilen tarihler arasında ceza evinde kaldığı, eylem ile zarar arasında illiyet bağının mevcut olduğu, davacının maddi zararının 10.748,78 TL olduğunun bilirkişiler tarafından hesap edildiği, olayın oluş biçimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, manevi tazminatın amacı nazara alındığında mahkemece takdir edilen 20.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olduğu, zararın poliçe kapsamında olması sebebiyle davalı … şirketinin de zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalı avukatın görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı yargılandığı Denizli 2. Ağır ceza mahkemesinin … Esas, …. Karar sayılı ve 21/01/2014 tarihli kararının 28/02/2014 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihinin poliçe tanzim tarihinden sonra olduğu, davalı avukata yönelik dava tarihi öncesinde herhangi bir tazminat talebinde bulunulmadığı, bu nedenle TTK’nun 1458.maddesinde düzenlenen; “rizikonun gerçekleştiğinin, sigortalı tarafından bilinmesi” durumunun ve poliçenin geçersizliğinin söz konusu olmadığı, ancak sigorta şirketine yapılan başvuru tarihinin 30/05/2013 tarihi olması ve poliçe genel şartnamesinde 15 iş günü içinde gerekli incelemeleri tamamlanıp ödemenin yapılacağı öngörüldüğünden davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihinin 20/06/2013 tarihi olduğu, davalı … yönünden mahkemece belirlenen 01.02.2013 faiz başlangıç tarihine yönelik bir istinaf bulunmadığı, bu nedenle mahkemece; ” davanın kısmen kabulü ile, 10.748,78 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden 01/02/2013 tarihinden, davalı … şirketi yönünden 20/06/2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ancak yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; HMK’nun 353/1.b-2 maddesi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yukarıda yazılı olduğu şekilde yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1.b-1 maddesi gereğince, ESASTAN REDDİNE,
II- Davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE,
III-HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı ve 07/10/2021 tarihli KARARININ KALDIRILARAK, ESAS HAKKINDA AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,
1-Davanın kısmen kabulü ile, 10.748,78 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden 01/02/2013 tarihinden, davalı … şirketi yönünden 20/06/2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
2-Alınması gereken 2.100,44 TL nispi karar ve ilam harcının, davacıdan alınan 1.297,90 TL peşin harç, 1.816,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.313,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.013,46 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacıdan peşin alınan 2.100,44 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvuru harcı ve 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 6.795,40 TL bilirkişi ücreti, posta ve tebligat giderleri olmak üzere toplam 6.906,30 TL yargılama giderlerinin davanın kabul oranı nazara alınarak takdiren 1.164,70 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 161,15 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 246,85 TL’nin davanın kabul ve ret oranı nazara alınarak takdiren, 205,20 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, bakiye kısmın davalı … üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen maddi tazminat yönünden dava değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen manevi tazminat yönünden dava değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3 maddesi uyarınca ret edilen maddi tazminat yönünden dava değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
9-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca ret edilen manevi tazminat yönünden dava değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
10-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
III-İstinaf yargılaması yönünden
1-İstinaf talebinde bulunan davacıdan alınan istinaf karar harcının istek halinde davacıya İlk derece mahkemesince iadesine,
2-İstinaf talebinde bulunan davacıdan alınan istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine,
3-Alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar ve ilam harcından, davalı …’dan peşin alınan 342,30 TL harcın mahsubu ile 1.023,90 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydedilmesine, (Harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına)
4-İstinaf talebinde bulunan davalıdan alınan istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine,
5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 76,00 TL posta ve tebligat gideri ile 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 238,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 15/02/2023