Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/758 E. 2023/960 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2021
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 10/01/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 16/05/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/05/2023

Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar Sayılı 31/12/2021 tarihli kararı aleyhine davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için takibe dayanak 10/01/2005 keşide tarihli 10/01/2006 vadeli 50.000,00 TL bedelli keşidecisi davalı, lehtarı davacı olan bonoya dayalı olarak Antalya 3. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla girişilen takibe davalının yaptığı borca itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline ve %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hakkındaki takibe dayanak bononun zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiş, esas yönünden de bir alacağının tahsili için avukat olan davacıyı 13/11/1999 tarihinde vekil olarak tayin ettiğini, …’nun talep ettiği tüm masraf ve ücretleri peşin olarak kendisine ödediğini, davacı avukatın bürosu- na gittiğinde bir ücret sözleşmesi imzalaması gerektiğini belirtmesi üzerine kendisinin avu- kata güvenerek imzalamak üzere önüne konulan evrakları imzaladığını, ancak bundan dolayı bir borcunun olmadığını, davacının avukatlık mesleğini kötüye kullanarak kendisinin açığa imza atmış olduğu bonoyu takibe konu ettiğini, bu konuda kendisi hakkıda savcılığa da şikayette bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … esas sayılı dava dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; Daha önce 3. İcra …nün … esas sayılı dosyasında takibe dayanak senet üzerinden takibe girişildiğini, ancak bu takipte takip tarihine kadar işlemiş faizin talep edilmediğini, bu miktarın hesaplanarak bilahare Antalya 8. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, girişilen takibe davalının yaptığı itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/12/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı ile; “…mahkememizce hükme esas alınan ağır ceza mahkemesinin belirtilen mahkumiyet hükmü, mahkumiyet hükmünün dayanağı olan daha önce davacının sekreteri olarak çalışan tanığın yukarıda ayrıntıları yazılı beyanı, katılan davalı …’nin temyizi üzerine yapılan Yargıtay incelemesinde kararın sanığın aley- hine (beraati gerektiği belirtilmeksizin) bozulması ancak süreçte dava hakkında mahkemece düşme kararı verilmiş olması, zamanaşımı süresi içinde mahkeme ve yargıtayca suçun sabit görülmesine rağmen mahkumiyet hükmünün kurulamamasından sanık davacının hukuk dava- sı yönünden lehine sonuç çıkarılmasının hakkaniyeti uygun olmaması karşısında davacının davalıya hakkında giriştiği takibe dayanak edilen senedin kendisi ile vekalet ilişkisi kuruldu- ğu sırada vekalet ilişkisinin gereği olarak hazırlandığı izlenimi oluşturulan belgelerin arasına koyup imzalattığı, gerçekte bu senede dayalı davalının herhangi bir borcunun olmadığı kanaatine varıldığından hem bu senede dayalı asıl alacak yönünden girişilen takibe yapılan itirazın iptali davasının hem de bu senedin vade tarihi ile takip tarihi arasında geçen zamana ilişkin işlemiş faize dair birleşen dosya yönünden açılan itirazın iptali davasının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ayrıca davalı alacaklının takibe girişmekte kötü niyetli olduğu…” gerekçesiyle
” A-Mahkememizin Asıl … Esas Sayılı Dosyası yönünden; Davacı Alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında Antalya 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibe davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkin davanın reddine, davacının takibe girişmekte kötü niyetli bulunması sebebiyle asıl alacağın % 40 oranındaki 20.000 TL tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
B-Mahkememizin birleşen … Esas … Karar sayılı dosyası yönünden; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında Antalya 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibe davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkin davanın reddine, davacının takibe girişmekte kötü niyetli bulunması sebebiyle asıl alacağın % 40 oranındaki 37.909,60 TL tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin yasaya aykırı olarak ön inceleme duruşma tutanağı düzenlemediğini, 38. celse duruşma tutanağının incelenmesinde mahkemenin taraflara tahkikatın sona erdiğini ve sözlü yargılama aşamasına geçildiğine dair bir bildirim ve buna dair süre tanımadığını, taraflar arasında derdest davaların özellikle ceza davasının sonucunun ve kesinleşmesinin beklenilmediğin, kesinleşmemiş ceza davası kararının hükme dayanak yapıldığını, davacının masumiyet karinesi ihlal edildiğini, davalının usulüne uygun olarak gösterip dayanmadığı delili hakimin toplayamayacağını, kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususların, başka delillerle ispatlanamayacağını, çelişkili tanık beyanının hükme esas alınamayacağını, davacının delillerinin gereği gibi toplanıp, gereği gibi değerlendirilmediğini, süpriz karar yasağının ihlal edildiğini, davacının hukuki güvenliğinin ihlal edildiğini, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, açığa imzalı senet alınmasının hukuken mümkün olup, suç olmadığını, davalı/borçlunun imzasına havi sözleşmeyi kanunen onayladığını, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının bozularak kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 Sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Antalya 2. Ağır ceza mahkemesi mahkumiyet gerekçesinde; “…müştekinin vekilliğini üstlendikten sonra yanında çalışan sekreteri tarafından getirilen avukatlık ücret sözleşmesi ile bonoyu şikayetçinin boş olarak imzalaması hususunda ikna edip imzalattırdığı ve aradan yaklaşık 10 yıl geçtikten sonra bononun boş kısımlarına 10/01/2005 tanzim ve 10/01/2006 vade tarihli 50.000.TL meblağlı alacaklısının kendisi olacak şekilde doldurulmasını sağladıktan sonra alacaklı sıfatıyla müşteki hakkında faiziyle birlikte 65.115,07 TL’sini alacağını tahsili amacıyla Antalya 3.İcra …nün … sayılı dosyası üzerinden haksız icra takibi başlattığı…” gerekçesi ile sanığın TCK nun 204/1 maddesi gereğince 2 yıl 1 ay olarak verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay 21. Ceza dairesi tarafından, “… Sanığın atılı suçu kabul etmemesi karşısında… eylemin açığa imzanın kötüye kullanılması ya da 1136 sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağının tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurul”duğu gerekçesi ile bozulması üzerine, “..Katılan …’nin, sanık Avukat …’ya belirtilen vekaleti verdiği sırada, sanığın daha önce hazırlattığı Müvekkil Başvuru ve Beyan Formu, Avukatlık Ücret Sözleşmesi gibi diğer belgelerin arasında suça konu senet ile ekindeki ücret sözleşmesini katılana fark ettirmeden imzalattırdığı ve sanığın bilahare suça konu senedi 10/01/2005 keşide, 10/01/2006 vade, 50.000 TL bedelli olarak unsurlarına ve iğfal kabili- yetine haiz olacak şekilde bono vasfını taşıyacak şekilde doldurarak, 20/05/2009 tarihinde Antalya 3.İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takibe koyduğu… en baştan beri söz konusu senedin altında imzanın katılana ait olmasında, katılanın vekili olan sanık avukat tarafından, bu sıfatının ve güven ilişkisinin kötüye kullanılmasının sebep olduğu, yine her ne kadar sanık suça konu senedin düzenlenme tarihi itibari ile katılana 50.000 TL borç para verdiğini, bu nedenle katılan …’nin suça konu bonoyu imzaladığını savunup, bu savunması bazı savunma tanıkları tarafından da doğrulanmış ise de, katılan … ‘nin bütün aşamalarda sanıktan hiçbir şekilde borç para almadığını ifade edip, katılana sanıktan belirtilen tarih itibari ile 50.000 TL borç para alması için taraflarca hiçbir somut nedenin belirtilmemesi, suça konu senedin iki farklı kalemle ve iki farklı el tarafından farklı tarihlerde düzenlendiğinin açıkça anlaşılması, sanığın sekreter olarak görev yapmış tanık …’ın Antalya 4.Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yargılama konusu olan ve sanık avukatın dosyamızdaki benzer isnatlarla yargılandığı kamu davasının açılmasına esas dosyada soruşturma aşamasında alınan 14/06/2012 tarihli ifadesi ile mahkememiz de alınan 24/06/2014 tarihli celsedeki sanığın hiçbir müvekkiline borç vermediği yolundaki ifadeleri nazara alınarak…” davacının TCK.nun 257/1 maddesi gereğince cezalandırılmasına dair verdiği 05/10/2017 tarihli kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Ceza dairesinin 04/05/2021 tarih ve … Karar sayılı ilamı ile ve “… katılan vekilinin 18/10/2017 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; … nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/01/2017 tarih ve … Esas … sayılı kararı ile birleştirme kararı verildiği halde birleşen dosyadaki eylemlerin hüküm konusuna dahil edilmemesi, birleşen dosyadaki eylemlerin mükerrer yargılamaya konu edilip edilmediği ve eylemler nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı gözetilmeksizin hüküm” kurulduğu gerekçesi ile bozulduğu, bozma kararından sonra mahkeme 21/10/2021 tarihli kararı ile sanık hakkındaki TCK 257. Maddedeki görevi kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarından zamanaşımına dayalı düşme kararı verdiği görülmüştür.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve davacı dava dilekçesinde bono alacağından kaynaklı itirazın iptali davası açmışsa da, cevap dilekçesinde davalının davacı tarafından ücret sözleşmesi imzalaması gerektiğini söylenerek söz konusu sözleşmeyle ekindeki itirazın iptaline konu bonoyu da imzaladığını beyan ettiği, bu konuda davacı hakkında ağır ceza mahkemesinde kamu davası açıldığı, yapılan yargılamada mahkumiyet kararı verildiği, verilen kararın Yargıtay Dairesince bozulduğu, ağır ceza mahkemesince TCK 257/1. Maddesi uyarınca cezalandırımasına karar verildiği, verilen kararın Yargıtay Ceza Dairesince “… katılan vekilinin 18/10/2017 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; … nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/01/2017 tarih ve … Esas … sayılı kararı ile birleştirme kararı verildiği halde birleşen dosyadaki eylemlerin hüküm konusuna dahil edilmemesi, birleşen dosyadaki eylemlerin mükerrer yargılamaya konu edilip edilmediği ve eylemler nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı gözetilmeksizin hüküm kurulduğu” gerekçesiyle bozulduğu, ağır ceza mahkemesince 21/10/2021 tarihinde zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş ise de, ilk derece mahkemesinde belirtilen tespit gibi Yargıtay incelemelerinin beraat gerektirdiği belirtilmeksizin sanık aleyhinde bozulmasına karar verildiği, ancak zamanaşımı nedeniyle kamu davası düşürülmüş ise de, gerek ceza mahkemesince yapılan yargılamada gerekse dava dosyasındaki tüm deliller dikkate alındığında davacının bahse konu senedi davalının herhangi bir borcu olmadığı halde vekalet ilişkisi kapsamında imzalanması gereken belgelerden olduğu izlenimi yaratılarak imzalattığı kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesi kararında, tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, incelenen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İncelenen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken (asıl ve birleşen dava yönünden) 179,90 TL ‘şer istinaf karar ve ilam harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL’şer harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL’şer (198,40 TL) harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydedilmesine,
3-Davacıdan peşin alınan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının hazineye irad kaydedilmesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunan davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.16/05/2023