Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2846 E. 2023/97 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/08/2022
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 29/08/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/01/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 26/01/2023

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen ara kararı aleyhine davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında elektrik enerjisi satımına yönelik olarak ticarethane grubu üzerinden abonelik sözleşmesi imzalandığını, davalının uzun bir süre bu abonelikten elektrik hizmeti aldığını, kullanmış olduğu elektrik hizmeti fatura bedellerini ödemediğini, bu nedenle davalı borçlu hakkında 10.820,22 TL alacak için icra takibine başlandığını, davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, borçlunun mal kaçırma ve adres değiştirme girişiminde bulunduğunun haricen öğrenildiğini belirterek; teminat karşılığında borçlunun, borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi, menkullerinin muhafazası için ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
YEREL MAHKEME ARA KARARI : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı ve 16/08/2022 tarihli ara kararı ile; ” tüm dosya kapsamından, davacı, davalının borçlarını ödemediğini ileri sürdüğü, davacı tarafça düzenlenen faturalar mevcut olduğu, davalının ise, borcu kabul etmediği, taraflar arasında sözleşme olması tek başına borcun varlığını göstermediği, dosyada, alacağın varlığı hakkında mahkemece kanaat verecek yaklaşık ispat çerçevesinde bir bilgi ve belge olmadığı” gerekçesiyle; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davacı vekili 29/08/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu, ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunu, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, elektrik aboneliğinden kaynaklı alacağa ilişkin itirazın iptali davasıdır.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İhtiyati hacize ilişkin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunundaki düzenlemeler incelendiğinde;
İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir.
Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur.
Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyat haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir.
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK.’nun 257 maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir.
Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip,uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi yaklaşık ispat yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmaz.
Ayrıca İİK’nun 259.maddesinde; “ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve 3.şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun’un 96.maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenit ise teminat aranmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını taktir eder.”
İİK’nun 265.maddesinde; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” hükümleri yer almaktadır.
Dosyada mevcut; davalının kurum nezdinde faturalara itiraz ettiği gözetildiğinde delil olarak bildirilen faturaların İİK’nun 258. Maddesinde düzenlenen alacağın varlığına kanaat getirecek yeterlilikte delil niteliğinde olmadığından ve mahkemece verilen ret kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1.b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İncelenen ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydedilmesine,(Harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince yazılmasına)
3-Davacıdan alınan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye irad kaydedilmesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararla değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 24/01/2023