Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: ALANYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2022
DAVANIN KONUSU: MENFİ TESPİT -İHTİYATİ TEDBİR
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 27/07/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 07/10/2022
İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen ara kararı aleyhine davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Alanya’da bulunan…. isimli işletmenin sahibi olduğunu, 20/06/2022 tarihinde davalı kurum tarafından kaçak/usulsüz elektrik tespit tutanağı tutulduğunu, söz konusu tutanağa istinaden 81.526,09 TL’lik kaçak elektrik kullanım bedelinin yansıtıldığını, müvekkiline kesilen fatura bedelinin bir -bir buçuk yıllık elektrik kullanım bedeline tekabül ettiğini, elektriğin kesilmesi halinde davacının ticari hayatının olumsuz etkileneceğini belirterek; öncelikle teminatsız olarak mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında iş yerinin ihtiyacı olan enerjinin davalı kurum tarafından kesilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME ARA KARARI: Alanya Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı ve 30/06/2022 tarihli ara kararı ile; “davacı menfi tespit istemli davada ihtiyati tedbir talep ettiği, mahkemece mevcut bir durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın veyahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olması, ihtiyati tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunluluğu bulunması, dava konusu elektrik aboneliğinin ticari işletmesiyle ilgili olduğu, davalı kuruma borçlu olup olmadığının ve kurum tarafından yapılan elektrik kesme işleminin hukuka uygun olup olmadığının yapılacak yargılama sonunda anlaşılacak olması, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde sakıncalı bir halin veyahut telafisi imkansız ciddi bir zararın doğma ihtimalinin bulunması, talep eden tarafından ortaya konulan delillerle geçici hukuki koruma için yaklaşık ispata yeter mahiyette olması, muhtemel menfi tespit davası kazanılsa dahi sonuçsuz kalmasının önlenmesi amacıyla ve gecikmesinde sakınca görülmesi nedeniyle, menfaatler dengesi de göz önünde bulundurulması gerektiği” gerekçesiyle; teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından 08/07/2022 tarihinde itiraz edilmiş, mahkemece duruşma açılarak 22/09/2022 tarihli ara kararında ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davalı vekili 27/07/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, bu durumun davacı tarafından da ikrar edildiğini, elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliğinin hükümleri gereğince kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendikten sonra elektriğin kesilmesinin gerektiğini, HMK’nun 390.maddede düzenlenen yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediğini, tedbir kararının yasaya aykırı olduğunu, tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklı tahakkuk ettirilen tüketim bedeline ilişkin menfi tespit davası olup, davacı elektriğin kesilmesinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle; ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmiş, mahkemece 22/07/2022 tarihli ara kararında ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf edilmiştir.
HMK’nun 389. maddesinde ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen İhtiyati tedbir hukuki müsessesi ile davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir.
HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır.
İhtiyatî tedbirde asıl olan, ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde sakıncalı bir halin veyahut telafisi imkansız ciddi bir zararın doğma ihtimalinin bulunduğu, esas dava ile elde edilmek istenilen hukuki yararın tedbir talebi ile sağlanmaya çalışılması durumunun söz konusu olmadığı, mahkemece dava konusu alacağın %20’si oranında teminat mukabilinde tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davalının tedbir kararına itirazı üzerine ilk derece mahkemesince itirazın reddine dair verilen kararda da usul ve yasaya aykırı bir durumun bulunmadığı, istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İncelenen ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye irad kaydedilmesine,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararla değerlendirilmesine,
4-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 30/09/2022
…