Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1220 E. 2023/1163 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2022
DAVANIN KONUSU : İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEP TARİHİ : 27/04/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ : 16/06/2023

İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı aleyhine davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olduğu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … nolu aboneliğin … ve … dönemlerine ait su kullanım bedelleri ve kapama-açma ücreti olarak abone sahibi davalı borçluya ait ödenmeyen borcun tahsil edilebilmesi için Merkezi Sistem Takip No: … sayılı takip dosyası ile icra takibine başlanıldığını, ancak davalı- borçlu borca ve gecikme zammı ve işlemiş faize, faiz oranları ve ferilerine itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, davalı tarafın abone olduğu halde su tüketimlerinden kaynaklanan fatura bedellerini ödemediğini, ödenmeyen fatura bedellerinin sorumluluğunun abone sahibi olan davalıya ait olduğunu, davalı abone sahibi olarak aboneliğini iptal ettirene kadar tüm bu borçlardan sorumlu olduğunu belirterek; Merkezi Sistem takip nosu … sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … sulaması işini yüklendiğini ve bu nedenle depo olarak kullanmak üzere … Mahallesi … Caddesi No:1 … / Denizli adresindeki taşınmazı 12/05/2014 tarihinde kiralamış ve bu adrese su aboneliği aldığını, müvekkilinin 2014 yılı sonunda taahhüdünü yerine getirmiş ve yüklendiği işi bitirmiş ve kiraladığı taşınmazı da aralık 2014 ayı sonunda tahliye ettiğini, müvekkilinin taşınmazı tahliye etmesi nedeniyle icra takibine konu dönemlere ilişkin su kullanmadığı için davacıya tüketim borcu bulunmadığını bu nedenlerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ve 07/04/2022 tarihli kararı ile; “tüm dosya kapsamından; davalının su aboneliğini sonlandırmamış olması sebebiyle kullanılan suyun bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunda tereddüt bulunmadığı, abonelik sözleşmesi incelendiğinde özel şartlar 5. Maddesinde uygulanması gereken gecikme zammı oranının belirtilmemiş olması karşısında somut olayda gecikme zammının uygulanması imkanı bulunmayıp aboneliğin türü ve davalının tacir sıfatı gözetildiğinde takip tarihinden itibaren ticari faize hükmolduğu, talep konusu alacağın su kullanım bedeline ilişkin fatura alacağı olmasına göre yargılama gerektirmeyen likit alacak olduğu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi” gerektiği, gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, Denizli MTS … sayılı takipte itirazın kısmen iptali ile; takibin 9.615,80 TL ‘ye takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek ticari faizi ile devamına, 9.615,80 TL ‘nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ: Davacı vekili 27/04/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; davalının halihazırda abone olduğunu, 6183 sayılı Yasanın 51.Maddesinde Bakanlar Kurulunun belirlediği oranda gecikme zammı düzenlenmesi bulunduğunu, Yargıtay 3. Hukuk dairesi içtihatlarına aykırı olarak bu taleplerinin kabul edilmediğini,kararın aleyhe olan kısımlarını kabul anlamına gelmemek üzere gecikme zammı kabul edilmese dahil en azından ticari işlere uygulanan faiz baz alınarak takip öncesi faiz hesaplanması ve davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, itirazın iptali davasıdır.
İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dava şartları kamu düzenine ilişkin olmakla,dava şartının bulunup bulunmadığı hususu istinafa konu yapılmasa bile Dairemizce resen gözetilir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, ülkemizde yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı, 36. maddesinde de herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, mahkemelerin ise görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacakları esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, 07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
6102 sayılı TTK’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. Maddesiyle eklenen 5/A-1 maddesinde; “Bu kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na “dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesi eklenmiştir.Bahsi geçen yasa maddesinde, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Böylece söz konusu yasal değişikliklerle Ticaret Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar yönünden arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; dava tarihi itibariyle arabuluculuğa başvuru zorunlu olup, 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince, anlaşmaya varılamadığına arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış, onaylı suretinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilerek eksikliğin tamamlattırılması gerekmektedir.
Dava dilekçesine eklenen arabuluculuk son tutanağının fotokopi olduğu imza ve onay taşımadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 10.11.2021 tarihli tensip tutanağının 11. Maddesinde; davacı vekiline arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış suretini sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği, ara kararın davacı vekiline tebliğ edildiği, ancak; eksikliğin giderilmediği, davacı vekilinin 07/04/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında; arabulucuya müracaat etmeyeceklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Dava şartlarının yargılamanın her aşamasında ve istinaf aşamasında resen nazara alınması gerekmektedir.
Bu durumda, mahkemece; “dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ancak yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK’nun 353/1.b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, “dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” şeklinde yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE,
II-HMK’nun 353/1.b.2 ve 355. maddeleri uyarınca Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ve 07/04/2022 tarihli KARARININ KALDIRILARAK, ESAS HAKKINDA AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,
1-Dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 319,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 139,12 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, (karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiş olduğundan, aleyhe hüküm verme yasağı gözetilerek)
III-İstinaf yargılaması yönünden
1-İstinaf talebinde bulunan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde davacıya İlk derece mahkemesince iadesine,
2-İstinaf talebinde bulunan davacıdan alınan istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
3-Kamu düzeni yönünden yapılan inceleme neticesinde kararın düzeltilmesine karar verildiğinden ve davalı tarafa yüklenecek bir kusur bulunmadığından, istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 14/06/2023

….