Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1205 E. 2023/1189 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2022
DAVANIN KONUSU: İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 22/04/2022
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 21/06/2023

Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, …Karar Sayılı 03/02/2022 tarihli kararı aleyhine davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında elektrik enerjisinin satımına yönelik olarak ticarethane grubu üzerinden abonelik sözleşmesi imzalandığını, davalının uzun süre müvekkil şirketten elektrik enerjisi tedarik ettiğini, ancak davalının … ve … dönemlerine ait kullandığı enerjinin fatura bedellerini ödemediğini, tüm ikaz ve bildirimlere rağmen fatura borçlarının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, davalının haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının talepte bulunmasına rağmen davacı şirketin sayaçları okumadığını ve toplu faturalandırma yaptığını, bu nedenle müvekkilinin mağdur olduğunu, icra dosyası ile fahiş bir faiz oranı ile takibe geçildiğini, bu durumun kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/02/2022 tarih ve …. Esas – ….Karar sayılı kararı ile; “…Bilirkişinin raporu usul, yasa ve yerleşik içtihatlara uygun olup, denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmış, ancak ek tahakkuk tutarı yönünden hakimin hukuki takdirinde olan değerlendirmeler dikkate alınmamıştır. Şöyle ki, bilirkişi cevap dilekçesinde bu yönde bir itiraz bulunmadığını belirtmiş ise de; davalının icra takibine itiraz dilekçesinde borcun tamamına itiraz ettiği, davalıya karşı hiçbir borcu bulunmadığını açıkça beyan etmiş olduğu görülmekle bilirkişinin itiraz bulunmadığına dair değerlendirmelerine iştirak edilmemiştir. 12.09.2019 tarihli 20.669,79 TL lik faturanın endeks esaslı otomatik dönem tahakkuku olmadığı rapora göre sabittir. Ek tüketim kaynaklı faturaların bilirkişi raporuna göre kaçak usulsüz elektrik tüketimi tespiti ile düzenlendiği, ancak dosyada davalının bu yönde kullanımı olduğuna dair delil bulunmadığı, faturanın hesaplanmasında kullanılan 28.916,955 kwh enerji miktarının nereden ve ne şekilde bulunduğuna ilişkin dosyada delil bulunmadığı anlaşılmakla davacının bu ek tahakkuk faturası yönünden alacağı bulunduğunu ispatlayamadığı kabul edilmiş, hesaplanan diğer kalemler yönünden rapor hükme esas alınmıştır. Ek tahakkuk tutarı kabul edilmediğinden davalı itirazında kısmen haklı görülmüş…” gerekçesiyle “davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalının Antalya abonelik sözleşmeleri icra dairelerinin …. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 25.331,70 TL asıl alacak 1.756,50 TL gecikme zammı, 316,17 KDV olmak üzere toplam 27.404,37 TL yönünden iptali ile takibin devamına, hükmolunan alacağın(27.404,37 TL) %20 si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketçe yapılan işlem ve hesaplamaların Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olduğunu, …. dönem faturasının sayaca aboneden kaynaklı bir sebeple erişilememesi nedeni ile uzun dönemli olarak faturalandırıldığını, bilirkişi raporuna itirazlarına rağmen ek rapor alınmadığını, dosya kapsamında alınan tek bilirkişi raporuna itiraz edilmesine karşın dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmeksizin eksik incelemeye dayanarak ve bilirkişi raporunda belirlenen alacak miktarından da düşük olacak şekilde hüküm tesis edildiğini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 Sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dava şartları kamu düzenine ilişkin olmakla, dava şartının bulunup bulunmadığı hususu istinafa konu yapılmasa bile Dairemizce resen gözetilir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, ülkemizde yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı, 36. maddesinde de herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, mahkemelerin ise görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacakları esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, 07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
6102 sayılı TTK’na 06/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. Maddesiyle eklenen 5/A-1 maddesinde; “Bu kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na “dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesi eklenmiştir. Bahsi geçen yasa maddesinde, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Böylece söz konusu yasal değişikliklerle Ticaret Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklar yönünden yasa maddesinde belirtilen istisnalar haricindeki davalar için, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; dava tarihi itibariyle arabuluculuğa başvuru zorunlu olup, 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince, anlaşmaya varılamadığına arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış, onaylı suretinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilerek eksikliğin tamamlattırılması gerekmektedir.
Dava dilekçesine eklenen arabuluculuk son tutanağının fotokopi olduğu imza ve onay taşımadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece 27.10.2020 tarihli tensip tutanağının 9. maddesinde; davacı vekiline arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını sunması için tensip zaptının tebliğden itibaren bir haftalık kesin süre verildiği, ara kararın davacı vekiline tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Dava şartlarının yargılamanın her aşamasında ve istinaf aşamasında resen nazara alınması gerekmektedir.
Bu durumda, mahkemece; “dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ancak yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK’nun 355 ve 353/1.b-2 maddeleri gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, “dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” şeklinde yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı vekilinin İSTİNAF TALEBİNİN KABULÜNE,
II-HMK’nun 355 ve 353/1.b.2 maddesi uyarınca Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/02/2022 tarihli ve … Esas, …Karar sayılı KARARININ KALDIRILARAK, ESAS HAKKINDA AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,
1-Davanın Arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle HMK’nun 114 ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 872,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 692,98 TL harcın talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı adına yazılan 12/05/2022 tarih ve … Esas, …Karar sayılı 1.706,83 TL miktarlı harç tahsil müzekkeresi ile davacı adına yazılan 12/05/2022 tarih ve … Esas, …Karar sayılı 612,30 TL miktarlı harç tahsil müzekkeresinin işlem yapılmaksızın geri istenmesine, tahsili durumunda makbuz ibraz edildiğinde yatıran taraflara iadesine,
III-İstinaf yargılaması yönünden;
1-İstinaf talebinde bulunan davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
2-İstinaf talebinde bulunan davacıdan peşin alınan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irad kaydedilmesine,
3-Karar kamu düzeni yönünden yapılan inceleme ile düzeltildiğinden, istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.14/06/2023