Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/103 E. 2023/240 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/10/2021
DAVANIN KONUSU: MENFİ TESPİT
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 03/11/2021
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/02/2023
KARARIN YAZIM TARİHİ: 21/02/2023

Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, …Karar Sayılı 13/10/2021 tarihli kararı aleyhine davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’nin kendi işini görecek fiziki durumda olmadığını, engelli araç kullandığını, kendi başına notere gidip vekalet verecek halde olmadığını, davacının borcu olmayıp ödünç para da almadığını, davaya konu icra takibinin usulsüz tebligatla kesinleştirildiğini, 950,000 TL’lik havalenin …’nin davacıya olan borcundan dolayı yapıldığını, havalenin bir ödeme vasıtası olduğunu ve var olan borcun ödendiğini gösterir karinenin aksini havaleyi gönderenin ispat etmesi gerektiğini belirterek; Denizli 7. icra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında davacının borcunun bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, tarafların tacir sıfatının bulunmadığını, icra takibini tebligatlarının resmi posta yoluyla yapıldığını, usulsüz olmadığını, müvekkilinin sağlıklı ve engelli olduğuna dair iddiaların asılsız olduğunu, kabul edilmemekle birlikte müvekkilinin borç alıp öderken sağlıklı olup, alacağını tahsil ederken mi sağlıksız olduğunu, oğlunun babasına borç verdiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının icra dosyasında yapılan haciz esnasında borcu biliyorum şeklinde beyanda bulunduğunu, haciz tutanağında evde hacze kabil mal yoktur denildiğini, 950.000,00 TL borç veren birinin evinde hacze kabil mal olmayışının gerçekliği göz önüne serdiğini, bu nedenlerle davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/10/2021 tarih ve … Esas …. Karar sayılı kararı ile; “…Kardeşler arasındaki hukuki işlemler, miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebilir. Bilgisine başvurulan tanık beyanlarından ve celp edilen tapu kayıtlarından davalı murisin ekonomik durumunun iyi olduğu,davalıdan borç almasını gerektirecek bir ihtiyacının bulunmadığı,davalı murisin havale tarihinden kısa bir süre önce sattığı taşınmazdan elde ettiği paradan ,ekonomik durumu genel olarak kötü olan davacı oğluna borçlarını ödemesi amacıyla ödünç olarak verildiği anlaşılmıştır.Davacı hernekadar kendisine ait ve halasına alacaklılarından kaçırmak amacıyla bedelsiz olarak devir ettiği taşınmazı halasının kendisine geri vermek yerine muris babası üzerine devir ettiği bu sebeple babasından alacaklı olduğunu iddia etmiş ise dosya içinde bulunan tapu kayıtlarından davacının bildirdiği taşınmazların kendisi ve eşi adına kayıtlı oldukları…” gerekçesiyle “davacının davasının reddine, davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; icra takip dosyasının hileli bir şekilde aynı çatı altında yaşayan oğlu ….tarafından tebliğ alındığını ve evrağın davalının ve oğlu …. in isteği üzerine …. tarafından tarafına iletilmeden imha edildiğini, …’ye böyle bir borcu olmadığını, delil olarak sunulan Çivril …. bankası dekontunda açıkça görüldüğü zaman paranın ödünç ya da borç verildiği konusunda herhangi bir şerh ya da beyan mevcut olmadığını, Yargıtayın kökleşen içtihatlarında ödünç ve borç şerhi taşımayan her türlü havale ve ödemenin ödünç işlemi olarak nitelendirilmeyeceğinin vurgulandığını, babanın oğluna borç para vermesi yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu, ….. tarihli Çivril Polis Merkezi amirliğindeki …. ve … nin verdikleri ifadede bu hileli işlemlere, yani tebligat alınmasında kendilerinin kullanıldığını amcaları …’nin bu işlemi gerçekleştirdiklerini beyan ve ikrar ettiklerini, davalının savunmasında 2017 yılı şubat ayı içerisinde …. ada …. parselin 1.900.000,00 TL bedelle …. ye satıldığını iddia etmiş ise de bu taşınmaza ilişkin kayıtların celp edilmediğini ve bedeli konusunda araştırma yapılmadığını, başka bir deyişle davalının bu iddiasını destekler delil de sunamadığını, öncelikle terekeye temsilci atanması gerekirken bu yapılmadan hüküm tesis edildiğini, dosyaya sunulan 22.04.2021 tarihli Müberra beyanından da anlaşılacağı üzere “…Tapu detayları verilen taşınmazı (benzin istasyonunu) 31.08.2004 tarihinde …’den devraldım ve 22.12.2009’da …’ye devrettim. Söz konusu devralma ve devretme işlemlerinin bila bedel gerçekleştirildiğini beyan ederim” şeklindeki beyanı dikkate alınmadığını, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 Sayılı HMK’nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, ödünç sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
1-Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 07/10/2020 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı TTK. 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde öngörülen ticari dava mahiyeti taşımadığı, iddia edilen ödünç verme olayının ticari bir mahiyette olmadığı, ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olmadığı, uyuşmazlığın genel mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla; HMK’nun 353/1.a-3 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının görev nedeniyle kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-HMK’nun 353/1.a-3 maddesi uyarınca Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/10/2021 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Peşin alınan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf başvuru harcının hazineye irad kaydedilmesine,
6-İstinaf eden davacının istinaf aşamasında yaptığı yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince nihai kararla değerlendirilmesine,
7-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.15/02/2023