Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/216 E. 2021/1647 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2020
DAVANIN KONUSU: ALACAK
İSTİNAF TALEP TARİHİ: 21/12/2020
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ: 26/11/2021

Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar Sayılı 06/11/2020 tarihli kararı aleyhine davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı kurum arasında akdedilen elektrik satışına ilişkin 12.11.1993 tarihli sözleşmenin 4. Maddesine istinaden müvekkilini temsilen …’nun 12.11.1993 tarihinde 80.000,00 TL depozito ödediğini, 17.05.2018 tarihinde müvekkili tarafından depozitosu 12.11.1993 tarihinde ödenen trafo ve abonelik için … sözleşme hesap numarası ve … adına 24.228,00 TL depozito ücreti alındığını, tüm bu nedenlerle davalarının kabulü ile müvekkili tarafından 12.11.1993 tarihinde ödenen 80.000,00 TL depozito ücretinin yasal mevzuat hükümlerine göre güncellenecek tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının 06.06.2018 ve 12.06.2018 tarihli başvurulara rağmen müvekkili şirket tarafından herhangi bir işlem yapılmadığı iddiasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 12.11.1993 tarihinde müvekkili ile davacı tarafından yapılan PSS 21.02.2000 tarihinde tarife değişikliği gerekçesi ile sözleşme gücünde yenilendiğini, bu sözleşmenin 01.04.2012 tarihinde portföy girişi gerçekeşen ikili anlaşmadan dolayı 31.03.2012 tarihinde sonlandığını, yönetmelik hükümlerine göre güvence bedeli iadesinin 7.543,00 TL hesaplanmış olduğunu davacının iade şartlarını yerine getirmesi sonucunda işlemlerin tamamlanabileceği hususunun bildirildiğini buna rağmen davacı taraf iade şartlarını tamamlamak yerine kötüniyetli olarak dava açtığını belirterek; davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk derece mahkemesince “…ilgili yönetmeliğe göre düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacı … Şti’nin 12.11.1993 tarihli sözleşme başlangıç tarihinden 17.05.2018 sözleşme fesih tarihine kadar, 21.02.2000 tarihinde 216 KWA güç üzerinden ödediği 80.000.000 TL güvence bedelinin Yönetmeliğin 29. Maddesine göre iade edilecek güncel tutarının 7.543,32 TL’ olduğu, davacının 7.543,32 TL tutarındaki güvence bedelini güncel olarak alabilmesi için Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 18.06.2014 tarih 88 sayılı yazısına istinaden davalı şirket adına 17.09.2019 tarih … seri numaralı Fark Faturası düzenlediğinden, fatura tarihinden itibaren fatura bedeli olan 7.463,00 TL güvence bedeline hak kazandığı belirtildiği ilgili yönetmeliğe göre davacının güvence bedeline hak kazanabilmesi için fark faturasının düzenlemesinin yeterli olduğu ve davacı tarafından iş bu fark faturasının yargılama aşamasında sunulması sebebiyle davanın kabulü ile, 7.463,00 TL güvence bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…Davacı tarafça, üzerine düşen yükümlülüklerin yerine getirmemesi nedeniyle talep ettiği hakka kavuşamadığı açık olduğu görülmekle, hesap bilgileri düzenlenmemesi ve fark faturası düzenlenmemiş olması nedeniyle iadenin gerçekleştirilememiş olması dikkate alınmaksızın tesis edilen hüküm kabul edilemez. Zira davacı tarafın başvuru şartlarını yerine getirmemesi nedeniyle hakkını elde edemediği açık olup, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı aşikardır.
Davacı tarafça yargılama sırasında fatura düzenlendiği ve temerrüt dahi olmadığı halde, 17.09.2019 tarihli fatura için, bu tarihten önce başlatılan faiz başlangıç tarihlerinin de kabulü mümkün bulunmamaktadır…” gerekçesiyle kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava; abonelik sözleşmesinden kaynaklanan güvence bedelinin geri ödenmesi talepli bir alacak davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
30 Mayıs 2018 tarihli 30436 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin güvence bedelinin iadesi başlıklı 29. Maddesine göre
“MADDE 29 – (1) Perakende satış sözleşmesinin feshi veya sona ermesi veya eski sayacın ön ödemeli sayaçla değiştirilmesi durumunda güvence bedeli iade edilir ve iade işlemini gerçekleştirmek üzere tüketiciden kimlik bilgileri, güncel iletişim bilgileri ve tüketicinin iadenin elden yapılmasını tercih etmemesi halinde güvence bedelinin iade edileceği hesap bilgileri istenir. Bu kapsamda;
a) Güvence bedelinin tespitinde, görevli tedarik şirketinin işletme kayıtları veya tüketicinin güvence bedeli makbuzu esas alınır. Söz konusu kayıt veya belgenin bulunmadığı hallerde; sözleşmenin güvence bedeli alınmadan yapıldığına dair somut bulgu ve belgenin bulunması haricinde, kullanım yerinin işletme kayıtlarındaki bağlantı gücü ve sözleşme başlangıç tarihi dikkate alınarak tespit edilir. İşletme kayıtlarında projenin ya da bağlantı gücünün bulunmaması halinde; kullanım yerinin mevcut bağlantı gücü ile sözleşmenin başlangıcındaki birim bedeller göz önünde bulundurulmak suretiyle belirlenir. Sözleşme başlangıç tarihi tespit edilemeyen tüketiciler için 31/12/2006 tarihi, sözleşme başlangıcı olarak kabul edilir.
b) Tespit edilen nakit güvence bedeli, güncelleme oranı kullanılarak güncellenir. Güncelleme yapılmasını takiben, tüketicinin sonlandırılan perakende satış sözleşmesi kapsamında görevli tedarik şirketine olan tüm borçların ödenmesinden sonra varsa güncellenmiş güvence bedelinin bakiyesi, sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren en geç 5 iş günü içerisinde şirket veznesi, posta, elektronik fon transferi veya havale gibi tüketicinin talep ettiği ödeme şekline göre iade edilir. İade için, borcun ödenmesi dışında, herhangi bir koşul ileri sürülemez ve belge istenemez.
c) Güncelleme oranının hesaplanmasında, başlangıç endeksi olarak sözleşmenin başladığı aydan iki önceki ay için TÜİK tarafından açıklanan TÜFE, sonlandırma endeksi olarak ise sözleşmenin feshedildiği, sona erdiği veya ön ödemeli sayacın takıldığı günün içinde bulunduğu aydan iki önceki aya ilişkin TÜİK tarafından açıklanmış olan TÜFE dikkate alınır. Güncelleme oranı; sonlandırma endeksi, başlangıç endeksine bölünerek bulunur.
(2) 1/1/2007’den önce sözleşme yapmış ve güvence bedeli ödemiş olan tüketicilerin güvence bedellerinin iadesinde 1/1/2007 tarihindeki güncellenmiş güvence bedelleri dikkate alınır. 1/1/2007 tarihli güncellenmiş güvence bedelleri, söz konusu tarihten iade tarihine kadar olan süre dikkate alınmak suretiyle, TÜFE oranında güncellenerek iade edilir.
(3) Güvence bedeli, banka teminat mektubu olarak alınmış ise, sözleşmenin feshi veya sona ermesi veya ön ödemeli sayaç takılma tarihi itibariyle, tüketicinin görevli tedarik şirketine olan tüm borçlarının ödenmesi halinde, teminat mektubu tüketiciye iade edilir.”
Düzenlemesi mevcuttur.
Davalı iade talebi hakkında Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan ” özelge” talep etmiş ve buna göre ilgili vergi dairesi davacının fark faturası düzenlemesinin uygun olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporlarına ve bu raporlar ile uyumlu davalı yan savunmasına göre; güvence bedelinin güncellenmiş geri ödeme miktarının davacı yana ödenebilmesi için davacının özelgeye göre fatura düzenlemesinin gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı yanın da dava devam ederken fatura düzenleyip dosyaya fatura aslını sunduğu ve mahkemece de koşul gerçekleşmiş olmakla davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Hukukumuzda en temel norm Anayasa olmak üzere normların kendi aralarında alttaki norm kendinden üstte gelen normlara aykırı olmamak şartı ile aralarında hiyerarşik bir ilişki bulunmaktadır. Bu sıralamada vergi kanunları kuşkusuz Anayasanın hemen altında yer almaktadır. Anayasal hükümlere aykırı olmaları mümkün değildir Vergi Hukuku alanında yürütme organının ‚kararname‛, ‚karar‛, ‚tebliğ ‛, ‚sirküler‛,‚genelge‛, ‚talimat‛, ‚genel emir‛, ‚ilân‛, ‚duyuru‛, gibi vergi uygulamasını kolaylaştırmak amacı ile kanunlara aykırı olmamak şartıyla, genel kurallar koyduğu bilinmektedir. Özelgeler, bireye yön veren, yol gösteren, kanun, yönetmelik, genel tebliğ gibi kaynaklardan sonra gelen dolayısı ile bunlara aykırı olamayacak, vergi hukukunda çözüm aracı olan yardımcı kaynaklardır. Özelgeler, normlar sıralamasında zayıf bir kaynak niteliğindedir. Kanunlara, yönetmeliklere ve genel tebliğlere aykırı olamazlar. Çünkü özelgeler Maliye Bakanlığı görüşü içeren, sadece o olaya özgü ve o olay konusunda tereddüt yaşayan mükellefi ilgilendiren idari kararlardır.
Özelgeden üst norm niteliğindeki yönetmelikte “borcun ödenmiş olması dışında başka koşul öne sürülemez ve belge istenemez düzenlemesi bulunmakla artık davalının fatura talep etmesi mevzuata uygun değildir. Kaldı ki işin vergi boyutu her iki tarafın tuttuğu defter esaslarına göre kendi sorumluluklarında olup, davacının ticari şirket olarak iade aldığı güvence bedelini muhasebeleştirmek ve kayıtlarına almak zorunda olması karşısında faturanın dönemsellik ilkelerine bağlı kalınarak sonradan düzenlenmesi ve muhasebeleştirilmesi mümkündür. İade edilecek güncellenmiş güvence bedelinin miktarı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı da sabittir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin gerekçesi hatalı olup, yukarıda açıklanan yönetmelik hükümleri uyarınca güvence bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Ancak, mahkemenin kararındaki hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalı vekilinin İSTİNAF TALEBİNİN KABULÜNE,
II-HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı KARARININ GEREKÇESİNİN DÜZELTİLEREK, ESAS HAKKINDA AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,
1-Davanın kabulü ile, 7.463,00 TL güvence bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 509,80 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL, ıslah harcı 111,00 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 362,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı tarafından yapılan peşin harç dahil 77,00 TL ilk masraf, 111,00 TL ıslah harcı, 856,00 TL bilirkişi, müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.044,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK 333.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
III-İstinaf yargılaması yönünden;
1-İstinaf talebinde bulunan davalıdan peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya iade edilmesine,
2-İstinaf talebinde bulunan davalıdan peşin alınan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye irad kaydedilmesine,
2-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri olan; başvuru harcı gideri 148,60 TL, dosyanın istinafa gidiş/dönüş giderleri için yapılan 48,50 TL olmak üzere toplam 197,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Artan gider avansının ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.25/11/2021